Rüzgar Çetin kararını hangi gazetenin yazarı savundu?
O gazetenin avukat yazarı, alkollü araç kullanıp bir polisin şehit olmasına neden olan Yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar Çetin’e sahip çıktı.
Yeni Akit gazetesi yazarı Avukat Yaşar Baş, alkollü araç kullanıp bir polisin şehit olmasına neden olan Yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar Çetin’e sahip çıktı. Yaşar Baş, “Haaaa. Bu cezalar yetersiz derseniz. Şöhreti sebebiyle bir insanı kurban ederek bu problemi çözemezsiniz” dedi.
“Rüzgâr Çetin manşetlerini atanların tamamı, sorsan hukuk devletinin, kanun hâkimiyetinin ve yargı bağımsızlığının yılmaz savunucusudur” diyen Yeni Akit gazetesi yazarı Yaşar Baş, şunları yazdı:
“Aslında sanığın kusurunun derecesine göre temel cezada artırım yapılması da hukuka uygun değil bana göre. Zira sanığın kusurunun derecesi bilinçli taksir seviyesinde ise ceza miktarının yarısı kadar artırılacağına hükmedildiğine göre, kusur durumu nedeniyle iki kez artırım yapılmaması için, bilinçli taksir nedeniyle artırım yapılan hallerde, kusur durumuna bakarak temel cezanın artırılması doğru değildir.”
“ŞÖHRETLİ BİR ADAMIN OĞLU OLMASAYDI…”
Yaşar Baş, “Haaaa. Bu cezalar yetersiz derseniz. Şöhreti sebebiyle bir insanı kurban ederek bu problemi çözemezsiniz” diyerek şöyle devam etti:
“Emin olun bu davada yargılanan şöhretli bir adamın oğlu olmasaydı, bu tartışmaların hiç biri olmazdı. Haaa. Bir de ölen ve yaralanan polis memurunun ailesi ile anlaşma konusu var. Magazinleştirilerek aşağılanan. Bi defa bu anlaşmaların ne uygulanan ceza miktarına, ne de tahliyeye hiçbir etkisi olamaz. Bir kimsenin, pişmanlık göstererek zarar verdiği kimselerin manevi zararını zaten hiçbir şekilde gideremez ama; en azından maddi zararını gidermesi, aşağılanacak bir davranış mı, yoksa alkışlanacak bir davranış mı? Beni ilgilendirmez deseler ve zarar gören herkesi ortada bıraksalar daha doğru bir davranış mı olacaktı? Hem sosyal, hem hukuki, hem de İslami açıdan bakıldığında, mahkemece bu uzlaşmanın mecbur hale getirilmesi ve alkışlanması gerekir. Normal koşullarda alkışlanması gereken uzlaşma ve zarar karşılama, neden bu kadar aşağılanıyor peki?”