"SABAH GAZETESİ VE ATV, ASLINDA AHMET ÇALIK'A AİT DEĞİLDİR!.. ONA SİYASİ BİR GÖREV VERİLMİŞTİR!.."
Ahmet Hakan kendisine yüklenen Sabah köşe yazarı Sevilay Yükselir yerine patronu Ahmet Çalık'a çakmayı uygun buldu.
YOK, hayır...
Durup dururken, "Sabah Gazetesi ve ATV, aslında Ahmet Çalık´a ait değildir... Ona siyasi bir görev verilmiştir... İsmini `sahip´ bölümüne yazdırarak verilen o görevi en güzel şekilde ifa etmektedir" diye bir tezvirat yapmayacağım...
Böyle bir şey var mıdır, yok mudur?
Bilmiyorum...
Varsa bile...
Bir Allah, bir Ahmet Çalık ve bir de ona o görevi veren kudretli zat bilir...
Neyse... Geçelim...
***
Benim sözünü ettiğim "siyasi görev", zerre kadar spekülasyona bulaşmamış, gözümle gördüğüm türden bir görev...
Nasıl mı? Anlatayım:
Vakti zamanında...
Yani henüz Dinç Bilgin´in kudretli zamanları sona ermemişken... Yani düzen bozulmamış, çarşı karışmamış iken...
Bir uçak dolusu gazeteciyle birlikte bir "Türkmenistan seferi"ne çıkmıştım...
Yimpaş´ın Türkmenistan´da yaptırdığı bir büyük alışveriş merkezinin açılış törenini izleyecektik...
Yola çıkmadan önce herkes "Ahmet Çalık... Ahmet Çalık..." diyordu... Türkmenistan´a indik... Yine herkes "Ahmet Çalık... Ahmet Çalık..." dedi... Otele yerleştik... Yine aynı ismin sayıklanması...
Hikâye şuydu:
Ahmet Çalık adlı bir işadamı, Türkmenistan´ın, yaptığı tuhaflıklarla ünlü "başı" ile acayip bir dostluk kurmuş... Türkmenbaşı, Çalık´a "bizim Çalık" demekle yetinmiyor, bir de her daim "Yürü ya Çalık" çekiyormuş...
Hatta aradaki muhabbet o kadar artmış ki...
Ahmet Çalık bir ara Türkmenistan´da resmi siyasi bir görev de almış...
***
Niye mi yazdım bütün bunları?
Vallaha herkesin herkese her şeyi sorduğu... Herkesin her şeyinin didiklendiği... Herkesin her şeyine laf sokulduğu...
Bir ortamda...
"Neden Ahmet Çalık da kadraja girmesin ki?" diye düşündüm...
Ve şunları sorup sual eylemeye karar verdim:
"Ahmet Bey... Türkmenistan´da ne türden bir siyasi görev aldınız? Türkmenistan´da hiç bakanlık yaptınız mı? Türkmenistan Devleti adına siyasi görüşmelerde bulundunuz mu? Göreviniz hâlâ sürmekte mi?"
Son söz: Ne soruyu sormak ayıp... Ne de cevaplamak...
Tez zamanda Ahmet Çalık Bey´den bir cevap gelirse...
Noktasına, virgülüne dokunmadan yayınlarım...
Ahmet Hakan/Hürriyet