RUŞEN ÇAKIR YORUMLADI; GÜLEN'İN MESAJI NE DİYOR?
Vatan yazarı Ruşen Çakır, Fethullah Gülen'in Gaziantep'te 9 kişinin hayatını kaybetmesi nedeniyle yayınladığı mesajını yorumladı.
İşte Ruşen Çakır'ın bugünkü yazısının ilgili bölümü..
Fethullah Hoca’nın mesajı
Türkiye’de her PKK eyleminin ardından örgütün birden fazla parçaya bölünmüş olduğunu ileri sürüp “hangi PKK?” diye sormak adeta alışkanlık haline geldi. Halbuki esas sorulması gereken “hangi devlet?” sorusudur. PKK konusunda devlet içinde ne derece keskin görüş ayrılıkları olduğunu zaten biliyorduk, son saldırının ardından buna bir kez daha, son derece net bir şekilde tanık olduk. Örneğin hemen herkes ortada bir “istihbarat zaafı” olduğunda hemfikir ama kimisi burada sorumlu olarak MİT’i, kimisi de Emniyet’i işaret ediyor. Fethullah Gülen’in de yayınlamış olduğu taziye mesajında istihbarat konusuna değinmiş olması bu nedenle şaşırtıcı değil. PKK’nın da devlet içindeki bu keskin görüş ayrılıklarından fazlasıyla haberdar olduğu ve bundan sonsuz bir şekilde yararlandığı muhakkak.
Kendi konumumu açıklamam gerekirse, tekrar olacak ama:
1) Kürt sorununun Türkiye’de bütün sorunların anası olduğuna;
2) Uzun bir süredir Kürt ve PKK sorunlarının iç içe geçtiğine;
3) Önceliğin PKK’nın silahsızlandırılmasında olduğuna;
4) Bunun da PKK’nın rızası olmadan mümkün olmadığına inanıyorum.
Bu nedenle AKP hükümetinin açılım politikalarını destekledim ve Habur’un bir krize dönüşmesine, bu nedenle de açılımın durmasına üzüldüm. Ama siyasi iktidarın yanlıştan dönmesinin mümkün olduğuna inanan biri olarak, güvenlikçi politikaların temel alınmasını hep eleştirdim; örneğin KCK operasyonlarına başından itibaren karşı çıktım.
Şimdi birileri gelinen noktadan benim gibi düşünenleri ve tabii ki devlet içindeki “müzakereci” kesimi sorumlu tutmaya çalışıyor. Bense tam tersini düşünüyorum: Gaziantep saldırısı devlette hakim olan güvenlikçi çizginin iflasından başka bir şey değildir.
Gerçekten zor bir dönemden geçiyoruz: Bir yandan PKK’nın terörüne kesin ve net bir şekilde karşı çıkıp örgütü silah bırakmaya, diğer yandan devleti, bu sorunun çözümünde barışçıl yöntemleri esas almaya çağırmaktan vazgeçmememiz gerekiyor.
Zor ama mümkün.