19 Ara 2008 13:04 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:26

SAHTE GAZETECİLERE NEDEN CEZA VERİLMİYOR?... SAHTE GAZETECİYİ GERÇEĞİNDEN NASIL AYIRACAĞIZ?...

Tüm bu koşullar altında piyasada alabildiğince sahte gazeteci türemeye başladı.


Sahte gazeteciler neden cezalandırılmaz?

Ülkemiz garipliklerle dolu olduğu için, birçok ilginçlikleri bir arada yaşıyoruz. Gazete haberlerinde görüyoruz; `Sahte polis yakalandı´ diye.

Zaten geçtiğimiz günlerde sahte polislerin gazino basıp, bir konsomatrisi nasıl sürükleyerek götürdüklerini ve kimsenin müdahale etmediğini daha doğrusu edemediğini gördük.

Çeşitli meslek dallarından doktorun, avukatın, askerin, zabıtanın hatta üstüne üstlük milletvekilinin bile sahtesi var piyasada. Yakalandıklarında haklarında işlem yapılıyor ve mahkemelere düşüyorlar.

Tüm bu koşullar altında piyasada alabildiğince sahte gazeteci türemeye başladı. Özellikle ekonomi, magazin ve siyasi alanda çalışan meslektaşlarımdan aldığım bilgilere göre, bu meslektaşlarım, basın toplantılarına gelen meslektaşlarının çoğunu tanımıyorlarmış. Hatta sorduklarında, "Bilmem ne mahallesinin sesi veya filanca yerin gazetesi" şeklinde cevap alınca konuyla alakalı olmadıkları için şaşırıyorlarmış.

Bunlar yetmezmiş gibi son zamanlarda esnafımızı sıklıkla rahatsız eden, bazı şahıslar menfaat temin etmek için, "Biz `Emniyet İstihbarat´ gazetesinden ya da `Mali denetim´, `Vergi denetimi´, `Zabıta birimi´ ve `Asayiş ahlak´ gazetelerindeniz" diyerek esnaftan para ve diğer maddi değerler istiyorlarmış.

Bizim halkımız genelde vergi, polis ve zabıta memurlarından çekindiklerinden, "Neme lazım bunların istediğini az ya da çok vereyim, işi tatlıya bağlıyayım" diyerek onların isteklerini yerine getiriyorlarmış.

Sonra da bu bilgiler bize intikal ediyor. Şimdi buyurun bakalım, burada gerçek gazeteci ile sahte gazeteci nasıl ayrılacak? Bilindiği gibi biz basın mensuplarına kimlik kartımız, Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından uzun bir araştırma ve soruşturma sonucunda verilir. Araçlarımızın basın plakasını yapılan protokol gereği İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü verir.

Gerçi veriyorlar da ne oluyor ki?.. Basın kartımız, Kimlik Bildirme Kanunu´nda yer almasına karşın birçok banka hâlâ onu kimlik olarak tanımıyor. Trafikte görevli polislerimizin çoğu, basın kartının ve basın plakasının ne olduğunu ve üstüne üstlük o plakayı kendi genel müdürlüklerinin verdiğini dahi bilmiyor. Onlar otoların önüne konulan bilmem ne gazetesi veya filanca kanal logolarını daha çok önemsiyor.

Hele hele basın kartı ile birlikte geçerli olan `Basın Plakası´nın geçme üstünlüğü olduğunu, genel trafik akışını engellememek koşulu ile durma, duraklama ve park etme hakkına sahip olduğunu hiç bilmiyorlar. Bu nedenle aracınızda bu plaka olması da çoğu kez bir şey ifade etmiyor. Gerektiğinde ve habere gittiğinizi belirtmeniz halinde gideceğiniz yere ulaşmanız için size eskortluk etmesi gereken polisler, aracınızı bulunduğu yerden götürebiliyorlar.

Evet durum böyle olup, ilgili kurumlar ve gazeteci örgütleri bunları önemsemeyince mesleğimiz erozyona uğruyor. Bu boşluktan yararlanan sahtekârlar da ortada fink atıp duruyor.







Gazetecilerin GSM operatörlerinden talebi var

Ülkemizde alanlarında kıyasıya rekabet eden ve müşterileri için akla hayale gelmedik promosyonlar ve kampanyalar düzenleyen telefon operatörleri, herkese her meslek grubuna indirim yapıyor da, neden mesleği gereği en çok konuşması gereken basın kartı sahipleri için bir indirim yapmazlar, merak ediyorum.

Bunun için kişi ya da kurumların mı müracaat etmesi, yoksa basın kartlarının ibraz edilmesi mi gerekiyor bilmiyorum. Ama buradan gazeteciler adına bu talebimizi de ülkemizin gururu sayılan GSM operatörleri yöneticilerine duyurmuş olalım.

MUSTAFA DOLU/AKŞAM