Sabah yazarı araştırdı: Adnan Oktar'ın şatafatının kaynağı nereden geliyor?
Sabah yazarı Dilek Güngör, iki önce operasyonla gözaltına alınan Adnan Oktar ve cemaatinin mali kaynaklarını yazdı.
Sabah gazetesinin yazarı Dilek Güngör, iki gün önce operasyonla
gözaltına alınan Adnan Oktar ve cemaatinin mali kaynaklarını yazdı.
Oktar örgütünün yıllık 1 milyar TL’lik parasal kaynağı olduğunu
yazan Dilek Güngör, bu kaynağın kollarının neler olduğunu
anlattı.
Dilek Güngör’ün yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Örgüte isnad edilen 31 ayrı suç var. Bunlar içinde nitelikli
dolandırıcılıktan vergi kaçakçılığına kadar birçok ekonomik suç da
yer alıyor. Adnan Oktar'ın ve müritlerinin finansal şatafatının
kaynağı da buradan geliyor.
***
Müştekilerin anlattığına göre, komün hayatı yaşayan 300 kişilik
örgütün yıllık çevirdiği parasal hacim 1 milyar TL... En önemli
şirketleri, BST Yapı, Global Yayıncılık ve A9 Kanalı. Örgütün
parası beş kaynaktan sağlanıyor. Birincisi, zengin ailelerin
çocukları üzerinden elde edilen miraslar... Bu mirasa örgüt hülle
yoluyla el koyuyor veyahut zorla vekaletnameler imzalatılarak mal
varlığına çöküyor.
Bu yolla, 100 milyon TL gelir elde ediliyor. İkincisi, Global
Yayıncılık üzerinden aklanan paralar.
Global Yayıncılık üzerinden basılan kitaplar parayla örgüt
sempatizanlarına dağıtılıyor. Toplanan himmetler bu şirket ve A9
kanalı üzerinden sisteme sokuluyor. Üçüncüsü, off-shore'larla
kaçırılan vergiler... Adnan Oktar ve örgütünün Dubai, Rusya,
Cezayir, Romanya, Ukrayna ve ABD'de şirketleri var. Bunlar Hong
Kong, Çin ve Dubai'deki off-shore şirketlerle destekleniyor.
Bu kanaldan 200 milyonluk ticari döngü var. Türkiye'ye mal
getirirken off-shore şirketler üzerinden işlem yapıp vergi
kaçırıyorlar.
Menşei değiştirip senede 30-40 milyon TL'lik transit ticarete imza
atıyorlar.
Dördüncüsü, banka dolandırıcılığı. Örgüt elemanları küçük çaplı
şirketler kurup, bankalardan çek alıyorlar. Bu çekleri kendi
aralarında döndürüyorlar.
Sonra firmaları iflas ettirip borcu bankaya bırakıyorlar.
Buradan yılda 10-15 milyon TL gelir elde ediyorlar. Hatta örgüt bu
işlere bakan departman dahi kurmuş. Beşincisi de YorkTesti gibi
faaliyetler.
Örgüt bu testin distribitörlüğünü almış.
İnsanlara belli bir para karşılığı bu test uygulanıyor.
Laboratuvarda test yapılacağı bahanesiyle kanları alınıyor. Ona
göre günlük beslenme programı oluşturulacağı söyleniyor.
Örgütün yüzlerce kişiyi dolandırdığı bu yolla da 20 milyona yakın
para topladığı söyleniyor.
Paralar sosyal medya hakimiyetinde, nüfus ajanlığında ve çocuk
istismarında kullanılıyor.
***
Diyeceksiniz ki, bunlar neden devlet tarafından daha önce tespit
edilmedi?
Aslında edildi ama özellikle 2002-2015 yılları arasında Adnan Oktar
ile FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen arasındaki ilişki bu yasadışı
faaliyetlerin ortaya çıkmasını engelledi.
Malum, 2002-2015 arasında Maliye, Gümrük, Emniyet ve yargı
kanalında FETÖ elemanları çok güçlüydü. Bu sayede Oktar ve örgütü
ellerini kollarını sağlayarak gümrüklerde cirit attı. Maliye
kaçırılan vergiye göz yumdu. Polis suçun üzerine gitmedi. 15
Temmuz'daki hain darbe girişiminden sonra devletteki kadrolar
hallaç pamuğu gibi dağıtılınca örgüte yönelik operasyonun da
düğmesine basıldı.
Bu iş daha çok su kaldıracak...
Şimdilik burada bitireyim...”