Sabah yazarının Talat Bulut isyanı: Şahit yoksa taciz de yok, öyle mi?
Talat Bulut'un Yasak Elma dizisi setinde set çalışanı bir kızı taciz ettiği iddia edilmiş ve konu yargıya taşınmıştı. Mahkeme olaya ilişkin takipsizlik kararı vermişti.
Sabah yazarı Ayşe Özyılmazel, Hıncal Uluç'un Talat Bulut olayına
ilişkin kaleme aldığı yazısında kendisini öfkelendiren, hayretlere
düşüren, hatta derinden üzen bir bölüm olduğunu söyledi.
Yılmazel,
"Delil ve şahit yok diye hayatı kararmış, işinden, ailesinden olmuş
binlerce kadın var. Kadınlar susuyor susturuluyor" dedi.
Olay hakkında verilen kararı da eleştiren yazar "Suçlu olduğu
kanıtlanana dek herkes masumdur! Anladık! Ama hiç kusura bakmayın,
'Şahit ve delil yok diye taciz yoktur'u anlamadık! Anlamayacağız!"
dedi.
İşte Özyılmazel'in bugünkü "Şahit yoksa taciz de yok, öyle
mi?" başlıklı yazısı:
Masumiyet karinesi yani 'Suçlu olduğu kanıtlanana dek herkes
masumdur!'
Oyuncu Talat Bulut'un, 19 yaşındaki set çalışanını taciz etmekle
suçlanmasının ardından Hıncalım bas bas bağırdı köşesinden. "Durun"
dedi, "Bu bir iddia ve kanıtlanmadı."
Hıncalım'ın altını çizmek istediği noktayı anlayarak buraya kadar
durabiliriz. Evet! Suçlu olduğu kanıtlanana dek herkes
masumdur.
Ve fakat Talat Bulut'a açılan davaya takipsizlik kararı çıkınca bir
yazı yazdı Hıncalım. Yazısında da bakış açısı olarak beni son
derece öfkelendiren, hayretlere düşüren, hatta derinden üzen bir
bölüm vardı.
SİSTEM KADINI SUÇLUYOR
Aynen alıntılıyorum...
Diyor ki; "Bir genç kızın iddiası... 'Beni içeri çağırdı,
dudaklarımdan öptü' diyor. Ne zaman diyor? Beş gün sonra.
Niye beklemiş, neyi beklemiş acaba?
Şahitsiz, delilsiz bir, tek bir kişinin iddiası. O da olaydan beş
gün sonra..
Yani, iddiayı kanıtlayacak tek, bir tek şey yok..."
Çok sevdiğim, biriciğim, kıymetlim Hıncalım'dan bir de şuradan
bakmasını ve şu yukarıda alıntıladığım cümlelerini tekrar
değerlendirmesini rica ediyorum.
Tacize uğrayan bir kadın, genç kız ya da çocuk 'şak' diye bunu
itiraf edip karakola koşamayabilir. Buyurun yüzlerce hikaye var;
açın Google'ı, açın üçüncü sayfaları, bakın.
Sistem zaten tacize/tecavüze uğrayan kadını/genç kızı suçlamaya,
kendisini suçlu hissettirmeye, kendisinden utanmaya
programlamış.
Yahu öz babasının yıllarca tacizine uğrayan kızlar gıklarını
çıkaramıyor. İş yerlerinde patronlarının tacizine uğrayan kadınlar,
işlerini kaybetme korkusuyla susuyor.
Kadınları/genç kızları taciz eden, onlara tecavüz eden adamlar
tehdit ediyor. İşsiz kalma, itibar kaybetme, toplumdan dışlanma,
adının karalanması ve daha birçok sebeple korkuyor, korkutuluyor,
sindiriliyor kadınlarımız.
Yani tacize uğramış bir genç kızın beş gün sonra dile gelmesi, onun
yalan söylediği anlamına gelmez. Siz hiç kadın olup tacize
uğradınız mı? O psikolojiyi, o sıkışmışlığı, o endişeyi, o korkuyu
nereden bileceksiniz?
Tacizi bırakın, tecavüze uğrayıp yıllarca susuyor kadınlar.
Hayatları yerle bir olmasına rağmen.
Sonra 'Şahitsiz, delilsiz, bir tek kişinin iddiası' demek... Allah
aşkına ne demek?
Şahitler huzurunda mı taciz/tecavüz ediliyor?
Bir kadın tacize uğrarken 'Bir saniye, iki şahit çağıracağım,
bekleyiver' mi diyor?
SİZİN HABERİNİZ YOKTUR TABİİ
Delilsizmiş... Tabii, delil dediğin kolda, bacakta morluk,
tacizcinin spermi, darp izi, video kaydı, mesaj gibi eller tutulur
şeyler.
Peki... Bir kadına patronu, yanında çalıştığı kişi vs. yanaştı,
köşede sıkıştırdı, gözlerini gözlerine dikti, 'Bana şunu şunu
yapmazsan seni bitiririm, rezil ederim, maaşını keserim,
kovdururum' dedi... Ya da 'Seni şimdi şurada bilmem ne yapacağım'
ya da başka sözler. Sonra da elledi, öptü, sıkıştırdı.
Hadi kadın bunu ispat etsin! Nasıl edecek? Kendi beyanından başka
nesi var elinde?
7/24 kayıt cihazı açık mı dolaşacak kadın? Kadınlar her yerde her
an ikili, üçlü gruplar halinde mi gezecek?
Sözel tacizlerin kadınların psikolojilerine neler ettiğini bilmiyor
musunuz? Yoksa acı ama gerçek bir cümleyle 'Siz erkeksiniz tabii
haberiniz yoktur' desem daha mı doğru olur?
Hadi bu konuyu kapattım, başka yerden bakıyorum.
Ben ya da Zeynep, Hıncalım size geldik, sözel ya da fiziksel tacize
uğradığımızı söyledik. Bize 'Deliliniz, şahidiniz yoksa size
inanmam' mı diyeceksiniz? Bunu gerçekten der misiniz, yoksa öz
kızınız gibi sevdiğiniz, tanıdığınız bize mi inanırsınız? 'Ne demek
delil yok! Kızın beyanı var. Bu kızın yaşadığı travmanın bedeli yok
mu? Kızın yaşam özgürlüğünü elinden alamazsınız. Bu nasıl bir
sistem?' diye ortalığı birbirine katmaz mısınız?
ANLAMADIK, ANLAMAYACAĞIZ!
Yahu kaç kadının, genç kızın delili, şahidi vardı; olanların bile
davaları düşmedi mi? Bu adamlar iyi hal indirimleri almadılar mı?
Beraat etmediler mi? Kızlar tacizci babalarına, amcalarına teslim
edilmediler mi? O anneler razı olmadılar mı?
Talat Bulut meselesini geçtim; okuduysanız anlamışsınızdır, benim
meselem bu taciz/tecavüz ve kadın anlayışının tamamı.
Delil ve şahit yok diye hayatı kararmış, işinden, ailesinden olmuş
binlerce kadın var. Kadınlar SU-SU-YOR! SUS-TURU- LU-YOR!
Ve fikir önderi olan, saygı duyulan kişilerin her kelimelerine
özenle dikkat etmeleri gerekiyor.
Beş gün sonra konuşan genç kızı eleştirdiğinizde, ne yapacağını
bilemediği için susup korkmuş diğer kızların da konuşmasına engel
olursunuz.
'Delil ve şahit yok işte!' çektiğinizde şahit bulamamış, delilsiz
kalmış bir kadının ortaya çıkmasına engel olursunuz.
Suçlu olduğu kanıtlanana dek herkes masumdur! Anladık!
Ama hiç kusura bakmayın, 'Şahit ve delil yok diye taciz yoktur'u
anlamadık! Anlamayacağız!