Sabah yazarından televizyon sektörü eleştirisi: Sinir et, şöhret ol!
Sabah yazarı Yüksel Aytuğ, 'Ekranda kötünün prim yapmanın' sosyal medyanın hayatımıza kazandırdığı bir sonuç olduğunu söyledi.
"Ekrana çıkıp da acayip davrandın mı, ona buna çemkirdin mi, hem
stüdyodakilerin, hem de ekran başındakilerin sinirini ayaklandırdın
mı, 'fenomen olma'(!) kapıları önünde olayca açılır. " diyen Sabah
yazarı Yüksel Aytuğ, Yemekteyiz yarışmasına katılıp programın
sunucusu Onur Büyüktopçu tarafından kovulan ve şimdiler de TV8'in
yeni yarışması Masterchef'te yarışan Murat'ı örnek gösterdi.
Aytuğ, "Bazen kendimden şüphe ediyorum, acaba 'normal' davrandığım
için 'anormal' olan ben miyim diye..." ifadelerini kullandı.
İşte Yüksel Aytuğ'un bugünkü yazısından ilgili
bölüm:
Salı günü bu sütunlarda tv8'in yeni yemek yarışması 'Masterchef'i
kritik ederken, sıra dışı yarışmacı Murat için ayrı bir paragraf
açmıştım.
Çünkü daha yarışma başlamadan takım arkadaşlarına sataşmaya, onları
deli etmeye başlamıştı. Dakikalar ilerledikçe Murat'ın yarışmacılar
ve jüri üyeleri üzerindeki 'baskısı' giderek arttı; kimini
aşağıladı, kiminin sinirleriyle oynadı, kimiyle alay etti. Tv8
kurmaylarının artık ustalaştığı 'cast seçiminde' belli ki 'kötü
polis' rolü ona biçilmişti.
Murat'ı aslında bir yerlerden gözüm ısırıyordu. Yazımın
yayınlandığı gün gelen okur mektuplarının yardımıyla
hatırladım.
Bir süre önce yine tv8'de yayınlanan bir başka yemek yarışması
'Yemekteyiz'e katılmış, orada da herkesi sinirden delirtmiş, en
sonunda sunucu Onur Büyüktopçu tarafından yarışmadan
kovulmuştu.
Gelelim yazının ana fikrine...
Kovulmak, sadece bizim televizyon sektörümüzde 'güçlü bir
referans'tır. Ekrana çıkıp da acayip davrandın mı, ona buna
çemkirdin mi, hem stüdyodakilerin, hem de ekran başındakilerin
sinirini ayaklandırdın mı, 'fenomen olma'(!) kapıları önünde olayca
açılır. 'Survivor' gibi aksiyon yarışmalarını şöyle bir gözünüzün
önünden geçirin.
Önce sessiz ve sakin olanlar elenir, işi gücü kulis yapmak, laf
taşımak, onu bunu çekiştirip kaslarıyla değil kumpaslarıyla
yükselmeyi seçenler ise uzun süre kalıcı olurlar.
Aslında 'ekranda kötünün prim yapması', sosyal medyanın hayatımıza
kazandırdığı (daha doğrusu kaybettirdiği) bir sonuç. Malum,
internette en çok takip edilenler, sabah gözünün çapağıyla klavye
başına oturup 'Acaba bugün kimi gömsem, kime çamur atsam, kimin
fabrika ayarlarıyla oynasam?' diye mesaiye(!) başlayanlar.
Eleştirme ile imha etmeyi, yol gösterme ile ukalalık yapmayı, fikir
yarıştırmakla algı operasyonu düzenlemeyi birbirine karıştıranlar
yüzünden hayat pek çok insan için çekilmez hale geliyor. Gelin
görün ki, internette insan gömmeyi meslek edinen 'sanal cenaze
levazımatçıları', prim yaptıkça yapıyor.
Bazen kendimden şüphe ediyorum, acaba 'normal' davrandığım için
'anormal' olan ben miyim diye...