22 Oca 2017 11:43
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:24
Sabah yazarından bomba iddia! Reina saldırganı FETÖ'cü bir yarbayla...
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, Reina katilinin FETÖ’cü bir Yarbay’la görüştüğünü öne sürdü.
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, Reina katilinin FETÖ’cü bir Yarbay’la görüştüğünü öne sürdü.
Mahmut Övür, bugünkü “Reina katliamcısıyla FETÖ’cü yarbayın konuşması” başlıklı yazısında, “Şimdi sıkı durun, ilk kez bu köşede Reina saldırısını gerçekleştiren DEAŞ teröristiyle ilişkisi olan çok çarpıcı bir yerel ayaktan söz edeceğim” ifadelerini kullandı.
İşte Mahmut Övür'ün "Reina katliamcısıyla FETÖ’cü yarbayın konuşması" başlıklı yazısı:
Reina saldırısını gerçekleştiren terörist Abdulgadir Masharipov'un yakalanmasıyla gözler o caninin ilişkilerine, birilerinden destek alıp almadığına ve bu konuda neler söyleyeceğine çevrildi.
Henüz ilk ifadelerini veren teröristin söyledikleri bütün bu ilişkileri açıklamaya yetmiyor ve ortada çok sayıda cevabı aranan soru var.
O soruları 3 Ocak 2017'de "Reina saldırısında FETÖ izi var mı?" başlıklı yazıda sormuş ve şunları yazmıştık:
"Bütün önlemlere rağmen bu saldırı gerçekleştiyse o başka ihtimale de bakmak gerekiyor; o da devletin içidir... Yani güvenlik güçlerine ve istihbarata sızmış kripto unsurlar. Daha iki hafta önce bir polis tarihte eşine az rastlanır bir suikastla bir büyükelçiyi öldürmedi mi?
Bu tezi doğrulayan ve Türkiye'deki güvenlik zafiyetini derinleştiren asıl tehlike de burada saklı. Bu nedenle başımız terör saldırılarından kurtulmuyor. O tehlikelerden ilki, 1950'li yıllardan beri 'milli' istihbaratımızın yabancı istihbarat örgütlerinin güdümünde olması, ikincisi ise yine o istihbarat örgütleriyle ilişkili FETÖ'nün devletin güvenlik güçleri içinde oluşturduğu tahribat ve hâlâ kripto FETÖ unsurlarının varlığı." Saldırıdan üç gün sonra kaleme aldığımız bu yazıdan sonra önemli gelişmeler yaşandı.
O önemli gelişmelerin arasında saldırganın farklı bağlantıları ve çok sayıda kişiden yardım aldığı gerçeği de vardı.
Ancak saldırganın sadece dışarıdan değil, yine o küresel istihbarat örgütleriyle ilişkili ve içeride hala etkili olduğuna dair güçlü kanıtların bulunduğu FETÖ'den destek aldığı da yabana atılır bir iddia değil.
İlk yazıda bu iddiaya da dikkat çekmiş ve şunları yazmıştık:
"Reina ve diğer saldırıların bu kadar rahat gerçekleştirilmesi ve sarsıcı olmasında devlet içinde hâlâ etkili olan bu yapıların destek olmadığını kim söyleyebilir?
DEAŞ'ın bir aparat olduğunu herkes biliyor, asıl buralara bakmak ve bu işin üzerinde ciddiyetle durmak gerekiyor."
Bu şüphe ve iddia kuşkusuz güvenlik güçlerinin de kapsama alanındaydı ve araştırılıyordu.
Peki, bu konuda nereye gelindi, somut bir ipucu ortaya çıktı mı?
İstanbul Emniyeti ve istihbarat birimlerinin yoğun çalışmaları sonucu Reina saldırganı yakalandığı gibi önemli bilgilere de ulaşıldı.
Şimdi sıkı durun, ilk kez bu köşede Reina saldırısını gerçekleştiren DEAŞ teröristiyle ilişkisi olan çok çarpıcı bir yerel ayaktan söz edeceğim.
Emniyet güçleri, saldırganın ilişkilerini araştırırken, telefon kayıtlarında şaşırtıcı bir konuşmayla karşılaştı. Saldırgan Abdulgadir Masharipov, Türkiye'ye girdikten sonra yurt içi ve yurt dışıyla çok sayıda telefon görüşmesi yapmıştı ancak bu görüşme Türkçeydi ve dinleyenleri şoke etmişti. Çünkü karşısında konuşan isim ordu mensubu bir yarbaydı.
Hem de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra İstanbul'daki önemli bir askeri kurumdan firar eden FETÖ'cü bir yarbay...
Şu çok açık, FETÖ ülke için büyük bir tehlike.
İkilinin ne konuştuğu ve nasıl ilişki kurdukları sadece FETÖ gibi kirli bir yapıyı teşhir etmeyecek, aynı zamanda küresel ilişkileri de sarsacak ve bilinen birçok şeyi altüst edecek.
Sabır ve dikkatle izlemekte yarar var, yakın gelecek çok şeye gebe....
Mahmut Övür, bugünkü “Reina katliamcısıyla FETÖ’cü yarbayın konuşması” başlıklı yazısında, “Şimdi sıkı durun, ilk kez bu köşede Reina saldırısını gerçekleştiren DEAŞ teröristiyle ilişkisi olan çok çarpıcı bir yerel ayaktan söz edeceğim” ifadelerini kullandı.
İşte Mahmut Övür'ün "Reina katliamcısıyla FETÖ’cü yarbayın konuşması" başlıklı yazısı:
Reina saldırısını gerçekleştiren terörist Abdulgadir Masharipov'un yakalanmasıyla gözler o caninin ilişkilerine, birilerinden destek alıp almadığına ve bu konuda neler söyleyeceğine çevrildi.
Henüz ilk ifadelerini veren teröristin söyledikleri bütün bu ilişkileri açıklamaya yetmiyor ve ortada çok sayıda cevabı aranan soru var.
O soruları 3 Ocak 2017'de "Reina saldırısında FETÖ izi var mı?" başlıklı yazıda sormuş ve şunları yazmıştık:
"Bütün önlemlere rağmen bu saldırı gerçekleştiyse o başka ihtimale de bakmak gerekiyor; o da devletin içidir... Yani güvenlik güçlerine ve istihbarata sızmış kripto unsurlar. Daha iki hafta önce bir polis tarihte eşine az rastlanır bir suikastla bir büyükelçiyi öldürmedi mi?
Bu tezi doğrulayan ve Türkiye'deki güvenlik zafiyetini derinleştiren asıl tehlike de burada saklı. Bu nedenle başımız terör saldırılarından kurtulmuyor. O tehlikelerden ilki, 1950'li yıllardan beri 'milli' istihbaratımızın yabancı istihbarat örgütlerinin güdümünde olması, ikincisi ise yine o istihbarat örgütleriyle ilişkili FETÖ'nün devletin güvenlik güçleri içinde oluşturduğu tahribat ve hâlâ kripto FETÖ unsurlarının varlığı." Saldırıdan üç gün sonra kaleme aldığımız bu yazıdan sonra önemli gelişmeler yaşandı.
O önemli gelişmelerin arasında saldırganın farklı bağlantıları ve çok sayıda kişiden yardım aldığı gerçeği de vardı.
Ancak saldırganın sadece dışarıdan değil, yine o küresel istihbarat örgütleriyle ilişkili ve içeride hala etkili olduğuna dair güçlü kanıtların bulunduğu FETÖ'den destek aldığı da yabana atılır bir iddia değil.
İlk yazıda bu iddiaya da dikkat çekmiş ve şunları yazmıştık:
"Reina ve diğer saldırıların bu kadar rahat gerçekleştirilmesi ve sarsıcı olmasında devlet içinde hâlâ etkili olan bu yapıların destek olmadığını kim söyleyebilir?
DEAŞ'ın bir aparat olduğunu herkes biliyor, asıl buralara bakmak ve bu işin üzerinde ciddiyetle durmak gerekiyor."
Bu şüphe ve iddia kuşkusuz güvenlik güçlerinin de kapsama alanındaydı ve araştırılıyordu.
Peki, bu konuda nereye gelindi, somut bir ipucu ortaya çıktı mı?
İstanbul Emniyeti ve istihbarat birimlerinin yoğun çalışmaları sonucu Reina saldırganı yakalandığı gibi önemli bilgilere de ulaşıldı.
Şimdi sıkı durun, ilk kez bu köşede Reina saldırısını gerçekleştiren DEAŞ teröristiyle ilişkisi olan çok çarpıcı bir yerel ayaktan söz edeceğim.
Emniyet güçleri, saldırganın ilişkilerini araştırırken, telefon kayıtlarında şaşırtıcı bir konuşmayla karşılaştı. Saldırgan Abdulgadir Masharipov, Türkiye'ye girdikten sonra yurt içi ve yurt dışıyla çok sayıda telefon görüşmesi yapmıştı ancak bu görüşme Türkçeydi ve dinleyenleri şoke etmişti. Çünkü karşısında konuşan isim ordu mensubu bir yarbaydı.
Hem de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra İstanbul'daki önemli bir askeri kurumdan firar eden FETÖ'cü bir yarbay...
Şu çok açık, FETÖ ülke için büyük bir tehlike.
İkilinin ne konuştuğu ve nasıl ilişki kurdukları sadece FETÖ gibi kirli bir yapıyı teşhir etmeyecek, aynı zamanda küresel ilişkileri de sarsacak ve bilinen birçok şeyi altüst edecek.
Sabır ve dikkatle izlemekte yarar var, yakın gelecek çok şeye gebe....