26 Mar 2015 16:31
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:09
Ruşen Çakır'dan olay Melih Gökçek iddiası!
Bülent Arınç-Melih Gökçek kavgasına ilişkin en çarpıcı ve kapsamlı analiz Habertürk gazetesi yazarı Ruşen Çakır'dan geldi.
Habertürk gazetesi yazarı Ruşen Çakır, gündemi sallayan Bülent
Arınç ve Melih Gökçek kavgasına ilişkin çarpıcı açıklamalar
yaptı.
GÖKÇEK ARINÇ'A SON TEKMEYİ VURMAK İSTEDİ
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç zor durumda kaldığını düşünerek kendi hesabını görmek istediğini vurgulayan Ruşen Çakır, "Arınç’ın Erdoğan’a karşı çıkıyla kendi siyasi kariyerini riske attığını düşünerek Arınç’la arasında olan şahsi hesabını görmek istedi. Gökçek, Arınç’ın ayağının takıldığını düşünerek son bir tekme atma, çelme takmaya kalktı ama Arınç’ın zor bir durumda olmadığını net bir şekilde gördük. Sonuçta, Melih Gökçek’in çok bariz bir hata yaptığını ve bu hatanın karşısında zor bir durumda kaldığını söyleyebiliriz. Ortada Melih Gökçek’in başlattığı ve kısa sürede kaybettiği, hatta perişan olduğu bir savaş var" dedi.
ERDOĞAN ASLA TASVİP ETMEZ
Melih Gökçek'in Cumhurbaşkanı'nın oluruyla Bülent Arınç'a yüklendiği iddiasına ilişkin ise Ruşen Çakır, "Yok, Melih Gökçek oportunistlik yaptı. Yani, Erdoğan’dan aldığı bir ışıkla bunu yapmış olamaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın asla böyle bir şeyi tasvip edeceğini sanmıyorum" dedi.
Açık Gazete'den Savash Porgham'a konuşan Ruşen Çakır'ın açıklamalarının ilgili kısmı şöyle:
GÖKÇEK PERİŞAN OLDU
Bülent Arınç’ın önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, daha sonra da Melih Gökçek’e yönelik beklenmedik ve sert çıkışları oldu. Bülent Arınç’ın bu konuşmaları ve Melih Gökçek’in aynı sertlikteki yanıtını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir kere, Arınç’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştirileri ile Melih Gökçek’e karşı çıkışı birbirinden ayrı olaylardır. Melih Gökçek, Arınç’ın Erdoğan’a karşı çıkıyla kendi siyasi kariyerini riske attığını düşünerek Arınç’la arasında olan şahsi hesabını görmek istedi. Gökçek, Arınç’ın ayağının takıldığını düşünerek son bir tekme atma, çelme takmaya kalktı ama Arınç’ın zor bir durumda olmadığını net bir şekilde gördük. Sonuçta, Melih Gökçek’in çok bariz bir hata yaptığını ve bu hatanın karşısında zor bir durumda kaldığını söyleyebiliriz. Melih Gökçek’in Arınç’a karşı iddialarının hiçbir iler tutar yanı yok ama Arınç’ın söyledikleri çok daha sert, inandırıcı ve oturaklı. Biri iddialarını Twitter gibi bir mecradan sıralarken, öteki tüm Türkiye’nin karşısında canlı yayında uzun bir şekilde, hiç teklemeden net bir pozisyonla anlattı. Ortada Melih Gökçek’in başlattığı ve kısa sürede kaybettiği, hatta perişan olduğu bir savaş var.
Bülent Arınç, çok iyi bir politikacıdır. Ben 30 yıldır gazeteciyim ve 30 yıldır Bülent Arınç’ı bilirim. Refah Partisi’nin ilk yıllarında genç bir avukat olarak hitabet konusunda bir efsaneydi. Tabi ki Necmettin Erbakan başta gelirdi ama Bülent Arınç da Türkiye’nin dört bir yanına konuşma yapmaya giden meşhur bir hatipti. O’nun Refah, Fazilet ve AKP içindeki serüvenini çok yakından takip ettim. Bülent Arınç, en kritik zamanda Necmettin Erbakan’a karşı tavır alabilmiş birisidir. Bu hareketin kritik aşmalarında önemli rolleri oldu. Mesela; yenilikçilerin Erbakan’dan ayrılma aşamasında, Arınç’ın hem yenilikçiler üzerinde etkisi hem de gelenekçilerle yakınlığı olduğu için arabuluculuk yapması beklendi. Arınç, bu role soyundu da, ama Erbakan’ın şartlarından vazgeçip tercihini yenilikçilerden yana kullandı. Fazilet Partisi’nin kapatılmadan önceki kongresinde Recai Kutan, Erbakan’ın adayıydı. Arınç, Kutan’a karşı önce kendi adaylığını koydu, daha sonra Abdullah Gül de aday olunca, onun lehine adaylıktan feragat etti ve kongrede açıkça Gül’den yana tavır aldı.
Daha sonra, AKP’nin kurulması aşamasındaki dört önemli isimden birisidir; yani Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener ve Bülent Arınç. Meclis Başkanı olduğu dönemde 1 Mart 2003 tezkeresinin geçmemesinde çok aktif bir rol aldı. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde, Erdoğan sorun çıkmayacak ve sistemin kabul edeceği düşük profilli bir isim ararken, Bülent Arınç pozisyon alarak Erdoğan’a “Ya siz, ya Abdullah Gül, ya da ben cumhurbaşkanlığına aday olmalıyız” dedi. Tüm bunları yapabilmiş biri söz konusu ve şuan AKP hükümeti/gurubunda yaptıkları ve yaşıyla en deneyimli ve en saygın isimdir Bülent Arınç. Ama biliyoruz ki Arınç’ın Erdoğan ile Gezi dönemi ve kızlı erkekli evler tartışmasında ciddi sorunları oldu. Hatta kızlı erkekli evler meselesinde istifadan döndüğü söylenir ki galiba doğru. Bülent Arınç, hiçbir zaman Erdoğan’a tam olarak tâbi olmamıştır ve kendi deyimiyle özgül ağırlığını korumuştur. 2007 yılı sonrası Erdoğan’ın giderek güçlendiği bir ortamda, Abdullah Gül yok iken ve Abdüllatif Şener bırakmışken bunu yapabilmesi çok zordu ama Arınç bunu mümkün olduğu kadar yapmaya çalıştı.
Bülent Arınç’ın son çıkışında da bunu görmek lazım. Orada bu hükümetin en önemli çocuğu olan çözüm süreci konusunda tam da olumlu şeyler olabilecekken Cumhurbaşkanı Erdoğan net ve sert bir biçimde frene bastı. Bu da Abdullah Öcalan’ın Newroz mesajına yansıdı. Tabi ki bu hükümet için çok büyük bir hayal kırıklığı oldu. Bunun üzerine Bülent Arınç’ın yaptığı çıkışın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok rahatsız ettiği kesin. O günün akşamında Başbakan Davutoğlu’yla İstanbul’da kendi evinde görüştüğü ve bu konunun konuşulduğunu biliyoruz. Ama Hükümetin tam da Erdoğan’ın dediği ve istediği noktada olmadığını görüyoruz. Sanki şuan ortada bir yerde kriz dondurulmuş durumda. Mesela; Bülent Arınç’ın yapacağı açıklamada en azından hükümet sözcülüğünden istifa edeceği iddia edildi. Böyle bir şey olmadığı gibi, sorulan soru üzerine daha çok anlatacakları olduğunu söyledi. Önünde iki ayı kalmış ve 7 Haziran sonrası jübile yapacak biri söz konusu. Böylesi birini onurunu kıracak şekilde istifa ettirmek ya da görevden almak olmaz, olursa da kötü olur. Melih Gökçek’in en büyük hatalarından biri çok yanlış bir hesaplama yapmış olması. Bir de kraldan çok kralcı olan, çoğu İslamcılıktan gelmeyen Tayyip Erdoğan’cıların “Sen nasıl Reis’e laf edersin” çıkışlarıyla Arınç’ın defterinin kapandığını düşünenlerin de hevesleri kursaklarında kaldı.
GÖKÇEK'İN ARKASINDA ERDOĞAN VAR İDDİASI
Bülent Arınç ve Melih Gökçek’in medya üzerinden böylesi üst tondan tartışmasını aralarındaki salt kişisel problemlere mi bağlamalı yoksa bu tartışmanın arkasındaki asıl sebep Hükümet-Saray çekişmesi mi?
Yok, Melih Gökçek oportunistlik yaptı. Yani, Erdoğan’dan aldığı bir ışıkla bunu yapmış olamaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın asla böyle bir şeyi tasvip edeceğini sanmıyorum. Melih Gökçek’in bu hareket içindeki tarihine baktığımızda, hep böylesi çıkışları olduğunu görürüz ve bu çıkışları genellikle de hatalıdır. Mesela; AKP ilk kurulduğunda Melih Gökçek başta partiye katılmadı, Demokrat Parti diye küçük bir partinin başına geçerek oradan yürümeye çalıştı. Hatta Amerika’ya giderek orada kendini pazarlamaya çalıştı. 17-25 Aralık sürecinde de uzun bir süre ağzını açmadı. Yerel seçimler olduğu için başta Cemaate karşı bir pozisyon almadı, sonradan almaya başladı. Melih Gökçek’in Bülent Arınç’ı “Paralelci” olarak suçlaması gerçek üstü bir şey. Nitekim de Arınç bu konuda Gökçek’e çok ağır şeyler söyledi. Anlaşılan Melih Gökçek’in oğlunun milletvekili adaylığında bir sorun var ve Bülent Arınç ve benzer kişilerin bunda etkili olduğunu düşünüyor. Sanırım fırsat bu fırsat deyip oradan yürümeye çalıştı. Bülent Arınç zaten 2009 ve 2014’te Gökçek’in tekrar belediye başkanlığına aday olmasına karşı çıktığını söylüyor. Belli ki oğlunun da milletvekili adayı olmasına karşı. Yani, Gökçek kişiler bir hesap peşinde.
Burada Bülent Arınç’ın temsil ettiği bir şey var; Arınç, Milli Görüş’ten bu yana gelen İslami hareketin içerisindeki özgürlükçü, demokrasiye yakın, insani hassasiyeti gözeten pozisyonun son temsilcilerinden birisidir. Bunun karşısında pragmatist, kişisel menfaatleri öne çıkaran, İslamcılıkla çok alakası olmayan bir takım kişiler ve aldıkları pozisyonlar var. Bu anlamda Melih Gökçek bu çevrelere daha yakın. Gökçek, hiçbir zaman İslamcı olmamıştır, Milli Görüş’e dâhil olsa da hiçbir zaman bu hareketin gerçek bir parçası olmamıştır. Her zaman bir ayağı Milliyetçi Harekete yakındır ve üslubu da Milli Görüş hareketinden farklıdır. Zaten Abdullah Gül ve Bülent Arınç’ın Ankara’da Melih Gökçek’in adaylığını istememesinin arkasındaki en büyük nedenlerden biri budur. Bu olanları Tayyip Erdoğan’ın Melih Gökçek üzerinden Bülent Arınç’a saldırısı olarak görmek bence gerçekçi değil.
GÖKÇEK ARINÇ'A SON TEKMEYİ VURMAK İSTEDİ
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç zor durumda kaldığını düşünerek kendi hesabını görmek istediğini vurgulayan Ruşen Çakır, "Arınç’ın Erdoğan’a karşı çıkıyla kendi siyasi kariyerini riske attığını düşünerek Arınç’la arasında olan şahsi hesabını görmek istedi. Gökçek, Arınç’ın ayağının takıldığını düşünerek son bir tekme atma, çelme takmaya kalktı ama Arınç’ın zor bir durumda olmadığını net bir şekilde gördük. Sonuçta, Melih Gökçek’in çok bariz bir hata yaptığını ve bu hatanın karşısında zor bir durumda kaldığını söyleyebiliriz. Ortada Melih Gökçek’in başlattığı ve kısa sürede kaybettiği, hatta perişan olduğu bir savaş var" dedi.
ERDOĞAN ASLA TASVİP ETMEZ
Melih Gökçek'in Cumhurbaşkanı'nın oluruyla Bülent Arınç'a yüklendiği iddiasına ilişkin ise Ruşen Çakır, "Yok, Melih Gökçek oportunistlik yaptı. Yani, Erdoğan’dan aldığı bir ışıkla bunu yapmış olamaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın asla böyle bir şeyi tasvip edeceğini sanmıyorum" dedi.
Açık Gazete'den Savash Porgham'a konuşan Ruşen Çakır'ın açıklamalarının ilgili kısmı şöyle:
GÖKÇEK PERİŞAN OLDU
Bülent Arınç’ın önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, daha sonra da Melih Gökçek’e yönelik beklenmedik ve sert çıkışları oldu. Bülent Arınç’ın bu konuşmaları ve Melih Gökçek’in aynı sertlikteki yanıtını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir kere, Arınç’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştirileri ile Melih Gökçek’e karşı çıkışı birbirinden ayrı olaylardır. Melih Gökçek, Arınç’ın Erdoğan’a karşı çıkıyla kendi siyasi kariyerini riske attığını düşünerek Arınç’la arasında olan şahsi hesabını görmek istedi. Gökçek, Arınç’ın ayağının takıldığını düşünerek son bir tekme atma, çelme takmaya kalktı ama Arınç’ın zor bir durumda olmadığını net bir şekilde gördük. Sonuçta, Melih Gökçek’in çok bariz bir hata yaptığını ve bu hatanın karşısında zor bir durumda kaldığını söyleyebiliriz. Melih Gökçek’in Arınç’a karşı iddialarının hiçbir iler tutar yanı yok ama Arınç’ın söyledikleri çok daha sert, inandırıcı ve oturaklı. Biri iddialarını Twitter gibi bir mecradan sıralarken, öteki tüm Türkiye’nin karşısında canlı yayında uzun bir şekilde, hiç teklemeden net bir pozisyonla anlattı. Ortada Melih Gökçek’in başlattığı ve kısa sürede kaybettiği, hatta perişan olduğu bir savaş var.
Bülent Arınç, çok iyi bir politikacıdır. Ben 30 yıldır gazeteciyim ve 30 yıldır Bülent Arınç’ı bilirim. Refah Partisi’nin ilk yıllarında genç bir avukat olarak hitabet konusunda bir efsaneydi. Tabi ki Necmettin Erbakan başta gelirdi ama Bülent Arınç da Türkiye’nin dört bir yanına konuşma yapmaya giden meşhur bir hatipti. O’nun Refah, Fazilet ve AKP içindeki serüvenini çok yakından takip ettim. Bülent Arınç, en kritik zamanda Necmettin Erbakan’a karşı tavır alabilmiş birisidir. Bu hareketin kritik aşmalarında önemli rolleri oldu. Mesela; yenilikçilerin Erbakan’dan ayrılma aşamasında, Arınç’ın hem yenilikçiler üzerinde etkisi hem de gelenekçilerle yakınlığı olduğu için arabuluculuk yapması beklendi. Arınç, bu role soyundu da, ama Erbakan’ın şartlarından vazgeçip tercihini yenilikçilerden yana kullandı. Fazilet Partisi’nin kapatılmadan önceki kongresinde Recai Kutan, Erbakan’ın adayıydı. Arınç, Kutan’a karşı önce kendi adaylığını koydu, daha sonra Abdullah Gül de aday olunca, onun lehine adaylıktan feragat etti ve kongrede açıkça Gül’den yana tavır aldı.
Daha sonra, AKP’nin kurulması aşamasındaki dört önemli isimden birisidir; yani Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener ve Bülent Arınç. Meclis Başkanı olduğu dönemde 1 Mart 2003 tezkeresinin geçmemesinde çok aktif bir rol aldı. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde, Erdoğan sorun çıkmayacak ve sistemin kabul edeceği düşük profilli bir isim ararken, Bülent Arınç pozisyon alarak Erdoğan’a “Ya siz, ya Abdullah Gül, ya da ben cumhurbaşkanlığına aday olmalıyız” dedi. Tüm bunları yapabilmiş biri söz konusu ve şuan AKP hükümeti/gurubunda yaptıkları ve yaşıyla en deneyimli ve en saygın isimdir Bülent Arınç. Ama biliyoruz ki Arınç’ın Erdoğan ile Gezi dönemi ve kızlı erkekli evler tartışmasında ciddi sorunları oldu. Hatta kızlı erkekli evler meselesinde istifadan döndüğü söylenir ki galiba doğru. Bülent Arınç, hiçbir zaman Erdoğan’a tam olarak tâbi olmamıştır ve kendi deyimiyle özgül ağırlığını korumuştur. 2007 yılı sonrası Erdoğan’ın giderek güçlendiği bir ortamda, Abdullah Gül yok iken ve Abdüllatif Şener bırakmışken bunu yapabilmesi çok zordu ama Arınç bunu mümkün olduğu kadar yapmaya çalıştı.
Bülent Arınç’ın son çıkışında da bunu görmek lazım. Orada bu hükümetin en önemli çocuğu olan çözüm süreci konusunda tam da olumlu şeyler olabilecekken Cumhurbaşkanı Erdoğan net ve sert bir biçimde frene bastı. Bu da Abdullah Öcalan’ın Newroz mesajına yansıdı. Tabi ki bu hükümet için çok büyük bir hayal kırıklığı oldu. Bunun üzerine Bülent Arınç’ın yaptığı çıkışın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok rahatsız ettiği kesin. O günün akşamında Başbakan Davutoğlu’yla İstanbul’da kendi evinde görüştüğü ve bu konunun konuşulduğunu biliyoruz. Ama Hükümetin tam da Erdoğan’ın dediği ve istediği noktada olmadığını görüyoruz. Sanki şuan ortada bir yerde kriz dondurulmuş durumda. Mesela; Bülent Arınç’ın yapacağı açıklamada en azından hükümet sözcülüğünden istifa edeceği iddia edildi. Böyle bir şey olmadığı gibi, sorulan soru üzerine daha çok anlatacakları olduğunu söyledi. Önünde iki ayı kalmış ve 7 Haziran sonrası jübile yapacak biri söz konusu. Böylesi birini onurunu kıracak şekilde istifa ettirmek ya da görevden almak olmaz, olursa da kötü olur. Melih Gökçek’in en büyük hatalarından biri çok yanlış bir hesaplama yapmış olması. Bir de kraldan çok kralcı olan, çoğu İslamcılıktan gelmeyen Tayyip Erdoğan’cıların “Sen nasıl Reis’e laf edersin” çıkışlarıyla Arınç’ın defterinin kapandığını düşünenlerin de hevesleri kursaklarında kaldı.
GÖKÇEK'İN ARKASINDA ERDOĞAN VAR İDDİASI
Bülent Arınç ve Melih Gökçek’in medya üzerinden böylesi üst tondan tartışmasını aralarındaki salt kişisel problemlere mi bağlamalı yoksa bu tartışmanın arkasındaki asıl sebep Hükümet-Saray çekişmesi mi?
Yok, Melih Gökçek oportunistlik yaptı. Yani, Erdoğan’dan aldığı bir ışıkla bunu yapmış olamaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın asla böyle bir şeyi tasvip edeceğini sanmıyorum. Melih Gökçek’in bu hareket içindeki tarihine baktığımızda, hep böylesi çıkışları olduğunu görürüz ve bu çıkışları genellikle de hatalıdır. Mesela; AKP ilk kurulduğunda Melih Gökçek başta partiye katılmadı, Demokrat Parti diye küçük bir partinin başına geçerek oradan yürümeye çalıştı. Hatta Amerika’ya giderek orada kendini pazarlamaya çalıştı. 17-25 Aralık sürecinde de uzun bir süre ağzını açmadı. Yerel seçimler olduğu için başta Cemaate karşı bir pozisyon almadı, sonradan almaya başladı. Melih Gökçek’in Bülent Arınç’ı “Paralelci” olarak suçlaması gerçek üstü bir şey. Nitekim de Arınç bu konuda Gökçek’e çok ağır şeyler söyledi. Anlaşılan Melih Gökçek’in oğlunun milletvekili adaylığında bir sorun var ve Bülent Arınç ve benzer kişilerin bunda etkili olduğunu düşünüyor. Sanırım fırsat bu fırsat deyip oradan yürümeye çalıştı. Bülent Arınç zaten 2009 ve 2014’te Gökçek’in tekrar belediye başkanlığına aday olmasına karşı çıktığını söylüyor. Belli ki oğlunun da milletvekili adayı olmasına karşı. Yani, Gökçek kişiler bir hesap peşinde.
Burada Bülent Arınç’ın temsil ettiği bir şey var; Arınç, Milli Görüş’ten bu yana gelen İslami hareketin içerisindeki özgürlükçü, demokrasiye yakın, insani hassasiyeti gözeten pozisyonun son temsilcilerinden birisidir. Bunun karşısında pragmatist, kişisel menfaatleri öne çıkaran, İslamcılıkla çok alakası olmayan bir takım kişiler ve aldıkları pozisyonlar var. Bu anlamda Melih Gökçek bu çevrelere daha yakın. Gökçek, hiçbir zaman İslamcı olmamıştır, Milli Görüş’e dâhil olsa da hiçbir zaman bu hareketin gerçek bir parçası olmamıştır. Her zaman bir ayağı Milliyetçi Harekete yakındır ve üslubu da Milli Görüş hareketinden farklıdır. Zaten Abdullah Gül ve Bülent Arınç’ın Ankara’da Melih Gökçek’in adaylığını istememesinin arkasındaki en büyük nedenlerden biri budur. Bu olanları Tayyip Erdoğan’ın Melih Gökçek üzerinden Bülent Arınç’a saldırısı olarak görmek bence gerçekçi değil.