Sanata olan ilginizden bahseder misiniz?
Ailemin sanat sevgisi sayesinde küçük yaştan itibaren sanat eserleriyle tanışıp sanat dünyasından isimlerle vakit geçirme şansı yakaladım. Sonrasında yüksek eğitimime devam ederken New York'ta karşılaştığım kişiler, kültür sanat alanında çalışan, farklı yeteneklere sahip insanları bir araya getirme fikrimi besledi. Uzunca bir ön hazırlık döneminin ardından insanların üretim yapabildiği bir mekan kurgusu olan Gate 27 ortaya çıktı.
Bu oluşumun DNA'sında neler var?
Bu oluşumu 27 yaşındayken kurmaya karar vermiş olmak benim için anlamlı. Gate 27'nin odağında sanat üretimi, zanaat, mimarlık, küratörlük ve tasarım olan uluslararası konuk sanatçı programı var. Sanatçılara mekan, zaman ve bağlantıları sağlıyoruz.
Kıyafet alışverişimi azalttım
- Genç yaşta sanat adına önemli adımlar atıyorsunuz. Bu size neler hissettiriyor?
Sanata, kültüre, eğitime, filantropiye yapılan her katkının yalnızca bireyler değil, topluluklar üzerinde de iyileştirici ve dönüştürücü bir etkisi var. Dolayısıyla yaptığımız her şey, izleyicisine olduğu gibi bana da olumlu etkide bulunuyor. Amacım, bugünün bağlamı içinde ve bugünün araçlarıyla bir katma değer üretmek.
Sürdürülebilirlik ya da iklim krizi farkındalığı için kişisel olarak attığınız adımlar var mı?
Artık alışkanlıklarımızı dönüştürmek zorundayız. İlk adıma satın alma alışkanlıklarımı değiştirerek başladım, kıyafet alışverişimi azalttım, küçük ve yerel üreticileri tercih ediyorum. Gate27'de permakültür bahçemiz var, mümkün oldukça buradan besleniyoruz. Plastik kullanmamaya özen gösteriyoruz, çöpümüzü kompost yapıyoruz, su filtreleri kullanıyoruz.