Ruşen Çakır'dan cemaat müjdesi; Artık dokunabilirsiniz!
Ahmet Şık'ın cemaati kastederek söylediği "dokunan yanar"dan yola çıkan Ruşen Çakır yeni bir slogan üretti.
AKP cemaat çatışmasının ortaya çıkardığı sonuçları yorumlayan Vatan
gazetesi yazarı Ruşen Çakır çarpıcı bir analize imza attı. Ahmet
Şık'ın cemaati kastederek söylediği ve bir slogana dönüşen "dokunan
yanar"dan yola çıkan Ruşen Çakır yeni bir slogan üretti: Artık
dokunabilirsiniz arkadaşlar!
Hanefi Avcı, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanmasıyla oluşan
"cemaate dokunan yanar" algısının artık derin bir kırılma
yaşadığını vurgulayan Ruşen Çakır, "Görüldüğü gibi bir tabu
yıkıldı. Yaşanan/yaşatılan onca mağduriyetin ardından Gülen
cemaatine dokunmak, en azından bir süre için tehlikeli olmaktan
çıktı." dedi.
Çakır'ın yazısındaki ilgili bölüm:
3 Mart 2011 günü meslektaşım ve arkadaşım Ahmet Şık gözaltına
alındığında, evinin önünde bekleyen gazetecilere şöyle seslenmişti:
"Dokunan yanar arkadaşlar!"
Ahmet haklıydı. Onun medya-polis-yargı üçgeninde kotarılan bir
tezgahla özgürlüğünden mahrum edilmesinin nedeni Fethullah Gülen
cemaati üzerine kaleme aldığı ama daha bitirmediği kitaptı. Ahmet
haklıydı çünkü Hanefi Avcı, Eskişehir Emniyet Müdürüyken
yayınlattığı "Haliç'te Yaşayan Simonlar" adlı kitabında Cemaat'i
hedef aldığı için uydurma suçlamalarla içeri atılmıştı. Ahmet
haklıydı çünkü, kendisiyle aynı gün gözaltına alınan gazeteci Nedim
Şener'in kabahati de, Ergenekon soruşturmasını yürüten ve Cemaat'e
yakın oldukları söylenen bazı polis şeflerinin Hrant Dink
suikastiyle ilişkileri olduğu iddiasını araştırmalarıyla sürekli
gündeme taşıyordu.
Ahmet haksız çıktı, çünkü bir avuç meslektaşı "Ahmet ve Nedim'in
Gazeteci Arkadaşları" (ANGA) adı altında biraraya gelip "Yansak da
dokunacağız" sloganıyla arkadaşlarına sahip çıktılar. Birçok riski
göze aldılar, çok zorlandılar, bazı havalı, sözümona "demokrat"
meslektaşları tarafından sıklıkla aşağılandılar ama sonunda
kazandılar.
Vahim hesap hatası
Bu süreçte AKP hükümeti ve onun destekçileri berbat bir sınav
verdi. Cemaat'in Ergenekon bahanesiyle kendi "özel" işlerini
devletin imkanlarıyla görüyor olmasından rahatsız oldular ama
ittifakın bozulmaması için bunları sineye çektiler. Bu çok büyük
bir hesap hatasıydı çünkü özellikle Batı'da Ahmet-Nedim olayı büyük
yankı buldu; her hükümet yetkilisine bu konu soruldu, onlar da
"gazeteci oldukları için tutuklanmadılar" diye kendilerinin de
inanmadığı cevaplar verdiler. Hele Başbakan Erdoğan'ın basılmadan
el konan Ahmet'in kitabı hakkında "bazı kitaplar bombadan daha
tehlikelidir" sözü tarihe geçti.
Ama bugün yaşanan Cemaat-hükümet savaşında, bazı siyasi iktidar
sözcüleri ve onların destekçilerinin söyledikleri Ahmet'in kitabını
bile sollayacak hale geldi. Bu arada Cemaat'e yüklenirken
Ahmet-Nedim olayı da iktidar ehli tarafından gündeme getirilir
oldu. Öyle ki Ahmet twitter'dan "Elele verip bizleri hapse tıkan
AKP ve Cemaat ile yanaşmaları, şimdi kendilerini aklama aracı
olarak da isimlerimizi kullanıyorlar. Pes!!!!" deme ihtiyacı
hissetti. Haksız da sayılmaz, bu gidişle Hanefi Avcı'nın kitabı
polis okullarında mecburi okuma listesine alınsa şaşırmayacak
durumdayız.