SABAH'IN OKUR TEMSİLCİSİ ELEŞTİRİLERE NE YANIT VERDİ?
Sabah'ın şehit olan pilotlarımızla ilgili haberine yönelik eleştirilere Yavuz Baydar'dan ilginç savunma
7 Temmuz günü Sabah’ın Suriye’de şehit olan pilotlarımızla ilgili
haberine ve özellikle de haberin spotuna yönelik eleştirlere Sabah
okur temsilcisi ne yanıt verdi?
Yavuz Baydar, köşesinde Sabah’ın ’Burda Bitmez’
başlığını tercih etmesini savundu ancak spottaki "Suriye
füzeleriyle düşürülen Fantom’daki iki şehidimize veda töreninde
herkes aynı düşüncedeydi: Esad, bedelini ödeyecek"
sözlerini oldukça farklı yorumladı.
İşte Baydar’ın bugün köşesine yazdıkları:
Böyle zamanlarda sorumluluk büyük. Nasıl davranmalı? TGC’nin Hak ve
Sorumluluklar Bildirgesi’ne baktığımızda, şu ifadeler yol
gösterici:
"Gazeteci; başta barış, demokrasi, insan hakları olmak üzere,
insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara
saygıyı savunur... her türden şiddeti haklı gösterici, özendirici
ve kışkırtan yayın yapamaz."
Ona şu maddeyi de eklemeliyiz:
"Sarsıcı durumlarda: Üzüntü, sıkıntı, tehlike, yıkım, felaket ya da
şok halindeki insanlar söz konusu olduğunda gazetecinin olaya
yaklaşımı ve araştırması insani olmalı ve gizliliklere uyularak
duygu sömürüsünden kaçınılmalıdır."
Yorum:
Güvenilir araştırma şirketlerinden
ANAR’ın yapmış olduğu son araştırmalar, halkın üçte ikiye yakın
kesiminin Suriye ile savaşa tutuşulmasını istemediğini göstermekte.
Bu belirgin temayülü, ’vakur ve ihtiyatlı güç’ vurgusu yapan
Başbakan’ın kaale almadığı söylenemez. Bu açıdan bakıldığında,
ihtiyat konusunda, hükümet ve muhalefetin önemli kesiminin aynı
noktada olduğu da anlaşılıyor.
Duygulara seslenmek, onlarla bağ kurarak manşet atmak bir
tercihtir. Akla hemen Falkland krizi sırasında İngiltere medyasında
yaşanan ayrışma geliyor. Orada merkezin sağ ve solundaki ciddi
basın ihtiyatlı dile özen gösterirken, tüm kışkırtıcı ve savaş
yanlısı dil tabloid basına sinmişti.
Tercih, sorumluluk üzerinden yapılmalıdır. Eğer bu önemsenen bir
husus ise, SABAH okurlarının eleştirilerini de ciddiyetle ele almak
doğru olur. Akıl, duygulara hakim olmalıdır. Manşet bu açıdan
dikkat çekmiş, haklı olarak ’irkiltmiş’tir.
Şu noktayı da SABAH dahil basının geneli açısından bir kez daha
vurgulayalım:
Savaş, siyaset kisvesi altında şiddet ve ölümcül terörün egemen
olduğu zamanlarda, şehit cenazeleri medya üzerinden duygu sömürüsü
ve his manipülasyonuna en açık araçlara dönüşmektedir.
Hassasiyetler nedeniyle kimse medya içinden medyanın bu törenleri
yansıtma şekli ve üslubunu sorgulayamamakta.
Oysa faydalı olacaktır. Elbette bu törenler belli bir haber değeri
taşırlar, ama abartı da kaldırmazlar, kışkırtma da.
Basınımız cenazelerin özünde acı olduğunu, törenlerinin ölen
yakınları açısından mahremiyeti de olduğunu, ölenlerin yakınlarıyla
ve sevdikleriyle empati yapılarak, onların ’özel’ine saygıyla, ölçü
içinde bu haberlerin verilmesi (veya verilmemesi) gerektiğini bir
türlü anlamadı, anlamamakta da direniyor.