23 Kas 2011 15:11 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:04

SABAH GAZETESİ ÇALIŞANLARINDAN SERHAT ALBAYRAK'A AÇIK MEKTUP! (MEDYARADAR/ÖZEL)

Sabah Gazetesi çalışanları Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan vekili Serhat Albayrak'a Medyaradar aracılığıyla seslendiler.Ne diyelim elçiye zeval olmazmış! İşte o açık mektup...

SERHAT ALBAYRAK'A AÇIK MEKTUP

Size ulaşmak ve bazı sıkıntılarımızı anlatmak isterdik ama takdir
edersiniz ki iş kaybetme kaygısını taşıyoruz 3-5 kuruş ta olsa bir
şeyler kazanıyor. Çoluk çocuğumuzun karnını doyuruyoruz.
Sıkıntılarımızı size mektup yazarak iletmek istedik.

Siz müdürlerinize soruyorsunuzdur "Nasılız" diye onlar da haliyle
"İyiyiz" diyorlardır. Genel olarak baktığımızda biz de "iyiyiz"
anlatacağımız sorunlar için müdürlerinizin bu günler için hazırladığı
belgelere bakıp sakın siz de "iyiyiz" demeyin. Eğer derseniz kaybeden
Sabah olacaktır. Neden mi çünkü müdürleriniz bir gazeteden çok burayı
bir işletme olarak görüyorlar

BASIN İLAN KURUMU SABAH GAZETESİ ÇALIŞANLARINA KREDİ VERMİYOR

Sabah gazetesiyle Basın İlan Kurumu arasındaki anlaşmazlık nedeniyle
Sabah Gazetesi çalışanları. Kurumun verdiği krediyi alamıyor. (Siz
İnsan Kaynaklarına sorarsanız size birkaç örnek verip " hayır efenim
alıyorlar" diyeceklerdir) Sistem şöyle işlemekte Basın İlan Kurumu 12
ay vadeli faizsiz kredi vermekte. Krediyi alan gazetecinin maaşından
her ay düzenli olarak kesilip Basın İlan Kurumu'na aktarılmakta.
Nedense gazetecilerin yani sabah çalışanlarının maaşından kesilip
Basın İlan kurumuna aktarılmamıştır. Bu nedenle de zor durumda olan
arkadaşlarımız mevcuttur. Ama en kötüsü kredi için başvuran gazeteci
arkadaşlarımızın başvurusu anında Basın İlan Kurumu'na
aktarılmamakta. Ama en kötüsü bu durum Gazetemiz çalışanlarını adam
yerine koyup ta insan kaynakları bir bilgilendirme maili dahi
atmamaktadır. (Burada yeri gelmişken şunu da belirtmekte fayda var.
İnsan kaynaklarında birebir ilişkisi olanlar hemen krediyi alırken.
Aynı zamanda başvuru yapan bir diğer çalışan ne hikmetse alamıyor.
"Çalışanlar arasında espiri ise dosyanın arasına 50-100 bir şeyler mi
atsak deniyor.Yani bu ülke gelişirken

SABAH GAZETESİ HALA
1970-80'LERDE KALMIŞ DURUMDA

GÖREV TAZMİNATI VE ÇİFTE STANDART

Dünyanın tehlikeli bölgelerine giden muhabirler. Orada kaldıkları
süreye göre görev tazminatı alırlar. Bu uygulama ATV VE AHABER'DE
işlerken SABAH gazetesinde göstermelik bir kaç kişiye verilmiş daha
sonra da verilmemiştir mesela iki muhabir birisi Sabah birisi ise
Atv de çalışıyor olsun ikisi de Afganistan'a gittiler 10 gün kaldılar.
Dönüşte Atv Muhabiri Tazminatını alırken Sabah Muhabir alamıyor. Ya
bir kasıt var ya da birileri bu tazminatların üzerine yatıyor Sabah
gazetesinde çalışanlara bir iki defa göstermelik ödenmiştir. Başkaca
da bu tazminatı alan yoktur. Bu durum da yine çalışanlara
bildirilmemiştir.

BİR YATAKTA İKİ ADAM

Çifte standart demişken. Otel Mevzunu da açmak gerekir. Gazete
çalışanları işleri gereği şehir dışına ve yurt dışına seyahat
ederler. Burası normal gittikleri yerlerde otellerde kalırlar bu da
normal. Ancak . Atv ve Ahaber çalışanları ayrı ayrı odalarda kalırken
sabah çalışanları aynı odada kalmak zorunda kalıyorlar. Çoğu zaman
muhabir kendi cebinden ödüyor. Şöyle bir manzara düşünün iki kişi 40
lı yaşlarda bazen aynı yatakta yatıyorlar. Ama bu uygulamayı yapan
idare her ne hikmetse gezilerinde en lüks otellerde ve ayrı odalarda
kalabiliyor.Yine gazetenin bazı servisleri tek odalarda kalırken diğer
çalışanlar aynı odada konaklamak zorundalar. Eğer gazetemiz mali
açıdan zor durumdaysa iki kişi de 3 kişi de aynı odada aynı yatakta
kalabilir. Hatta mesleğimizi yapacaksak dışarıda bile kalabiliriz.
Ancak Atv, Ahaber,İdare çalışanları otellerde ayrı ayrı odalarda
kalırken (ki normali budur) Sabah gazetesi muhabirleri aynı odalarda
kalıyor. İkinci sınıf vatandaş gibi davrandığınız bir gazeteciden ne
bekleyebilirsiniz

HEM ŞÖFÖR HEM MUHABİR

Yine çifte standart örneği şehir dışında kiralanan araçları
muhabirlerin kullanmasıdır. Bir arkadaşımız 2 yıl önce il dışında
habere giderken kaza geçirmiş ve uzun süre yoğun bakımda kalmıştı.
Eğer bir hukuk devletinde yaşıyor olsaydık şu anda o muhabir
arkadaşımıza milyon dolar tazminat ödemek zorunda kalacaktınız. Mesela
Diyarbakır'a ilk defa gidiyorsunuz gazete size en düşük model aracı
kiralıyor. Hayatınızda ilk defa gördüğünüz yollarda araç kullanmaya
çalışıyorsunuz. Sonuç bir insanın hayatına mal oluyor. Bir şoförün
maliyeti günlük 40 (kırk) TL. Bu şoför talep edildiği zaman Atv ve
AHaber çalışanlarına kiralanıyor. Ama yine ne hikmetse Sabah
muhabirlerine böyle bir uygulamamız yok deniyor. Şunu da çok iyi
biliyoruz ki bu uygulamadan bir gazetecinin ölmesinin ardından
vazgeçilecektir. Hep böyle olmuştur

MÜDÜRLERİN ETKİSİZLİĞİ

Sabah gazetesinde öyle bir sistem kurdunuz ki muhabir, foto muhabir,
editör ve hatta bölüm müdürlerinin hiçbir yaptırım gücü bulunmuyor.
Örneğin bir haber müdürü ulaştırma servisinin başındaki adama
"Muhabir arkadaşım habere gitmesi lazım acil bir araç" verin
diyemiyor. Ya da Yayın yönetmeninin imzaladığı bir isteği idaredeki
bir çalışan "Beni Yayın Yönetmeni ilgilendirmiyor. Onun imzası beni
bağlamaz diyebiliyor" gazetecilik böyle yapılmaz muhabir bir üstünün
hiçbir şey beceremediğini düşündüğü anda gazetecilik biter. Herkes laf
olsun diye işini yapar ki durum da budur

MAAŞ ADALETSİZLİĞİ

Gazetede ki maaş adaletsizliği çok büyüktür şu anda çoğu muhabir
aynı sürede çalışmış öğretmenden,doktordan,polisten ve hatta inşaat
işçisinden daha az maaş almaktadır. Bir iş bulan, iş teklifi alan kim
olursa olsun gazeteden ayrılmaktadır.

SONUÇ
Yani kısaca bu kurumu bir araba fabrikası gibi yönetmeye kalkarsanız
er yada geç çuvallarsınız. Gazeteciler patronun ortağıdır. Patron
parasını koyar gazeteci beynini, kabiliyetini, eğer siz bir gazeteciyi
normal işçi gibi görürseniz kaybeden taraf olursunuz.

SABAH ÇALIŞANLARI

MEDYARADAR/ÖZEL