SABA TÜMER'İ KİM MEŞHUR ETMİŞ? AKŞAM GAZETESİNE AÇIKLADI!
Akşam gazetesinden Elif Aktuğ'a konuşan Saba Tümer kendisini meşhur eden ismi açıkladı...
Show Tv'de yeni programına başladıktan sonra dün Hürriyet'e röportaj veren Saba Tümer bugün de Akşam'dan Elif Aktuğ'a konuştu. Hürriyet'le Akşam'ın başlığı aynıydı: "Artık normal insanlar gibi yaşıyorum?"
İşte o röportaj...
Bizim arkadaşlığımız eski, İzmir'e okul yıllarına dayanıyor. Saba Tümer'in o yıllarda da kahkahası, yüzü, sohbeti aynıydı; ekran ve şöhret onu hiç değiştirmedi. Kendisi gibi olduğu için sevildi, samimiyetiyle kabul gördü; yeteneği ve farkı zaten ortada. Saba ile Okan Bayülgen'in kulaklarını çınlatarak başladık sohbete, modayı, aşkı, işine olan bağlılığını konuştuk...
- Bana birkaç yıl önce 'Değişik projeler yapmalıyım' demiştin...
Sıkıldığım için değişiklik yapıyorum diyemem. 20'li yaşlarda olsaydım gece yaptığım programa devam ederdim. Ancak gece yaptığım programı çok iyi bir yere getirdim ve çok iyi bir şekilde yaptım ya; bu sene de devam etseydim kendimi tekrar etmiş olacaktım. Artık kendimi çok iyi anlıyor ve tanıyorum, sezon sonuna yaklaşırken sıkılmaya başladım. Ben ne zaman ki işe giderken 'Aman yine mi iş' dersem, o işi değiştirme vakti gelmiş demektir.
- Performansın düşecek diye bir endişen oluyor mu?
Tabii, işte o zaman değişiklik yapmalıyım diye düşünüyorum. Geçen yıl da bana sabah programı yapmam için teklif gelmişti ama kabul etmedim. Çünkü henüz yapacaklarım bitmemişti. Bu sene yaptıklarımı tamamladığımı hissedince 'tamam' dedim kendi kendime, 'denemekte fayda var'.
- Haber sunarken ufak ufak talk-show yapmaya başlamıştın.
Demek ki hafif hafif ısındırıyordum kendimi de izleyiciyi de. Hayat beni buraya getirdi baksana.
- O dönem için çok yeniydi, gece haberde konuk ağırlamak; İbrahim Tatlıses'i bile almıştın yayına hatırlarım.
Ya, o program çok güzel olmuştu. Tatlıses, Semih Saygıner ile bilardo oynamıştı. Seyirci tarafından da ilk farkına varılmam İbrahim Tatlıses programı ile oldu. Elbette seyrediliyordum ama Tatlıses gelince bir başka şekilde ve daha çabuk tanındım. Yaptığım işe ilgi arttı bir anda.
GÜLERKEN BİR ANDA CİDDİ OLABİLİYORUM
- Haber okurken 'Kendi şovumu yapmalıyım' diyor muydun?
Hayır o zaman için isteğim ana haber okumaktı. Bir şekilde olmadı, 'oldurtulmadı'. Oldurtulmayınca da benim hayat misyonumda bu varmış diye düşündüm. Niye olmadı ki aslında, haber okuyordum o yolda ilerleyebilirdim. Bir şekilde olmayınca da ben kulvar ve hedef değiştirmek zorunda kaldım. Bu tarafa yöneldim. Ama bunda Okan Bayülgen'in de büyük payı var.
- Ne söylemişti sana?
Bana 'Sen harcıyorsun kendini' demişti. Ona göre ben özeldim, benim her an patlayacak bir bomba olduğumu, keşfedilmeyi bekleyen bir mücevher olduğumu söylemişti. 'Çok az insan bir anda gülerken bir anda ciddi olabilir, sendeki bu özellik çok önemli' demişti. Gerçekten de öyleyim meğer bu bir meziyetmiş, ben bilmiyordum böyle olduğunu (gülüyoruz). Sonra da beraber program yapmıştık. İyi ki de bazı şeyler yolunda gitmemiş o zaman.
- O zaman için üzülmemiş miydin, istediklerim olmuyor diye?
Aşkta da işte de böyledir ama olmadı diye üzülürsün ama eğer sabredip kendine zaman verirsen her şerde bir hayır olduğunu da anlıyorsun. Başka bir kapı açılıyor.
- Sabırlı olmak lazım demek.
Doğru, sonra da o kapıyı görmek önemli. Risk alacaksın, bana deli dediler gece haberini bıraktığım zaman. Okan'la anlaştığım zaman çok eleştirilmiştim. Kalbimin sesini dinlemiştim ve bana çok doğru gelmişti yaptığım. Çok şükür doğru da çıktı.
- Bütün bu tecrübelerle kendini de tanıdın bir yandan.
Kendimi tanıdım, ne istediğimi anladım, bu uğurda bir süre işsiz kaldım. O dönem de çok depresif geçti ayrıca, çok zor bir dönemdi benim için. Yine o dönem içinde neler yapabileceğimi gördüm.
- Her şey yapıldı gibi görünse de yapılmamış birçok iş var...
Denenmemiş çok iş var ama riskli de olabiliyor. Oysa tutan ve başarılı olmuş işleri tekrar edebiliyorlar. Dizi filmlerde de böyledir ya, bir kanalda dönem dizisi tuttu diyelim, hemen birkaç tane daha çekilir. Denenmek lazım işte, denemek ve yaratıcı olmak lazım. Allah'tan ben denedim yanılmadım.
- Üç saatlik canlı yayında konsantrasyonunu nasıl sağlıyorsun?
Allah bir güç veriyor, o anda stüdyoya girince her şeyi unutuyorsun. Sadece aklında program ve eğlendirmek gereken seyirci oluyor. Tamamen ona konsantre oluyor ve dış dünyaya kendimi kapatıyorum.
- Reji ile bağlantıdasın ama değil mi?
Ben kulaklık takmadığım zaman kendimi çıplak hissederim. Konuk olduğum programlarda bile kulaklık istiyorum neredeyse.
- Seni konuk olarak ağırlamak da zordur bana kalırsa.
Aa, neden, ben iyi konuk olurum.
- Canım, bir süre sonra sen idare etmek istemiyor musun gittiğin yeri, hadi şimdi başka konuya geçelim demek gelmiyor mu içinden?
(Gülüyor) Doğru söylüyorsun, hemen o programa da karışmak istiyorum ama tutuyorum kendimi.
- Televizyon seyrediyor musun?
Artık seyrediyorum, gece programı yaparken hiç seyredemiyordum. Şimdi dizileri takip etmeye başladım çok mutluyum. Hayatımdan çok mutluyum. Normal insanlar gibi yaşamaya başladım. Hiçbir sosyalleşmem kalmamıştı.
- Mesleğin cilvesi işte, son derece sosyal bir hayatın içinde asosyal yaşayabiliyorsun.
Haklısın, gece programı yapıyorsun herkes evde rahat, ayaklarını uzatmış yatıyor. Oysa hayat senin için yeni başlıyor ve 5'te uyursam kendimi şanslı sayıyorum. O yüzden dedim ya 20'li yaşlarda olsam bu tempoya dayanabilirdim.
- Kendini eleştirir misin, saçına-başına, makyajına kafayı takar mısın?
Elimde olsa makyaj bile yapmadan çıkacağım, fazla takmam nasıl durdum, nasıl baktım diye. Bazen kendime bakınca, saçımı düzeltseymişim, rujumu tazeleseymişim keşke diyorum ama o kadar da önemsemiyorum bunu. Yaptığım iş önemli çünkü.
- İnsanların sana yaklaşımı nasıl?
Ruh halim bambaşka olabiliyor, gülsene diye sesleniyorlar ama gülmüyorum tabii. Sevildiğimi, bilmek hoşuma gidiyor. Sarılsınlar istemem ama kardeşim bile sarılsın istemem. Yüzüm ellensin istemem.
- Haber okurken nasıl yaklaşıyorlardı?
O zaman birbirlerini dürtüyorlardı, haberin yarattığı mesafe kalktı şimdi. Ünlüler gülmez, ağlamaz, tuvalete gitmez, öpüşmez, sevişmez sanıyorlar bir de. Biyonik değiliz ya.
- Ne diyorlar sana?
Aa kısaymış diyorlar, kahkaha atsana diyorlar. Daha güzelmişsiniz diyen de var, daha genç ve zayıf olduğumu düşünen de. Dişlerim kocaman çıkıyor ama değil çok güzeller.
Marka tutkum yok, ayakkabı ve çanta almayı severim
- Kendini beğeniyor musun?
Beğeniyorum ama çok fotojenik değilim gibi geliyor bana. Fazla da kafaya takmamak lazım. Geçenlerde bir televizyoncu arkadaşım, 'Kendini izledin mi' diye sordu. 'Hayır' deyince de , 'İnanamıyorum senin bu rahatlığına' dedi. Oysa ben ilk günlerde kendimi seyretmek istemem. Zamanla her şey oturacaktır yerli yerine, ışığında kostümüne kadar. Ne diye kendimi gereyim, koskoca kanal, herkes programla ilgileniyor. Herkes en iyisini yapmaya çalışıyor. İfaden önemli, ne dediğin önemli.
- Haber spikerlerini nasıl buluyorsun, saçlar-makyajlar değişti, kıyafetler iyice frapanlaştı!
Pek seyredemiyorum ama kendilerini nasıl iyi hissediyorlarsa öyle yapsınlar.
- Marka tutkun var mı?
Hiç takıntım yok, beğenirsem alırım. Marka diye almam bir kıyafeti, yakıştırmam lazım. Ayakkabı ve çanta almayı severim. Geçenlerde yurtdışında bir gözlük aldım, meğer çok modaymış. Öyle gördüm aldım, bir geldim ki arkadaşım 'Ayy son moda gözlük almışsın' dedi, farkında bile değildim. Daha fazla yapmam gerekenler var, enerjimi hırsa, kıskançlığa harcayamam. Etrafımda marka düşkünü insanlar var, onlara çok gülerim.
Kariyeri tercih ettim
- Aşk konuşsak mı?
Pek konuşulacak bir şey yok, keşke olsa da konuşsak.
- Bir erkeğin sana nasıl ve ne niyetle yanaştığını anlar mısın?
Anlıyorum evet, sadece yanımda olup fotoğrafı çıksın mı istiyor; hemen anlayabiliyorum. Kendilerini belli ediyorlar, çok insan tanıdım, insan sarrafı oldum.
- Sana kolay yanaşabiliyorlar mı erkekler, çekinen de oluyor mu?
Son dönem pek yanaşmıyorlar.
- Bu kadar da korkak mı erkekler anlayamadım?
Biz erkekleri korkak bilmeyiz. Öyle demek istemem, belki de ben hata yapıyorumdur. Belki de bir şeylerden kaçıyorlardır.
- Erkek sana jest mi yapmalı, ilgini çekmek için?
Benim öyle şeylerden haz etmediğimi bilsin, doğal ve samimi olsun yeter. Kendisi olsun.
- Herkes aşk arıyor ama neden bulamıyor?
Herkes ilişki istiyor ama neden olmuyor anlamadım. Ne istediğin bellidir ama olmuyor galiba, ne istediklerini bilmiyorlar. Erkekler artık daha mantıklı evlilikler yapmaya başladılar. Bir arayış var ama o nedir kimse bilmiyor. Anı yaşayan yok, ilersini düşününce günü kaçırıyorsun. Zaten olan olacak, tadını çıkar yeter. Konuşmak kolay, ben de yarını düşünüyorum elbette.
- Ah keşke dediğin bir şey oldu mu, içinde ukde kalan ne var?
İş olarak olmadı, her şeyi denedim, sabah-öğle-akşam. İlişkilerde daha fazla sahiplenici olabilirdim. Kariyerimi tercih etim, işim ön plandaydı. Belki bir miktar pişmanım ama o kadar da dert etmiyorum. Kariyerimin geldiği yerden çok memnunum. Tek derdim ertesi gün kimin geleceği... Aşk heyecanı da olmayınca kariyerle dolu bir heyecan dünyası yarattım kendime.
Elif Aktuğ/Akşam