08 Eyl 2023 14:01 Son Güncelleme: 08 Eyl 2023 14:26

Şafak Pavey geçirdiği kazadan yıllar sonra konuştu: "İnsanın en çok affetmesi gereken kişi kendidir"

Zürih’te geçirdiği tren kazasında sol kolunu ve bacağını kaybeden CHP eski milletvekili Şafak Pavey kazadan yıllar sonra Gazete Oksijen’den Işıl Cinmen’e konuştu.

‘Tüm engellere rağmen kendini gerçekleştirmiş bir insan: Şafak Pavey. 'Kendi yolumu çizme şansım olmadı’ başlıklı röportajda Pavey, yaşadığı felaketle nasıl başa çıktığını ve hayattan neler öğrendiğini anlatıyor. Halen Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışmalarına devam eden Pavey, 1996’da, henüz 19 yaşındayken Zürih’te üniversite eğitimi aldığı sırada bir tren kazası geçirmiş ve sol kolu ile bacağını kaybetmişti. Gazeteci Ayşe Önal’ın kızı olan Pavey’in uzun tedavi süreci sırasındaki sıra dışı duruşu Zürih Üniversite Hastanesi’nde tez konusu olmuş ve bu çalışma kitap olarak yayımlanmıştı.

Şafak Pavey geçirdiği kazadan yıllar sonra konuştu: "İnsanın en çok affetmesi gereken kişi kendidir" - Resim : 1

Şafak Pavey’in Işıl Cinmen’e açıklamalarının bir bölümü şöyle:

Siz, başınıza gelen bu felaketi sıradan bir insandan bekleneceği gibi karşılamadınız. Benim için Epiktetos’un, “Önemli olan başınıza ne geldiği değil, ona ne tepki verdiğinizdir” sözünün yaşayan kanıtlarından birisiniz.

Düşmek, hemen her kültürde, izleyenler açısından komiktir. İzleyici, düşmeye gülmediğinde bunun bir eğlence değil, felaket olduğunu anlarsınız. Asya deyişiyle, kaplanın sırtından düşmüştüm ve evet, hayatımın tadı kaçmıştı. Ama hayat zaten her zaman ve herkes için çeşitli dozlarda duygusal, zihinsel, fiziksel, ruhsal acılarla dolu değil mi? Benim payıma biraz fazlası düşmüştü. Bu sıra dışı duruma dair tecrübem yoktu. Her şeyi el yordamıyla öğreneceğim aşikardı.

Depresyona girebilir ya da ölmeyi düşünebilirdiniz. Ama siz yaşamaya tutunmak için bir hayal kurmuş olmalısınız, değil mi?

Şöyle düşündüm: Kuşkusuz ikinci şans kazanmıştım ve belli ki ikinci şansın gücü çok daha büyüktü. Kırılan parçalarımdan yeni hayaller kurmam gerekiyordu. Bu hayalleri kurabilmem için duygusal ve zihni eşiklerimi birer birer atlamalıydım.

Sizce en büyük şansınız çevrenizdekilerin desteği mi oldu?

İnsanın en güvendiği kişi kendisi olmalı. En azından benim hikayemde öyle oldu. Bizim sınırları olmayan kültürel sıcaklığımız eşsiz bir ilaçtır. Hep yanınızda olan dostlarınız; size meşru olarak yas tutma ortaklığı teklif ederler. Getirdiği mükemmel enerjiye rağmen, ayağa kalkmayı düşünmek bile istemezsiniz. Dayanışma, sonsuza kadar birlikte ağlamak üzerine kuruludur.

Peki, dayandığınız güç ne oldu o zaman?

Ben çok rahatlatıcı olsa da matem yerine mizaha sığınmayı tercih ettim.

Düşmek insana ne öğretiyor?

Daha hoşgörülü ve bağışlayıcı olmayı… Bana göre insanın gelişmişliği, hoşgörüsü ve affetme yeteneğiyle ölçülür. Bir kişiyi bir durumu affettiğinizde geçmişinizi değil geleceğinizi değiştirirsiniz. Ve insanın en çok affetmesi gereken kişi kendisidir. Çünkü içinde bulunduğu durumu beğenmiyorsa buna kendisi neden olmuştur. Ama hayat, hatalara hayıflanmakla süremez; sürüyorsa onun adına yaşamak demiyoruz.

Hata nedir?

Hatalar, pusula gibidir. Hatalarımızı geçmişin birikimi olarak görürsek, geleceğimizin rotasını daha sağlam belirleriz. Geçmiş, geleceğimizi biçimlendirdiğinde boşa yaşanmamış olur. Yolculuğumuz esnasında gereken her cevap ve bilgi geçmişimizin içindedir.

Bir insan daha iyi bir yaşam için hangi özelliklerini geliştirmeli?

Bir gencin çok önemli üç erdeme sahip olmasının kendi değeri açısından büyük bir servet olduğuna inanıyorum. Çalışkanlık, mantık ve minnet duygusu... Bu üç erdeme sahip olan asalete de sahip olur. Soydan gelen asaletin çağı sona erdi. Erdemden gelen asalet ise evrenseldir, zamansızdır, rakipsizdir.