Şahan Gökbakar'dan 'Recep İvedik' itirafı: Kötülerin oyununu bozdum!
Şahan Gökbakar, "O pis oyunu oynamak isteyenlerin alacakları keyfi onlara yaşatmak istemedim" dedi.
Komedyen Şahan Gökbakar, sadece fragmanıyla 25 günde 28 milyon
kez izlenerek rekor kıran son filmi son filmi ‘Recep İvedik
5’in ardından, başka türde filmler de çekmeye devam edeceklerini
belirterek, "İkide bir ‘Recep İvedik’ çekerek serinin kalitesini
düşürme riski de söz konusu. Daha fazla paraya değil insanların
güvenine sahip olmayı yeğliyoruz. Talep olduğu sürece zaten seri
kaliteyi yükselte yükselte devam edecek" dedi.
‘Recep İvedik 5’teki Azerbaycanlı boksörle yaptığı maçın kötü
niyetliler tarafından filmin üzerine oynanan bir oyun haline
getirildiğini belirten Gökbakar, "Oyunu bozma adına o sahneyi
filmden çıkardım. Çünkü o pis oyunu oynamak isteyen kötü
niyetlilerin aldıkları keyfi onlara yaşatmak istemedim. Gerçekten o
sahnelere üzülen varsa da onları kırmamak adına söz konusu sahneyi
kestim" diye konuştu.
Şahan Gökbakar'ın Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'a verdiği
söyleşi şöyle:
- ‘Recep İvedik’in 5’inci filmi. Duygularınız ne
âlemde?
Her filmde o heyecan biraz daha artıyor. Şimdi izleyicimizin
karşısına çıkma zamanı. Onlar bize gereken cevabı verecek.
- Heyecan neden daha da artıyor?
Çünkü kıyaslanacağımız film 7 milyon 500 bin kişinin izlediği
‘Recep İvedik 4’. Böyle bir rakamla kıyaslanacak olmak ister
istemez heyecan oluşturuyor. Yeni film 6 milyon kişi tarafından
izlenirse ‘Bu film tutmadı’ denecek. Sanki 6 milyonluk gişe azmış
gibi. Benim öyle bir handikabım var.
- Her ‘Recep İvedik’, döneminin gişe rekorunu kırdı. Yeni
rekor beklentisi bir baskı mı oluşturuyor?
İster istemez oluşuyor. Baskıdan kastım gerginlik değil. O baskının
nedeni de bir öncekinden daha iyisini yapma isteğimiz. Her iyiden
daha iyi olan mutlaka vardır. Biz de her filmin bir öncekinden daha
iyi olmasının peşinde koşuyoruz. İzleyicinin gösterdiği ilgiye
layık olup öncekinden daha iyisini sunmak asli görevimiz. Bu
nedenle ‘Recep İvedik 5’ daha zengin içerikli, daha ritimli ve daha
yüksek bütçeli filmimiz oldu.
- Kırdığınız rekorlar sonrası aynanın karşısına geçip
‘Heytt be’ diyerek kendinize özgüven yüklemesi yapıyor
musunuz?
Togan’ı bilmiyorum ama ben aynanın karşısında ‘Heytt be’ demiyorum.
:)) Fragmanı saat 20.00’de yükledik. Sabah kalktık, baktık ki bir
gecede 3 milyon kez izlenmiş. Aynanın karşısında olmasa da kahvaltı
masasında ‘Heyt be’ dedik.
- 25 günde 28 milyon kez izlenmiş olması neyin
göstergesidir?
İlk kez bir filmin fragmanı bu kadar çok izlendi. Bu da
beğenildiğini gösterir. Youtube’daki sayfamı takip eden kişi sayısı
da 100 binden 250 bine çıktı. Sağolsunlar bana plaket gönderdiler.
1 milyonu geçince heykelimi dikmelerini bekliyorum ama. :))
- Fragmanın bu kadar izlenmesinin maddi getirisi ne
kadar?
Yaklaşık 4 bin dolar. Bu rakam 25 milyonun karşılığıydı. Şimdi
artmıştır.
"Para değil güven istiyoruz"
- Bu kadar talep varken neden her yıl bir ‘Recep İvedik’
çekmiyorsunuz? Amaç her yıl bir ‘Recep İvedik’ çekip salt ticari
getiri elde etmek mi yoksa başka hikâyeleri de ortaya koyarak
izleyiciyle ortak beğenilerimizin yelpazesini genişletmek mi? Biz
ikincisini tercih ediyoruz. İkide bir ‘Recep İvedik’ çekerek
serinin kalitesini düşürme riski de söz konusu. İzleyici bize
güvenip filmlerimizi izliyor, sunduğumuz ürünleri el üstünde
tutuyor.
Onları neden hayal kırıklığına uğratalım? Hayal kırıklığına
uğratırsak bize güvenen, sevgi besleyen izleyicimize ayıp olmaz mı?
Salt ticari düşünce bizim anlayışımıza aykırı. Daha fazla paraya
değil insanların güvenine sahip olmayı yeğliyoruz. Talep olduğu
sürece zaten seri kaliteyi yükselte yükselte devam edecek. ‘Recep
İvedik’ dışında başka filmler de çekmeye devam edeceğiz.
- Gündeminizde hangi film var?
‘Celal ile Ceren’in ikincisini çekmek var. ‘Recep İvedik’ için de
bir hikâye şekillendi. Recep İvedik, safari için Afrika’ya gidip
bir kabileyle macera yaşayabilir. Veya Uzakdoğu’da Recep İvedik’i
Yakuzalarla mücadele ettirebiliriz.
"Kötülerin oyununu bozdum"
- Azerbaycanlı boksör sahnesini neden filmden
çıkardınız?
O sahneye tamamen Azerbaycan Türklerine selam yollamak amacıyla yer
vermiştik. Fragman yayınlanınca o sahne manipüle edilmek istendi.
Oluşturulmaya çalışılan negatif havayı fark edince üzerimize büyük
bir oyun oynanmaya çalışıldığını gördüm.
Oyunu bozma adına o sahneyi filmden çıkardım. Çünkü o pis oyunu
oynamak isteyen kötü niyetlilerin aldıkları keyfi onlara yaşatmak
istemedim. Gerçekten o sahnelere üzülen varsa da onları kırmamak
adına söz konusu sahneyi kestim. Filmin ritminde ve akışında da
hiçbir değişiklik olmadı.
- Tepki o kadar da geniş kitlelere yayılmadı aslında. Size
daha farklı tepkiler mi geldi?
Azerbaycanlı işadamları arayarak ‘Sakın o sahneleri çıkarma.
Azerbaycanlıların öyle bir talebi yok’ dedi. Ne var ki kötü
niyetlilerin oyunlarını bozmalıydım.
- Sürekli hedef tahtası haline getirilmenizin bir
bıkkınlığa, bir kızgınlığa neden olmaması vurdumduymaz olmanızdan
mıdır? Yoksa üzerinize yağdırılan tüm karışıklığa rağmen ayakta
kalmanız Şahan Gökbakar’ı Şahan Gökbakar yapan güçlerden biri
midir?
Başlarda üzerimize yağdırılan karışıklıktan tabii ki
etkileniyordum. Zaman geçtikçe baktım ki yöneltilen eleştirilerin
hiçbir toplumsal karşılığı yok. Filmler rekor kırıyor, toplumun her
kesiminden kişi bize sevgi besliyor.
Bir şirketin CEO’su da çok gülüyor, bir esnaf da. Bir futbol
yıldızı da kahkahalar atıyor bir ev hanımı da. Farklı kültüre,
gelire, dünya görüşüne ve yaşam tarzına sahip insanlar ‘Recep
İvedik’ ile aynı paydada buluşmaya devam edince kendime
‘Eleştirilere kulağını kapa, aşılanmaya çalışılan negatifliğin
girdabına kapılma’ dedim. Özellikle dördüncü filmle birlikte
eleştiriler beni hiç etkilememeye başladı.
Kimseden düşüncelerine gem vurmasını, düşüncelerini açıklamamasını
isteyemeyiz. Herkes istediğini düşünür, açıklayacağını açıklar. Biz
iyi niyetli kişilerin her eleştirisini dikkate alırız. Kötü niyetli
olanlarınınkini ise duymayız. Kimlerin iyi, kimlerin kötü niyetli
olduğunu da biliriz. Biz sadece işimizi en iyi şekilde yapmanın
peşinde koşarız, ne yapmamız gerektiğini de en iyi izleyicimiz
söyler.
"Çok sıkı denetim yapıyoruz"
- Çok fazla salonda gösterime girmenize birileri ‘Ya kardeşim başka
filmler de var. Onların da salon bulması gerekiyor’ diyor
mu?
Hayır, kimse bir kısıtlamada bulunmuyor. Zaten herkes diğer
filmlerin gösterim tarihine göre takvim belirliyor. Burada söz
sahibi salon işletmecileridir. Bazı alışveriş merkezlerindeki
sinemalar, filmi bütün salonlarında göstermek istiyor.
Buna engel olunamaz ki. Tamamen arz-talep meselesi. Bu konuda bizim
de fazla söz hakkımız yok. İşletmeciler talep ediyor, dağıtımcı
veriyor. Tabii ki ‘Hayır verme ‘diyecek halimiz de yok. Biz sadece
kaçak olan bazı sinema salonları için ‘Onlara vermeyelim’
diyebiliriz.
- Çok kaçak oluyor mu?
Oluyor tabii ama işletmelerin kurumsallaşması kaçak bilet yoluna
başvuranların sayısını oldukça azalttı. Biz de denetimlerimizi çok
sıkı tutuyoruz.
- Nasıl denetliyorsunuz?
Özel denetim şirketleriyle anlaşıyoruz. Onların görevi işletmecinin
haberi olmadan rastgele bir seansa bilet alıp izleyici gibi salona
girip filmi kaç kişinin izlediğini saymak. Biz de işletmecinin
bildirdiği kişi sayısıyla denetçinin raporundaki sayıyı
karşılaştırıp kaçak olup olmadığını anlıyoruz.
- Sizin ve meslektaşlarınızın münferit filmleri seri
filmleri kadar çok ilgi görmüyor. Bunun nedeni nedir?
‘Celal İle Ceren’i ve ‘Osman Pazarlama’yı ‘Recep İvedik’ kadar ilgi
göreceğini düşünerek çekmedik. İki ‘Recep İvedik’ arasında hoşumuza
giden başka hikâyeleri çekiyoruz. Farklı bir lezzette güldürü
yapmanın peşine düşüyoruz. O filmlerimizin izleyicisini ‘Recep
İvedik’ izleyicisini önemsediğimiz gibi önemsiyoruz.
Daha az izlenecek diye hikâyesinden çekimine kadar her şeyine daha
az özen gösteriyor değiliz. ‘Recep İvedik’i gişe sıralamasından
çıkaracak olursak diğer iki filmimizin de başarılı izleyici
sayısına ulaştığını görürüz. Kıyaslandıkları film ‘Recep İvedik’
olunca ilgi görmemişler gibi görünse de aslında böyle bir durum söz
konusu değil.
- Daha önceki röportajımızda ‘Kıskanılıyor olabilirim’
demiştiniz. Kıskanılmanın verdiği hazzın tehlikelerini nasıl
bertaraf ediyorsunuz?
Bende öyle bir tehlike belirmedi. Ben lisede de popüler biriydim. O
zamanlar ‘Bir gün ünlü olacağım’ derdim. Oldum da. Şaşıracak bir
durum yok. : )) Rekorlar kırmak elbette beni mutlu etti ama
şımarmak ve kendimi dünyanın merkezi sanmak gibi yan etkilere maruz
kalmadım. 28 yaşındayken yan etkilere maruz kalmadıysam şimdi hiç
kalmam. Elbette şımarmayışımızın altyapısında annemizin bize
verdiği terbiye var.
"Amacı benimle kahve içmekmiş"
- Yakında doğacak kızınız Ela’nın sosyal medya hesaplarının isim
haklarını sizden önce alan kişiyle sorunu çözdünüz mü? Sizden ne
istedi?
Sen oturup kızımın adının ne olacağını bir güzel haber yapınca. :))
Hanımefendinin biri kızımın isim haklarını almak istemiş. Ne var ki
yasal olarak kızımın isim hakkını benden başkası alamaz. O
hanımefendinin amacı benimle kahve içmekmiş. Yardımcıma “Şahan Bey
ile bir kahve içmek için kızının isim haklarını almak istedim”
demiş. :))
"Sanat filmlerine helali hoş olsun"
- Recep İvedik ekonomisi hakkında neler söylersiniz?
Geçenlerde senin yaptığın haberle ‘Recep İvedik’in oluşturduğu
ekonominin hangi boyutta olduğu ayrıntılarıyla görüldü. Aynı
zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na filmimizin ne kadar para
aktardığı da. Birkaç gün önce bakanlık, sanat filmlerine verilen
desteği açıkladı. Destek verilen fonda ‘Recep İvedik’in payı büyük.
Sanat filmlerine helali hoş olsun.
"Togan efendi, ben çapkın bilinirim ama..."
- Hakkınızda yanlış bilinen konular nelerdir?
Genelde Togan’ı daha efendi beni de daha çapkınbilirler. Oysa ki
tam tersi. :)) (Yanımızda oturan Togan Gökbakar, “Konu durduk yerde
neden bana geldi? Ne güzel seviyeli bir röportaj yapıyordunuz”
diyerek isyan etti.)
"Murat ile Ahmet'ten cevap bekliyorum"
- Neden komedyenler bir araya gelip film çekmiyor?
İstiyoruz ama herkes kendi projesine dalıyor. O nedenle de
isteğimiz lafta kalıyor. ‘Recep İvedik 4’ zamanı Murat Cemcir ile
Ahmet Kural’a ‘Haydi kalkın birlikte bir film yapalım’ dedim. ‘Aaa
çok iyi olur, yapalım vallahi’ dediler ama sonra kendi projelerine
daldılar.
En son aralık ayında mesaj attım. Dedim ki ‘Bakın sizin film çıktı.
Bizim film de çıkıyor. Haydi yaz aylarında bir şeyler yapalım.
Onlar da bana ‘Şu koşuşturmayı atlatalım hele. Sana döneceğiz’
dediler.
- Neden böyle bir proje olsun istiyorsunuz?
Güzel olmaz mı? İzleyici daha çok eğlenir. Öyle bir filmi hak
ediyorlar.
- Peki ego çatışması... Bizde ego olmaz.
Hikâye kimin olursa olsun, kim yönetirse yönetsin, afişte,
jenerikte kimin adı önce yazarsa yazsın. Ben sorun etmem, onların
da sorun edeceğini düşünmüyorum. Herkesin kafası zehir gibi.
Otururuz bir masanın etrafına yazar, çizer, sonra çekime gireriz.
Müthiş bir film olur. Öyle bir filmi yapmaya en yakın kişiler şu
anda ben, Murat Cemcir ve Ahmet Kural.
- Sizlerin filmlerinden daha çok izlenirse?..
İnsanlar keyif alacak. Daha ne isteyeceğiz? Komedyenler öyle bir
film çekmek ister de etraftakiler de “Şimdi sen gidip adama neden
prim yaptıracaksın?’ gibi saçma sapan düşünceler üretiyorlar.
"Millilerin yakınması aynı"
- Filmin konusundan yola çıkacak olursak Türk sporunun durumu
hakkındaki yorumunuz nasıl olur?
Sanıyorum sporcularımız yeteri kadar ödenek alamıyor, yeterince
teşvik görmüyor. Özellikle bu filmin çekimleri sırasında birçok
milli sporcuyla konuştum. Hepsinin ortak yakınması olanak, ödenek
ve destek olmaması yönündeydi. İlla parasal destekten söz
etmiyorum. Çalışma koşulları, hedefler ve motivasyondan söz
ediyorum.
80 milyon nüfuslu ülkemizin katıldığı olimpiyatlarda veya diğer
uluslararası organizasyonlarda elde ettiği başarı yeterli mi? Bu
kadar genç nüfusa sahipken daha fazla olması gerekmiyor mu? Bence
potansiyelimizi yeterince kullanamıyoruz. Aileler gelecek kaygısı
taşımadan çocuklarını spora yönlendirebilmeli. Her şeyin özü
altyapılara önem vermek.