Sabah'ta Olan, Olsa Olsa Mutasyona Uğramış Keçiboynuzu Devrimidir!…
Yenilik…Yenilikçilik…Özgürlük… Çok seslilik…
Bu kavramlar kuşkusuz SABAH Gazetesi’yle Türk basınına daha çok girdi ve yer etti..
SABAH Türk basınına yenilikçiliğin ve liberal özgürlüğün sesi olarak yeni bir kulvar açtı…O yoldan ilerledi..
Şimdilerde SABAH ile birlikte yeni kavramlar ortaya çıkıyor…
Dijital devrim… Hiyerarşiye son…Yatay yapılanma… Emir komuta zincirine son…
SABAH yönetimi yurt dışındaki küresel olarak hakkı teslim edilen -The Guardian dahil- gazetelerin örgütlenme ve haber üretme modellerini inceliyordu. Yönetim uzun bir çalışma sonunda daha verimli bir gazete için hiyerarşiyi ve o hiyerarşinin ürettiği müdürlüklere dayalı, hantal sisteme son verme kararı aldı…
Aslında işi ve amacı sadece haber olan gazeteciler için kulağa çok hoş geliyor bu kavramlar…
Yani tepede bi yayın yönetmeni altında bi kaç müdür-sorumlu-koordinatör var ama karar alma sürecine muhabir de editör de aynı oranda katılabilecek..
Önemli olan mesleğin hakkını vermekse, daha iyisini yapmaksa bundan iyisi can sağlığı diyesi geliyor insanın…
Daha ne olacaktı ki…
Ama işin aslı da öyle olacak mı? diye de sormadan edemiyor insan…
Malum… Koltuk dediğin şey yılların alışkanlığıdır.. Bi yayın yönetmeni vardır ama onun altında da koltuklar vardır…
Maalesef hiyerarşi kurumsaldır ve yılların alışkanlığıyla oluşur.. Yani ’bit’ deyince bitmez…
SABAH’ta da bit deyince bitmeyecek…Bitmeyeceği de hemen anlaşıldı…
Yeni yatay yapılanmada ismi geçenlere ve geçmeyenlere bakınca ortaya ne çıkacağını söylemek zor değil: KOLTUK Kavgası…
Çünkü SABAH’ta konuşulanlara bakılırsa gazetedeki dijital-yatay-özgürlükçü devrimi yapacak yeni ekip Erdal Şafak’ın liderliğinde bir görev dağılımı yapmış…
Dağılımı söylemeden söyleyelim bu devrimse, mutasyona uğramış bir devrimdir.. Bunun için ilan edilmemiş yeni görev dağılımına eski künyeyle birlikte bakmakta yarar var..
Bakalım..
Şule Talu: Eski künyede Yayın Koordinatörüydü. Birinci sayfayı yapıyordu…Yeni görevi birinci sayfa koordinatörlüğü oldu
Metin Yüksel: Yayın Yönetmen Yardımcısıydı. Genel Haber Koordinatörü oldu
Emrah Kayalıoğlu: Spor müdürüydü. Spor Haberleri Koordinatörü oldu.
Oğuz Karamuk: Ekonomi Müdürüydü. Ekonomi Koordinatörü oldu
Elçin Yahşi: Ek Yayınlardan sorumlu müdürdü. Magazin ve Yaşam Haberleri Koordinatörü oldu.
Ömer Bahar: Görsel yönetmendi. Görsel ve dijital kütüphane koordinatörü oldu…
Özgür Yici: sabah.com.tr yayın yönetmeniydi. İnternet İçeriği koordinatörü oldu.
Şaban Arslan: Haber Koordinatörüydü. Yurt Haberler-Kent haberleri koordinatörü oldu..
Buraya kadar -Şaban Arslan hariç- adı geçenlerin eski görevleri ile yeni görevleri arasında bir fark var mı?
Yok…
Eski ünvanların önüne-ardına koordinatör yazılınca devrim olur mu takdir sizin?
Hakkını yemeyelim.. Yeni görev bölümünde değişiklikler de var… Daha doğrusu eski künyede olup, yeni künyeye girmediği öne sürülen isimler var…
Örneğin yılların magazincisi Şengül Balıksırtı, magazin Müdürüydü… Şirin Sever Günaydın ekinin başındaki isimdi. Hafta sonu eklerine röportajlar yapıyordu.. Yeni yapılanmayla ilgili haberler internet üzerinden yürütülen bir savaşın habercisi değilse, Elçin Yahşi iki ismin de üstüne çıkmış oldu.
Örnekleri çoğaltalım..
Cuma Ulus Haber Ajansının başındaki isimdi.. Aydın Şentürk, Yurt Haberler Müdürüydü. Alparslan Akkuş Dış haberler ve Dış Yayınlar Müdürüydü. Esra Tüzün Sağlık Editörüydü. Yeni yapılanmanın yeni künyesinin dışında kaldılar… Özellikle haber ajansı ve onun yöneticileri yeni koltuklar tayin edilirken devre dışı kaldı…
Künye dışı kalanlar, kendilerini bünye dışı bırakacak bir huzursuzluğun parçası olur mu bilemeyiz…
Ya da bünye içinde verimliliği artıralım derken, aslında verimsizliği teşvik edecek bir durumun parçası olurlar mı bilinmez…
Bildiğim tek şey var… Ha deyince devrim yapılmıyor…
Gazetecilikte devrim dediğin emekle, bilgiyle akılla, koltuğa dayalı gazetecilik sisteminin sözde değil özde alaşağı etmek için verilen mücadeleyle olur…
Siz hiç bunca tartışma arasında SABAH’taki yeni yapılanmada nasıl haber üretileceği ya da haberde nasıl bir yenilik yapılacağı ilgili tek satır gördünüz mü…
Bugün artık koltuğun değil haberin, müdürün değil muhabirin değerli olmasıdır devrim…
Bir devrim yapılmışsa eğer orada kim hangi koltuğa oturacak tartışması olmaz…
Ha deyince devrim olmaz... Bunun adı olsa olsa Keçiboynuzu devrimidir…Ağızlarda hiçbir farklı tad bırakmayacaktır... Bir süre sonra kabak tadı bile verecektir...
Bu kavramlar kuşkusuz SABAH Gazetesi’yle Türk basınına daha çok girdi ve yer etti..
SABAH Türk basınına yenilikçiliğin ve liberal özgürlüğün sesi olarak yeni bir kulvar açtı…O yoldan ilerledi..
Şimdilerde SABAH ile birlikte yeni kavramlar ortaya çıkıyor…
Dijital devrim… Hiyerarşiye son…Yatay yapılanma… Emir komuta zincirine son…
SABAH yönetimi yurt dışındaki küresel olarak hakkı teslim edilen -The Guardian dahil- gazetelerin örgütlenme ve haber üretme modellerini inceliyordu. Yönetim uzun bir çalışma sonunda daha verimli bir gazete için hiyerarşiyi ve o hiyerarşinin ürettiği müdürlüklere dayalı, hantal sisteme son verme kararı aldı…
Aslında işi ve amacı sadece haber olan gazeteciler için kulağa çok hoş geliyor bu kavramlar…
Yani tepede bi yayın yönetmeni altında bi kaç müdür-sorumlu-koordinatör var ama karar alma sürecine muhabir de editör de aynı oranda katılabilecek..
Önemli olan mesleğin hakkını vermekse, daha iyisini yapmaksa bundan iyisi can sağlığı diyesi geliyor insanın…
Daha ne olacaktı ki…
Ama işin aslı da öyle olacak mı? diye de sormadan edemiyor insan…
Malum… Koltuk dediğin şey yılların alışkanlığıdır.. Bi yayın yönetmeni vardır ama onun altında da koltuklar vardır…
Maalesef hiyerarşi kurumsaldır ve yılların alışkanlığıyla oluşur.. Yani ’bit’ deyince bitmez…
SABAH’ta da bit deyince bitmeyecek…Bitmeyeceği de hemen anlaşıldı…
Yeni yatay yapılanmada ismi geçenlere ve geçmeyenlere bakınca ortaya ne çıkacağını söylemek zor değil: KOLTUK Kavgası…
Çünkü SABAH’ta konuşulanlara bakılırsa gazetedeki dijital-yatay-özgürlükçü devrimi yapacak yeni ekip Erdal Şafak’ın liderliğinde bir görev dağılımı yapmış…
Dağılımı söylemeden söyleyelim bu devrimse, mutasyona uğramış bir devrimdir.. Bunun için ilan edilmemiş yeni görev dağılımına eski künyeyle birlikte bakmakta yarar var..
Bakalım..
Şule Talu: Eski künyede Yayın Koordinatörüydü. Birinci sayfayı yapıyordu…Yeni görevi birinci sayfa koordinatörlüğü oldu
Metin Yüksel: Yayın Yönetmen Yardımcısıydı. Genel Haber Koordinatörü oldu
Emrah Kayalıoğlu: Spor müdürüydü. Spor Haberleri Koordinatörü oldu.
Oğuz Karamuk: Ekonomi Müdürüydü. Ekonomi Koordinatörü oldu
Elçin Yahşi: Ek Yayınlardan sorumlu müdürdü. Magazin ve Yaşam Haberleri Koordinatörü oldu.
Ömer Bahar: Görsel yönetmendi. Görsel ve dijital kütüphane koordinatörü oldu…
Özgür Yici: sabah.com.tr yayın yönetmeniydi. İnternet İçeriği koordinatörü oldu.
Şaban Arslan: Haber Koordinatörüydü. Yurt Haberler-Kent haberleri koordinatörü oldu..
Buraya kadar -Şaban Arslan hariç- adı geçenlerin eski görevleri ile yeni görevleri arasında bir fark var mı?
Yok…
Eski ünvanların önüne-ardına koordinatör yazılınca devrim olur mu takdir sizin?
Hakkını yemeyelim.. Yeni görev bölümünde değişiklikler de var… Daha doğrusu eski künyede olup, yeni künyeye girmediği öne sürülen isimler var…
Örneğin yılların magazincisi Şengül Balıksırtı, magazin Müdürüydü… Şirin Sever Günaydın ekinin başındaki isimdi. Hafta sonu eklerine röportajlar yapıyordu.. Yeni yapılanmayla ilgili haberler internet üzerinden yürütülen bir savaşın habercisi değilse, Elçin Yahşi iki ismin de üstüne çıkmış oldu.
Örnekleri çoğaltalım..
Cuma Ulus Haber Ajansının başındaki isimdi.. Aydın Şentürk, Yurt Haberler Müdürüydü. Alparslan Akkuş Dış haberler ve Dış Yayınlar Müdürüydü. Esra Tüzün Sağlık Editörüydü. Yeni yapılanmanın yeni künyesinin dışında kaldılar… Özellikle haber ajansı ve onun yöneticileri yeni koltuklar tayin edilirken devre dışı kaldı…
Künye dışı kalanlar, kendilerini bünye dışı bırakacak bir huzursuzluğun parçası olur mu bilemeyiz…
Ya da bünye içinde verimliliği artıralım derken, aslında verimsizliği teşvik edecek bir durumun parçası olurlar mı bilinmez…
Bildiğim tek şey var… Ha deyince devrim yapılmıyor…
Gazetecilikte devrim dediğin emekle, bilgiyle akılla, koltuğa dayalı gazetecilik sisteminin sözde değil özde alaşağı etmek için verilen mücadeleyle olur…
Siz hiç bunca tartışma arasında SABAH’taki yeni yapılanmada nasıl haber üretileceği ya da haberde nasıl bir yenilik yapılacağı ilgili tek satır gördünüz mü…
Bugün artık koltuğun değil haberin, müdürün değil muhabirin değerli olmasıdır devrim…
Bir devrim yapılmışsa eğer orada kim hangi koltuğa oturacak tartışması olmaz…
Ha deyince devrim olmaz... Bunun adı olsa olsa Keçiboynuzu devrimidir…Ağızlarda hiçbir farklı tad bırakmayacaktır... Bir süre sonra kabak tadı bile verecektir...