Sabah Okur Temsilcisi öyle bir şey önerdi ki..."Kafası güzel galiba" diyecekler!
Sabah gazetesi okur temsilcisi İbrahim Altay basın sektörünü etkileyen kağıt maliyetlerinin artışıyla ilgili dikkat çekici bir öneride bulundu.
Dolar kurunun artmasıyla başlayan ve ithal kağıtta yaşanan temin sıkıntılarıyla devam eden kağıt krizi sürüyor.
Sabah gazetesi okur temsilcisi İbrahim Altay ise, dikkat çeken bir öneride bulundu.
Altay, kağıdın hammadesine vurgu yaparken, "Bir an önce selüloz üretmeye başlamamız lazım" dedi. Altay, kenevir yetiştirilmesi gerektiğinin altını çizerken, "Teklifimden vazgeçmeyeceğim: Türkiye'de orta ve uzun vadede kâğıt sorununu çözmek istiyorsak elimizdeki en iyi seçeneklerden biri kenevir üretimini artırmak" diye ifade etti.
Altay, "Herkes kafasına göre kenevir eksin, demiyorum" derken, kenevir ekiminin devlet kontrolünde olmasını ve endüstri ormanlarının kurulması önerisinde bulundu.
Öte yandan, Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'a, Adnan Oktarcıların şikayetiyle uyuşturucu kullanımını övmekten geçen günlerde soruşturma açılmıştı. Akit TV'de katıldığı programda kenevir ekiminin yasaklanmasını eleştiren Dilipak, ABD'nin kenevir ekimini yasaklayarak, ilaç sektöründe kullanılan kenevirden Türkiye'yi mahrum bıraktığını anlatmıştı.
İbrahim Altay'ın yazısı şu şekilde:
"Gazetelerin sayfa sayıları günden güne azalıyor.
Çünkü kâğıt son bir yılda neredeyse iki misli pahalandı.
Pahalanmanın ilk ve tek nedeni kurdaki dalgalanma değildi.
Arz-talep dengesi değiştiği için kâğıt zaten pahalanmaya başlamıştı; kurdaki dengesizlik yaraya ekilen tuz oldu.
Arz-talep dengesinin değişmesi meselesini açıklayalım: Dünyada belli başlı kâğıt üreticileri ve tüketicileri var. Çin bunlardan biri...
Çin'deki bazı büyük kâğıt fabrikaları yenilenmek üzere kapanınca, Çin başka pazarlardan ciddi miktarda kâğıt çekmeye başladı.
Büyük kâğıt üreticileri bunu fırsat bilerek hem bölgelere ve ülkelere yönelik kotaları değiştirdiler hem de fiyatlara zam yaptılar.
Bütün bunlar kurda yaşanan oynamalardan çok önce başlamıştı, fiyatlar yabancı para birimleri üzerinden artmıştı.
Kâğıt fiyatındaki istikrarsızlığı açıklamak için elbette pek çok başka sebep daha bulunabilir.
Fakat bütün sebeplerin ortak noktası 'dışa bağımlılık' olacaktır.
Kâğıt bugün bir milli meseledir.
Ekmek gibidir, su gibidir, hava gibidir.
Kâğıt bugün bir milli güvenlik meselesidir. Türkiye nasıl insansız hava aracını kendisi üretebiliyorsa kâğıdını da kendisi üretebilmelidir.
Aslında üretmiyor değil fakat üreticiler haklı olarak enerjilerini ambalaj kâğıdı gibi daha kârlı ürünlere sarf ediyorlar. Gazete kâğıdı ikinci planda kalıyor.
Selüloz önemli
Bazıları da diyorlar ki: 'Efendim, vaktiyle gazete kâğıdı üretildi bu ülkede ama dışarıdan aldığımızdan daha pahalıya mal oluyordu.' Doğru, çünkü kâğıdı üretmek için ihtiyaç duyduğumuz ham maddeyi dışarıdan alıyorduk. Yani selülozu.
Bir mamulün hammaddesini kendiniz üretmiyorsanız, yerli teknoloji kullanmıyorsanız ve büyük markalar ortaya çıkaramıyorsanız yaptığınız üretimin fazla bir anlamı olmuyor.
Sözün özü, bir an önce selüloz üretmeye başlamamız lazım. Selüloz nasıl üretilir diye baktığınızda karşınıza birkaç seçenek çıkıyor. Okaliptüs bitkisi bunlardan biri... Türkiye'de yetiştirilmesi o kadar kolay değil. Bir diğer seçenek:
Kenevir...
Türkiye'de yetişen bir bitki...
Son derece hızlı büyüyor.
Neredeyse sıfır atık prensibiyle çalışıyor.
Selüloz üretmek için birebir...
Birtakım muzır siteler 'Sabah Ombudsmanı bakın ne önerdi', 'kafası güzel galiba' şeklinde başlıklar atabilirler fakat teklifimden vazgeçmeyeceğim:
Türkiye'de orta ve uzun vadede kâğıt sorununu çözmek istiyorsak elimizdeki en iyi seçeneklerden biri kenevir üretimini artırmak.
Endüstri ormanları kurulmalı
Kenevir erkek ve dişisi gözle ayırt edilebilen bir bitki. Her kenevirden uyuşturucu üretilmiyor.
Hattı zatında sadece kâğıt üretiminde değil endüstrinin pek çok farklı alanında hatta ilaç yapımında bile kullanılabiliyor.
Herkes kafasına göre kenevir eksin, demiyorum.
Endüstri ormanları kurulsun, sürdürülebilirliği sağlamak için ekim ve verim süreci belli kurallara bağlansın. Kontrolü devlet tarafından sıkı biçimde yapılsın, hatta bunun yapılamayacağından endişe ediliyorsa üretim işi bizzat devlet tarafından yapılsın.
Düşünün: En iyi muhabirlerden, en iyi editörlerden, en iyi yazarlardan kurulu bir gazetesiniz.
Ama gazeteyi basacak kâğıdınız yok.
Ya da düşünün ki kâğıt maliyeti gazete fiyatının beş katı olmuş ve giderek de artıyor. Sizce bu gazete daha ne kadar çıkabilir?
Aynı durum kitaplar için de geçerli. Yayıncılık piyasasına bir durgunluk hâkim.
Dijitalleşmeye rağmen kâğıt memleketimizin en önemli meselelerinden biridir ve mutlaka çözülmelidir."