27 Haz 2010 22:01
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:25
SABA TÜMER NEDEN ''EN İYİ ARKADAŞLARIM GAY'LER'' DEDİ?
Saba Tümer'den çarpıcı açıklamalar, Okan'dan neler öğrendi, Reha Muhtar ona neler kattı?
En katı insanın bile yüzünde güller açtıran kadın Saba Tümer...
Saba Tümer, enerjisi çok yüksek bir kadın. Bulunduğu ortamı şenlendiriyor, cıvıl cıvıl konuşmasıyla en katı insanın bile yüzünde güller açtırıyor. Programındaki başarısının sırrı da bu samimiyeti, doğallığı... “Kendi konuklarına rahat rahat her şeyi soruyor da, bakalım kendisine sorulunca ne oluyor?” diye merak ettim ve kendisine röportaj talebimi ilettim. Reina’da akşamüstü kahvesi için buluştuk. Sohbetimiz sırasında tahmin edebileceğiniz gibi çok güldük ve çok eğlendik. Şunu söyleyebilirim ki Saba kendisine yöneltilen sorulara da aynı içtenlikle cevap veriyor. Kasılmıyor, taktik kurmuyor, hatta röportajda olduğunu unutup dertleşmeye başlayıveriyor. Uzun zamandır kimsede görmediğim bu rahatlığa ben bayıldım. Eminim siz de sohbetimizi keyifle okuyacaksınız!
* Televizyon spikerliği hayalinin mesleği miydi?
Ortalama bir öğrenciydim. Beşten şaşma, altıyı aşma... Tıbba giremeyeceğim, avukat olamayacağım, işletme okuyamayacağım belliydi. Geriye bir İngiliz Filolojisi, bir de Basın-Yayın kalıyordu. Ben de Basın-Yayın’ı seçtim. Kozmik bilinç mi diyorlar buna? Yani yüksek benliğim gazeteci olacağımın farkındaymış, ben değilmişim!
* Öğrenciyken, Nuri Çolakoğlu sana Show TV’de asistanlık görevi teklif etmiş. Annen izin vermemiş. Verseydi, şu anda yönetici asistanı olabilir miydin?
Sanmam. Yine bir şekilde ekrana yönlenirdim. Ama annemin o zaman izin vermemesi iyi olmuş. Her şeyin bir zamanı varmış demek ki...
HÂLÂ BENİ GÖRÜP “AAAA NTV’DEKİ KIZ” DİYENLER OLUYOR
* Okulu bitirdikten sonra Gülgün Feyman’dan ders almak istemişsin. Ders vermemiş, niye?
İzmir’de Sky TV’de göreve başlayacakken, annem vefat etti. O sırada diksiyon dersi alıyordum, tabii yarım kaldı. Bir gün Nuri Amca’yla (Nuri Çolakoğlu- Saba’nın eniştesinin ağabeyi) oturuyorduk, bana planlarımı sordu. Diksiyon dersini tamamlayamadığımı söyleyince Gülgün Feyman’ı aradı. Memnuniyetle bana ders vereceğini söylemiş. Ben havalara uçtum tabii. Sonra İstanbul’a geldim ama Gülgün Feyman’a ulaşamadım, geri döndüm. Ama “her şerde bir hayır vardır” diyorum yine... İzmir’de hocaların hocası Günay Oğuz’u buldum ve ondan ders aldım.
* Meşhur olman NTV’de çalıştığın dönemde oldu, değil mi?
Nuri Amca Ege TV’den beni “Tamam kızım sen artık olmuşsun” diye NTV’ye aldı, ekranın önüne attı. Ekrana çıktığım ilk gün çok olumlu mesajlar gelmiş. Herkes “Nereden buldun bu kızı?” diye sormuş. O zaman NTV ilk haber kanalıydı, birçok kesimin tek tercihiydi. Bu sayede çok çabuk tanındım. Hâlâ beni görüp “Aaaa NTV’deki kız” diyenler oluyor.
* Öyle ciddi bir şekilde haber sunduğuna inanamıyorum. Zorlanıyor muydun?
Ayy hem de nasıl! Çok anımız var öyle. 12-13 dakika boyunca ciddi durmak benim için çok zor bir şey. Bir kere sabah kuşağında bir partnerim vardı. Partnerimin sunduğu haberde, artık neyse o, bir kriz geldi bana, diğer haberde bana geçemediler. Partnerim benim yerime sundu programı.
NİLÜFER’İN BENİ TAVSİYE ETMESİ HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASIYDI
* Nilüfer’in Reha Muhtar’a tavsiyesiyle Show TV’ye geçmişsin. Nilüfer bilmeden hayatının dönüm noktası olmuş olabilir mi?
Yaa, öyleymiş. Ben onu sonradan öğrendim. İşin ilginci, ben oraya geçtikten sonra Reha Muhtar gitti, Tuncay Özkan geldi. Sıkıntılı bir dönem başladı. “Ayy” dedim “Nilüfer, nereden seyrettin beni de aracı oldun!” Ama tabii şimdi “İyi ki seyretmiş” diyorum. Kesinlikle hayatımın dönüm noktası oldu. Hâlâ NTV’de haber sunuyor olabilirdim.
* Sen içindeki bu potansiyelin farkında mıydın?
NTV’de çok şey öğrendim, oradan Show TV’ye geçince bambaşka şeyler öğrendim. Bir potansiyelim olduğunun farkındaydım ama ne yapabileceğimi bilmiyordum. Sonra SKY Türk dönemi başladı. Oradaki haber müdürüm Salih Zeki bir gün bana dedi ki: “Senin beynin çok acayip çalışıyor. Sana program yapmalıyız.” Ayy dedim, tamam biri beni keşfetti. Sonra Serdar Akinan’la “Ne var, ne yok” programına başladık. Orada açıldım ben.
* En ciddi insanlar bile senin karşına çıkınca yayılıyor, beş çayına gelmiş gibi sohbete başlıyor. Bunun sırrı ne?
Biliyorlar ki, kimseyi ajite edecek, kıracak, sıkıştıracak bir soru sormayacağım. Güveniyorlar bana... Bir de ben rahat tipim tabii. Öyle kasılmaya filan gelemiyorum. Bıraksan masaya yatıp öyle program sunacağım. İnsanlar da gevşiyor haliyle...
OKAN’LA ÇALIŞTIĞIM SÜREDE PROGRAMCILIĞI ÖĞRENDİM
* Okan Bayülgen’le çalıştığın dönemde de adından çok söz ettirdin.
Evet, Show TV’de çalışırken, Okan’ın bir cümlesiyle koskoca bir grubu bıraktım. Dedi ki “Senin içinde patlamaya hazır bir bomba var. Hadi patlatalım şunu.” Projesinden bahsetti, “gelir misin?” dedi. Ben öyle radikal kararlar alan bir tipim. İzmir’den İstanbul’a geldiğim veya NTV’yi bırakıp Show TV’ye geçtiğim gibi, Okan’la çalışmaya başladım.
* Okan’dan neler öğrendin?
Programcılığı öğrendim. Tanıtımın, jingle’ın, program akışının, ekip enerjisinin önemini, konuğun ağzından çıkabilecek kelimelere karşı tetikte olmayı... 5-6 ay sürdü Okan’la program. Çoook eğleniyorduk.
* Sonra?
Bir dönem işsiz kaldım. O süreçte anladım ki ben gece programı sunucusuyum. Gece on birde başlayan bir program yapmaya karar verdim ama kimseyi inandıramadım bu işe... “Dizi var, kimse seyretmez” diyorlardı. Sonra Erdoğan Aktaş Habertürk’e geçti. Tebrik için aradım. Bir de insanlardan bir şey istemeyi beceremem ama “Hadi Saba” dedim ve kendisinden bir randevu istedim. Karşısına geçip “Ben gece programı yapmak istiyorum” dedim. “Ben de sana gece programı yaptırmak istiyorum” diye cevap verdi ve 1.5 sene süren Habertürk dönemi başladı. Oradan da bu sezon CNN’e geçtim. Ölü denen o saatleri canlandırıp bir de üstüne reklam kuşağı açılmasını sağladığım için mütevazı olmayacağım vallahi...
* E olma tabii. Böyle devam edecek misin, başka projeler var mı?
E tabii var yeni projeler. Biraz daha kendimden bir şeyler katmak istiyorum, seyirci almak istiyorum programa... Birçok şey olabilir.
* Gelelim kahkahana... Nedir kardeşim bu kahkahanın sırrı? Sinir olan da çok, seven de...
Sırrı filan yok. İçimden geliyor yaa... Kahkaha atmadan hayat mı geçer? Gülüyorsun işte, dalga geçiyorsun hayatla... Bir de bizim televizyonlarda millet ağlamaya, ağlatmaya alışmış. O yüzden dikkat çekiyor herhalde.
* “Kahkaha at” deyince atabiliyor musun?
Atıyorum ama sonradan o yapmacık kahkaha sinirimi bozuyor, bu sefer gerçekten gülmeye başlıyorum.
* Programda sahte kahkaha attığın oluyor mu?
Çok ender... Şimdi adam bir fıkra anlatmış, gülmesen olmaz, ayıp olur.
KAHKAHALARIM YÜZÜNDEN NTV’DE BANA ÇOK KIZARLARDI
* Bugüne kadar programlarında skandal niteliğinde bir olay yaşadın mı?
Rıdvan (Dilmen) olayı oldu. “Ne zaman milli oldun?” diye sordum. “Futbolda mı?” diye cevap verdi. Bazen kahkaha atmakla kalmıyor, tepiniyorum programda. Bunda da öyle oldu.
* Arkadaşların arasında da böyle eğlenceli bir tip misin?
Tabii. NTV’de bana çok kızarlardı. Birisi bir gün beni “Burası haber merkezi. Burada böyle gülme!” diye azarladı. “Ay” dedim, “Cenazeye mi geldik, niye gülmeyeyim?”
* Gelelim aşka... Aşktan yana pek şanslı olmadığını söylemiştin daha önce...
Hayatımda kariyer hep ön plandaydı ve belki de bu yüzden ilişkilerimde bir dikiş tutturamadım. Şimdi sıra aşka geldi.
* Ama hep seni gazetelerde birileriyle görüyoruz.
Hepsi arkadaşım, çoğu da gay.
* Çok gay arkadaşın var mı?
Çoook. Tanıdığım gayler çok zeki. Hem kadın gibi, hem erkek gibi düşünüyorlar. Gaylerden çok şey öğrendim. Çok eğleniyorum onlarla beraberken...
İlişkimdeki adam ruhsal olarak gitseydi çok üzülürdüm
* Peki aşk kapıyı çaldı mı?
Çalıyor çalmasına da ben öyle fırtınalı aşk yaşıyor ve yaşatıyorum ki, sonra bir limana sığınıveriyorlar. Birbuçuk iki senedir on-off süren bir ilişkim vardı. Bir kavga eder, bir barışırdık. En son karlı bir Ocak gecesinde çok romantik bir akşam geçirdik. Barıştık sandım. Meğer ertesi gün nişanlanmış.
* Ne hissettin?
O zaman etrafımdaki herkes “Allah kurtarmış, ya aynısı sana yapılsaydı” dedi. Elbette çok üzüldüm. Ama sonra anladım ki, bazen ilişkilerde bir taraf kalmak istese de, hayatın dinamikleri yüzünden gitmek zorunda kalıyor. Gittiği kişi de aslında onun sana ait olduğunu biliyor ama başka çaresi olmadığı için durumu kabulleniyor.
* Anlamadım.
Yani önemli olan fiziksel olarak gitmek değil. Ruhsal olarak gitseydi, daha çok üzülürdüm. Hâlâ görüşüp, konuşuyoruz. Aramızda kopmaz bir bağ var. Bu aşk bana sevişmeden sevmeyi öğretti.
* Hadi bakalım. Şu “sekssiz aşk olur mu” tartışmasına girelim biz de.
Olur mu?
Vallahi daha önce “Dünyada olmaz” derdim. Seks ve aşk birbirini tamamlayan, bütünleyen şeyler... Ama ben bu ilişkide sabretmeyi, bazı şeyleri kabullenmeyi öğrendim. Tercih edilen değil, vazgeçilemeyen olmak daha değerliymiş.
Benim için evliliği sağlayacak tek şey gerçek aşktır
* Bir beklentin var mı bu ilişkiden?
Hayatımda hiçbir ilişkimi beklentiler üzerine kurmadım. Ben anı yaşıyorum. Gelecekte ne olacağının zaten hiçbir garantisi yok ki... Mesela çok büyük bir ilk aşk yaşıyorsun. Sonra yıllar sonra sokakta görünce tanımıyorsun. Hatta bazen “Ayy aşık olduğum adam bu muydu?” diyorsun. İlk aşkımla evlenmiş olsam şu anda, evli, çocuklu ve boynuzlu olacaktım.
* Kesin aldatılacaktın yani?
E tabii. 18 yaşındaydım. Düşünsene evlenebilirdim ve boyumdan büyük çocuklarım olabilirdi. Ama sonuçta kesin aldatılırdım. O yaşta ömür boyu sadakate inanmıyorum.
* Evlilik, çoluk çocuk planların var mı?
Evliliği sağlayacak tek şey benim için gerçek aşktır. Adını aşk koymuş olduğum şey geri dönse bile, almayacağım için yeni bir aşkın kapımı çalmasını bekleyeceğim. Çocuk da isterim tabii. Biz kuzenler, yeğenler, çok kalabalık ve mutlu bir aileyiz. Kısmetimde varsa çocuk da olur.
Ayşe AYDIN / VATAN
Saba Tümer, enerjisi çok yüksek bir kadın. Bulunduğu ortamı şenlendiriyor, cıvıl cıvıl konuşmasıyla en katı insanın bile yüzünde güller açtırıyor. Programındaki başarısının sırrı da bu samimiyeti, doğallığı... “Kendi konuklarına rahat rahat her şeyi soruyor da, bakalım kendisine sorulunca ne oluyor?” diye merak ettim ve kendisine röportaj talebimi ilettim. Reina’da akşamüstü kahvesi için buluştuk. Sohbetimiz sırasında tahmin edebileceğiniz gibi çok güldük ve çok eğlendik. Şunu söyleyebilirim ki Saba kendisine yöneltilen sorulara da aynı içtenlikle cevap veriyor. Kasılmıyor, taktik kurmuyor, hatta röportajda olduğunu unutup dertleşmeye başlayıveriyor. Uzun zamandır kimsede görmediğim bu rahatlığa ben bayıldım. Eminim siz de sohbetimizi keyifle okuyacaksınız!
* Televizyon spikerliği hayalinin mesleği miydi?
Ortalama bir öğrenciydim. Beşten şaşma, altıyı aşma... Tıbba giremeyeceğim, avukat olamayacağım, işletme okuyamayacağım belliydi. Geriye bir İngiliz Filolojisi, bir de Basın-Yayın kalıyordu. Ben de Basın-Yayın’ı seçtim. Kozmik bilinç mi diyorlar buna? Yani yüksek benliğim gazeteci olacağımın farkındaymış, ben değilmişim!
* Öğrenciyken, Nuri Çolakoğlu sana Show TV’de asistanlık görevi teklif etmiş. Annen izin vermemiş. Verseydi, şu anda yönetici asistanı olabilir miydin?
Sanmam. Yine bir şekilde ekrana yönlenirdim. Ama annemin o zaman izin vermemesi iyi olmuş. Her şeyin bir zamanı varmış demek ki...
HÂLÂ BENİ GÖRÜP “AAAA NTV’DEKİ KIZ” DİYENLER OLUYOR
* Okulu bitirdikten sonra Gülgün Feyman’dan ders almak istemişsin. Ders vermemiş, niye?
İzmir’de Sky TV’de göreve başlayacakken, annem vefat etti. O sırada diksiyon dersi alıyordum, tabii yarım kaldı. Bir gün Nuri Amca’yla (Nuri Çolakoğlu- Saba’nın eniştesinin ağabeyi) oturuyorduk, bana planlarımı sordu. Diksiyon dersini tamamlayamadığımı söyleyince Gülgün Feyman’ı aradı. Memnuniyetle bana ders vereceğini söylemiş. Ben havalara uçtum tabii. Sonra İstanbul’a geldim ama Gülgün Feyman’a ulaşamadım, geri döndüm. Ama “her şerde bir hayır vardır” diyorum yine... İzmir’de hocaların hocası Günay Oğuz’u buldum ve ondan ders aldım.
* Meşhur olman NTV’de çalıştığın dönemde oldu, değil mi?
Nuri Amca Ege TV’den beni “Tamam kızım sen artık olmuşsun” diye NTV’ye aldı, ekranın önüne attı. Ekrana çıktığım ilk gün çok olumlu mesajlar gelmiş. Herkes “Nereden buldun bu kızı?” diye sormuş. O zaman NTV ilk haber kanalıydı, birçok kesimin tek tercihiydi. Bu sayede çok çabuk tanındım. Hâlâ beni görüp “Aaaa NTV’deki kız” diyenler oluyor.
* Öyle ciddi bir şekilde haber sunduğuna inanamıyorum. Zorlanıyor muydun?
Ayy hem de nasıl! Çok anımız var öyle. 12-13 dakika boyunca ciddi durmak benim için çok zor bir şey. Bir kere sabah kuşağında bir partnerim vardı. Partnerimin sunduğu haberde, artık neyse o, bir kriz geldi bana, diğer haberde bana geçemediler. Partnerim benim yerime sundu programı.
NİLÜFER’İN BENİ TAVSİYE ETMESİ HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASIYDI
* Nilüfer’in Reha Muhtar’a tavsiyesiyle Show TV’ye geçmişsin. Nilüfer bilmeden hayatının dönüm noktası olmuş olabilir mi?
Yaa, öyleymiş. Ben onu sonradan öğrendim. İşin ilginci, ben oraya geçtikten sonra Reha Muhtar gitti, Tuncay Özkan geldi. Sıkıntılı bir dönem başladı. “Ayy” dedim “Nilüfer, nereden seyrettin beni de aracı oldun!” Ama tabii şimdi “İyi ki seyretmiş” diyorum. Kesinlikle hayatımın dönüm noktası oldu. Hâlâ NTV’de haber sunuyor olabilirdim.
* Sen içindeki bu potansiyelin farkında mıydın?
NTV’de çok şey öğrendim, oradan Show TV’ye geçince bambaşka şeyler öğrendim. Bir potansiyelim olduğunun farkındaydım ama ne yapabileceğimi bilmiyordum. Sonra SKY Türk dönemi başladı. Oradaki haber müdürüm Salih Zeki bir gün bana dedi ki: “Senin beynin çok acayip çalışıyor. Sana program yapmalıyız.” Ayy dedim, tamam biri beni keşfetti. Sonra Serdar Akinan’la “Ne var, ne yok” programına başladık. Orada açıldım ben.
* En ciddi insanlar bile senin karşına çıkınca yayılıyor, beş çayına gelmiş gibi sohbete başlıyor. Bunun sırrı ne?
Biliyorlar ki, kimseyi ajite edecek, kıracak, sıkıştıracak bir soru sormayacağım. Güveniyorlar bana... Bir de ben rahat tipim tabii. Öyle kasılmaya filan gelemiyorum. Bıraksan masaya yatıp öyle program sunacağım. İnsanlar da gevşiyor haliyle...
OKAN’LA ÇALIŞTIĞIM SÜREDE PROGRAMCILIĞI ÖĞRENDİM
* Okan Bayülgen’le çalıştığın dönemde de adından çok söz ettirdin.
Evet, Show TV’de çalışırken, Okan’ın bir cümlesiyle koskoca bir grubu bıraktım. Dedi ki “Senin içinde patlamaya hazır bir bomba var. Hadi patlatalım şunu.” Projesinden bahsetti, “gelir misin?” dedi. Ben öyle radikal kararlar alan bir tipim. İzmir’den İstanbul’a geldiğim veya NTV’yi bırakıp Show TV’ye geçtiğim gibi, Okan’la çalışmaya başladım.
* Okan’dan neler öğrendin?
Programcılığı öğrendim. Tanıtımın, jingle’ın, program akışının, ekip enerjisinin önemini, konuğun ağzından çıkabilecek kelimelere karşı tetikte olmayı... 5-6 ay sürdü Okan’la program. Çoook eğleniyorduk.
* Sonra?
Bir dönem işsiz kaldım. O süreçte anladım ki ben gece programı sunucusuyum. Gece on birde başlayan bir program yapmaya karar verdim ama kimseyi inandıramadım bu işe... “Dizi var, kimse seyretmez” diyorlardı. Sonra Erdoğan Aktaş Habertürk’e geçti. Tebrik için aradım. Bir de insanlardan bir şey istemeyi beceremem ama “Hadi Saba” dedim ve kendisinden bir randevu istedim. Karşısına geçip “Ben gece programı yapmak istiyorum” dedim. “Ben de sana gece programı yaptırmak istiyorum” diye cevap verdi ve 1.5 sene süren Habertürk dönemi başladı. Oradan da bu sezon CNN’e geçtim. Ölü denen o saatleri canlandırıp bir de üstüne reklam kuşağı açılmasını sağladığım için mütevazı olmayacağım vallahi...
* E olma tabii. Böyle devam edecek misin, başka projeler var mı?
E tabii var yeni projeler. Biraz daha kendimden bir şeyler katmak istiyorum, seyirci almak istiyorum programa... Birçok şey olabilir.
* Gelelim kahkahana... Nedir kardeşim bu kahkahanın sırrı? Sinir olan da çok, seven de...
Sırrı filan yok. İçimden geliyor yaa... Kahkaha atmadan hayat mı geçer? Gülüyorsun işte, dalga geçiyorsun hayatla... Bir de bizim televizyonlarda millet ağlamaya, ağlatmaya alışmış. O yüzden dikkat çekiyor herhalde.
* “Kahkaha at” deyince atabiliyor musun?
Atıyorum ama sonradan o yapmacık kahkaha sinirimi bozuyor, bu sefer gerçekten gülmeye başlıyorum.
* Programda sahte kahkaha attığın oluyor mu?
Çok ender... Şimdi adam bir fıkra anlatmış, gülmesen olmaz, ayıp olur.
KAHKAHALARIM YÜZÜNDEN NTV’DE BANA ÇOK KIZARLARDI
* Bugüne kadar programlarında skandal niteliğinde bir olay yaşadın mı?
Rıdvan (Dilmen) olayı oldu. “Ne zaman milli oldun?” diye sordum. “Futbolda mı?” diye cevap verdi. Bazen kahkaha atmakla kalmıyor, tepiniyorum programda. Bunda da öyle oldu.
* Arkadaşların arasında da böyle eğlenceli bir tip misin?
Tabii. NTV’de bana çok kızarlardı. Birisi bir gün beni “Burası haber merkezi. Burada böyle gülme!” diye azarladı. “Ay” dedim, “Cenazeye mi geldik, niye gülmeyeyim?”
* Gelelim aşka... Aşktan yana pek şanslı olmadığını söylemiştin daha önce...
Hayatımda kariyer hep ön plandaydı ve belki de bu yüzden ilişkilerimde bir dikiş tutturamadım. Şimdi sıra aşka geldi.
* Ama hep seni gazetelerde birileriyle görüyoruz.
Hepsi arkadaşım, çoğu da gay.
* Çok gay arkadaşın var mı?
Çoook. Tanıdığım gayler çok zeki. Hem kadın gibi, hem erkek gibi düşünüyorlar. Gaylerden çok şey öğrendim. Çok eğleniyorum onlarla beraberken...
İlişkimdeki adam ruhsal olarak gitseydi çok üzülürdüm
* Peki aşk kapıyı çaldı mı?
Çalıyor çalmasına da ben öyle fırtınalı aşk yaşıyor ve yaşatıyorum ki, sonra bir limana sığınıveriyorlar. Birbuçuk iki senedir on-off süren bir ilişkim vardı. Bir kavga eder, bir barışırdık. En son karlı bir Ocak gecesinde çok romantik bir akşam geçirdik. Barıştık sandım. Meğer ertesi gün nişanlanmış.
* Ne hissettin?
O zaman etrafımdaki herkes “Allah kurtarmış, ya aynısı sana yapılsaydı” dedi. Elbette çok üzüldüm. Ama sonra anladım ki, bazen ilişkilerde bir taraf kalmak istese de, hayatın dinamikleri yüzünden gitmek zorunda kalıyor. Gittiği kişi de aslında onun sana ait olduğunu biliyor ama başka çaresi olmadığı için durumu kabulleniyor.
* Anlamadım.
Yani önemli olan fiziksel olarak gitmek değil. Ruhsal olarak gitseydi, daha çok üzülürdüm. Hâlâ görüşüp, konuşuyoruz. Aramızda kopmaz bir bağ var. Bu aşk bana sevişmeden sevmeyi öğretti.
* Hadi bakalım. Şu “sekssiz aşk olur mu” tartışmasına girelim biz de.
Olur mu?
Vallahi daha önce “Dünyada olmaz” derdim. Seks ve aşk birbirini tamamlayan, bütünleyen şeyler... Ama ben bu ilişkide sabretmeyi, bazı şeyleri kabullenmeyi öğrendim. Tercih edilen değil, vazgeçilemeyen olmak daha değerliymiş.
Benim için evliliği sağlayacak tek şey gerçek aşktır
* Bir beklentin var mı bu ilişkiden?
Hayatımda hiçbir ilişkimi beklentiler üzerine kurmadım. Ben anı yaşıyorum. Gelecekte ne olacağının zaten hiçbir garantisi yok ki... Mesela çok büyük bir ilk aşk yaşıyorsun. Sonra yıllar sonra sokakta görünce tanımıyorsun. Hatta bazen “Ayy aşık olduğum adam bu muydu?” diyorsun. İlk aşkımla evlenmiş olsam şu anda, evli, çocuklu ve boynuzlu olacaktım.
* Kesin aldatılacaktın yani?
E tabii. 18 yaşındaydım. Düşünsene evlenebilirdim ve boyumdan büyük çocuklarım olabilirdi. Ama sonuçta kesin aldatılırdım. O yaşta ömür boyu sadakate inanmıyorum.
* Evlilik, çoluk çocuk planların var mı?
Evliliği sağlayacak tek şey benim için gerçek aşktır. Adını aşk koymuş olduğum şey geri dönse bile, almayacağım için yeni bir aşkın kapımı çalmasını bekleyeceğim. Çocuk da isterim tabii. Biz kuzenler, yeğenler, çok kalabalık ve mutlu bir aileyiz. Kısmetimde varsa çocuk da olur.
Ayşe AYDIN / VATAN