"SABAH GAZETESİ MARŞI'NI MERAK ETTİM!..ÖĞRENSEK DE YAZIİŞLERİNİN ORTASINDA HEP BİRLİKTE ÇALIP SÖYLESEK!..ASSOLİST HAZIR!.. GÖBEK DE ATAR, SOYUNUR DA!.." ENGİN ARDIÇ'TAN SABAH'TA KAVGA ÇIKARTACAK SÖZLER!..
Zülfü Livaneli'nin Paul Eluard'ın şiirinden bestelediği Özgürlük adlı parçasının reklam müziği olmasıyla ilgili tartışmalara katılan Engin Ardıç'ın bu sözleri Sabah'ta kavga çıkartır.Ardıç "dansöz" imasıyla Hıncal Uluç'u mu kastetti?
Zülfü Livaneli, ünlü Fransız şairi Paul Eluard'ın ünlü bir şiirini bestelemiş, çalmış söylemiş: "Özgürlük"... Hemen herkes bilir.
Şimdi bir reklam filminde kullanılması amacıyla bir rivayete göre 300 bin, bir başka söylentiye göre 350 bin liraya sattığı için ağır saldırılara uğradı... Önce baskılara dayandı, kendini savundu, hatta kızdı, küfür etti (okurlarına durup durup "küfür etmeyin" tavsiyesinde bulunur), sonra dayanamadı, bestesini geri çekti. "Zaten vergiler mergiler çıktıktan sonra elime kalan gülünç bir tutardı" dedi. Zaten besteler de köşeler gibi babamızın değil halkın malı olmalıydı.
Bazı solcu cahiller bu şiirin bir "Livaneli icadı" olduğunu sanıyorlar. Şiir dünya savaşından sonra birçok kere bestelendi, birçok şarkıcı tarafından söylendi... Mike Oldfield, Cristina Branco, Claude Vinci bile söylemişler (onlar da kim yahu?)...
"Resitatif" olarak okuyanlar arasında da Jean-Louis Barrault, Gerard Philipe gibi çoktan toprak olmuş büyük sanatçılar vardır.
Eluard bu şiiri 1942 yılında, Alman işgali altında yazmış ve gizlice, "korsan baskıyla" yayınlamıştı. Eluard sapına kadar ve kaskatı Stalinci bir komünistti.
Yani, özgürlükten kastının ne olduğu epeyce tartışmalıdır. Alman ordusundan kurtulma özlemini mi anlatıyordu, kapitalizmden kurtulma isteğini mi?
Hepsini ve hiçbirini!... "Özgürlük" çok güzel bir şiir ve soyut bir şiirdir, nereye çekersen oraya gider. Herkes özgürlükten kendine göre ne anlıyorsa, bu şiirden de onu anlayabilir. Kendi "meşrebine göre" yorumlayabilir.
Örneğin bir Nazi de onu pekâlâ "Judeo- kapitalist plutokrasiden ve bolşeviklerden" kurtulma isteği olarak yorumlayabilir!
Bir Troçkist için de bu "Stalinci bürokrasiden" kurtulma özlemi olabilir...
Hani vallahi "AKP hükümetinden kurtulmak amacıyla" 2011 seçimlerinde miting alanlarında bangır bangır çalarlar mı çalarlar da...
Canım belki Livaneli de "bestelerini serbest piyasada istediğine satabilme" özgürlüğünden sözediyordu...
Livaneli'ye saldıranlar, bu şarkının seksenli yıllarda "kapitalizme karşı" çalınıp söylendiğini hatırlatıyorlar. (Kafasından aşağı yeşil boya dökmek gibi "renkli ve demokratik" bir serserilik de planlıyorlar mı?)
Yok canım? Türkiye'yi kıskıvrak sarmış "bürokrasi diktasına" karşı olamaz mı yani?
Yarın bir PKK militanı çıkar da bu şarkıyı dağın başında elinde sazıyla Türkiye Cumhuriyeti aleyhine çığırırsa ne halt edeceğiz?
Dağa çıkmayı düşünen MHP militanları şarkıyı alırlar da "Amerikan emperyalizminin desteklediği Kürt açılımına karşı" terennüm ederlerse ya buna ne buyurulacaktır?
Ya da birtakım egzantrik şahsiyetler, "basın özgürlüğü istiyorum, yalnız ellerim kelepçeli ve gözlerim bağlı olarak değil, üniformalı ve çizmeli bir kadın tarafından kırbaçlanırken ağzımda top ve kalçamda yara izleriyle resim çektirebilmek istiyorum" derlerse ve ellerini kulaklarına koyup "çırılçıplak yalnızlığa yazarım adını ey özgürlük" diye kaptırıp giderlerse?...
O bir yana, bendeniz asıl, Livaneli'nin onuncu yılımız münasebetiyle bestelediği ve Dinç Bey'e sunduğu söylenen "SABAH Gazetesi Marşı"nı merak ettim...
Şunu öğrensek de yazıişlerinin ortasında hep birlikte çalıp söylesek... Assolist hazır! Göbek de atar, soyunur da.
Engin Ardıç/Sabah