22 Mar 2010 10:21
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:10
SABAH VELİ KÜÇÜK VE JİTEM'İ Mİ AKLIYOR? ŞAMİL TAYYAR'DAN SABAH'A ŞOK SUÇLAMA!
Star yazarı Şamil Tayyar Sabah'ın olay yaratan Fadime Şahin haberi üzerinden gazete yönetimine şok suçlamalar yöneltti.
İstihbarat savaşı
Sabah Gazetesinde birkaç fotoğraf üzerinden oluşturulan yoruma dayalı Fadime Şahin haberindeki bazı çelişkiler, 28 Şubat sürecine yönelik dezenformasyon ve istihbarat savaşı iddialarını gündeme getirdi.
Abdurrahman Şimşek imzalı haberde, Fadime Şahinin 13 yıl sonra büyük bir takip sonucu bulunduğu, hakkındaki tüm iddiaların şehir efsanesi olduğu, gözlerden uzak ve korumasız mütevazı bir hayat yaşadığı işlendi.
Neye dayanarak?
1997, 2002, 2009 ve 2010 yıllarına ait olduğu belirtilen başörtülü çekilmiş dört ayrı fotoğraf karesinden hareketle...
Sabah muhabiri ile Fadime Şahin 5 dakika ayakta kalmış, art arda sorular sorulmuş, tek satır cevap verilmemiş, ama ne hikmetse yukarıdaki yorum çıkmış.
Sonra?
Ergenekondaki bir gizli tanığın Fadime Şahinle ilgili iddialarına ilave olarak, 28 Şubattaki skandalın perde arkasında organizatör olarak Veli Küçük, finansör olarak Turgut Büyükdağın bulunduğuna dair bir başka iddiaya gönderme yapılmış.
Haberdeki kritik cümle şu: Ancak SABAHın yaptığı araştırmalar bu iddianın doğru olmadığını ortaya koyuyor.
Yani, Veli Küçükün hiçbir günahı yok!
Fotoğraflar Çiçekin imzası gibi
Bu haber, Ergenekona inanmayan yazarlara ilaç gibi geldi, aslında Fadime Şahinin dinini yaşamak isteyen saf bir kız olduğu iddiasına referans yapıldı.
Oysa, Vatan Gazetesi, 24 Nisan 2003 tarihli nüshasında Fadime Şahini bulmuş ve kocasıyla görüntülemişti. O fotoğrafta, Fadime Hanım, başı açıktı ve estetik ameliyat yaptırdığı belirtiliyordu.
Nitekim, Sabahtaki fotoğraflarda başörtülü olsa bile hiçbiri diğerine benzemiyordu. Bariz farklılıklar vardı. Tıpkı, Albay Dursun Çiçekin imzaları gibi...
Kaldı ki, Sabah ilk kez görüntülüyor ve Fadime Hanım hiç konuşmamışsa eski fotoğraflara nasıl ulaşıldı?
Çok açık, bir yerden çok ciddi bilgi akışı sağlanmış. Sakın, bunu yadırgadığım sanılmasın, sızdırma, gazeteciliğin babasıdır, hep söylüyorum. Önemli olan, doğru çıkması ve kamu yararının bulunmasıdır.
Tuncay Güney fiyaskosu
Bu faslın daha iyi anlaşılabilmesi için Sabahta yine Abdurrahman Şimşek imzalı bir başka habere geçerek hafızamızı toparlayalım.
26, 27 ve 28 Kasım 2008 tarihli Sabah Gazetesinde Ergenekon sürecinde ismi sıkça konuşulan Tuncay Güneyin İpek koduyla MİTe çalışan bir eleman olduğu belirtiliyordu. MİTin 07.02.1997 tarih ve 10.251.01.011 (IST00736) sayılı belgesine göre, Güney, İran Masasında görevliydi.
Ergenekona destek veren kimi yazarlar, Aslan Abrurrahman Şimşek diyerek haberi övdü. Bizim yayınladığımız gizli belgeleri Sana kim sızdırdı? diye soranlar, Şimşeke Aslan dediler.
Çünkü, o haber, güya, Tuncay Güneyin Veli Küçük ve JİTEMle ilgili tüm iddialarını çürütüyordu!
Kısa süre sonra beklenmedik bir gelişme oldu. Bugün Gazetesi, 12 Ocak 2009 günü belgenin orijinalini yayınladı. Anladık ki, Sabahtaki belge, eksikti. Birileri JİTEMi aklama kaygısı içindeydi.
Bugünün haberine göre, Güney, MİTin takibindeki JİTEM elemanıydı. Habere bakarsak, Güney, Veli Küçükle çalışıyormuş.
Bu son Fadime Şahin haberinde olduğu gibi o dönemde de Sabah Ergenekon haberlerinde dezenformasyon mu yapıyor? tartışması yaşandı.
Hatta, Sabahın Ombudsmanı Yavuz Baydar,12 Ocak 2009 tarihli köşesinde, dezenformasyon iddiasını hatırlatarak, haberi yapan Abdurrahman Şimşek ve Ferhat Ünlünün görüşlerine yer verdi. Hem Şimşek hem Ünlü haberlerinin arkasında durdu ama okur temsilcisi, Tuncay Güney için JİTEM-MİT arasında ikili ilişkisi açık diyerek Sabah ve Bugün arasında orta yol buldu.
Yani, kendi haberlerine tümden sahip çıkmadı. Zaten çıkamazdı.
Bu mevzuyla ilintili Sabahta yayınlanmış başka haberler de var, hepsini yazmaya kalkarsak ek çıkarmak gerekir.
Sabah yönetimine sorum şu: Veli Küçük ve JİTEM hakkındaki iddiaları çürütmeye yönelik özel bir gayret mi var? Değilse, eksik ve yalan haberler üzerinden üretilen senaryolara neden ihtiyaç duyuluyor?
Bir başka sorum, Mehmet Eymür bu işlerin neresinde?
Bekliyorum...
Şamil Tayyar/STAR
Sabah Gazetesinde birkaç fotoğraf üzerinden oluşturulan yoruma dayalı Fadime Şahin haberindeki bazı çelişkiler, 28 Şubat sürecine yönelik dezenformasyon ve istihbarat savaşı iddialarını gündeme getirdi.
Abdurrahman Şimşek imzalı haberde, Fadime Şahinin 13 yıl sonra büyük bir takip sonucu bulunduğu, hakkındaki tüm iddiaların şehir efsanesi olduğu, gözlerden uzak ve korumasız mütevazı bir hayat yaşadığı işlendi.
Neye dayanarak?
1997, 2002, 2009 ve 2010 yıllarına ait olduğu belirtilen başörtülü çekilmiş dört ayrı fotoğraf karesinden hareketle...
Sabah muhabiri ile Fadime Şahin 5 dakika ayakta kalmış, art arda sorular sorulmuş, tek satır cevap verilmemiş, ama ne hikmetse yukarıdaki yorum çıkmış.
Sonra?
Ergenekondaki bir gizli tanığın Fadime Şahinle ilgili iddialarına ilave olarak, 28 Şubattaki skandalın perde arkasında organizatör olarak Veli Küçük, finansör olarak Turgut Büyükdağın bulunduğuna dair bir başka iddiaya gönderme yapılmış.
Haberdeki kritik cümle şu: Ancak SABAHın yaptığı araştırmalar bu iddianın doğru olmadığını ortaya koyuyor.
Yani, Veli Küçükün hiçbir günahı yok!
Fotoğraflar Çiçekin imzası gibi
Bu haber, Ergenekona inanmayan yazarlara ilaç gibi geldi, aslında Fadime Şahinin dinini yaşamak isteyen saf bir kız olduğu iddiasına referans yapıldı.
Oysa, Vatan Gazetesi, 24 Nisan 2003 tarihli nüshasında Fadime Şahini bulmuş ve kocasıyla görüntülemişti. O fotoğrafta, Fadime Hanım, başı açıktı ve estetik ameliyat yaptırdığı belirtiliyordu.
Nitekim, Sabahtaki fotoğraflarda başörtülü olsa bile hiçbiri diğerine benzemiyordu. Bariz farklılıklar vardı. Tıpkı, Albay Dursun Çiçekin imzaları gibi...
Kaldı ki, Sabah ilk kez görüntülüyor ve Fadime Hanım hiç konuşmamışsa eski fotoğraflara nasıl ulaşıldı?
Çok açık, bir yerden çok ciddi bilgi akışı sağlanmış. Sakın, bunu yadırgadığım sanılmasın, sızdırma, gazeteciliğin babasıdır, hep söylüyorum. Önemli olan, doğru çıkması ve kamu yararının bulunmasıdır.
Tuncay Güney fiyaskosu
Bu faslın daha iyi anlaşılabilmesi için Sabahta yine Abdurrahman Şimşek imzalı bir başka habere geçerek hafızamızı toparlayalım.
26, 27 ve 28 Kasım 2008 tarihli Sabah Gazetesinde Ergenekon sürecinde ismi sıkça konuşulan Tuncay Güneyin İpek koduyla MİTe çalışan bir eleman olduğu belirtiliyordu. MİTin 07.02.1997 tarih ve 10.251.01.011 (IST00736) sayılı belgesine göre, Güney, İran Masasında görevliydi.
Ergenekona destek veren kimi yazarlar, Aslan Abrurrahman Şimşek diyerek haberi övdü. Bizim yayınladığımız gizli belgeleri Sana kim sızdırdı? diye soranlar, Şimşeke Aslan dediler.
Çünkü, o haber, güya, Tuncay Güneyin Veli Küçük ve JİTEMle ilgili tüm iddialarını çürütüyordu!
Kısa süre sonra beklenmedik bir gelişme oldu. Bugün Gazetesi, 12 Ocak 2009 günü belgenin orijinalini yayınladı. Anladık ki, Sabahtaki belge, eksikti. Birileri JİTEMi aklama kaygısı içindeydi.
Bugünün haberine göre, Güney, MİTin takibindeki JİTEM elemanıydı. Habere bakarsak, Güney, Veli Küçükle çalışıyormuş.
Bu son Fadime Şahin haberinde olduğu gibi o dönemde de Sabah Ergenekon haberlerinde dezenformasyon mu yapıyor? tartışması yaşandı.
Hatta, Sabahın Ombudsmanı Yavuz Baydar,12 Ocak 2009 tarihli köşesinde, dezenformasyon iddiasını hatırlatarak, haberi yapan Abdurrahman Şimşek ve Ferhat Ünlünün görüşlerine yer verdi. Hem Şimşek hem Ünlü haberlerinin arkasında durdu ama okur temsilcisi, Tuncay Güney için JİTEM-MİT arasında ikili ilişkisi açık diyerek Sabah ve Bugün arasında orta yol buldu.
Yani, kendi haberlerine tümden sahip çıkmadı. Zaten çıkamazdı.
Bu mevzuyla ilintili Sabahta yayınlanmış başka haberler de var, hepsini yazmaya kalkarsak ek çıkarmak gerekir.
Sabah yönetimine sorum şu: Veli Küçük ve JİTEM hakkındaki iddiaları çürütmeye yönelik özel bir gayret mi var? Değilse, eksik ve yalan haberler üzerinden üretilen senaryolara neden ihtiyaç duyuluyor?
Bir başka sorum, Mehmet Eymür bu işlerin neresinde?
Bekliyorum...
Şamil Tayyar/STAR