25 Oca 2014 09:25
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:54
Ruşen Çakır: Ayaklar gazda, kafa kafaya çarpışmaya doğru...
Vatan Gazetesi yazarı Ruşen Çakır bugünkü yazısında cemaat-hükümet kavgasını Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce'nin dünkü yazısı üzerinden ele aldı...
İşte Çakır'ın o yazısı:
Dünkü Zaman Gazetesi’nde Hüseyin Gülerce’nin “Tek şeritli köprüde çarpışma...” başlıklı yazısı şöyle bitiyor: “Sayın Başbakan’ın yargıya müracaat etmesi gerekir. Değilse tek şeritli -demokratikleşme, hukukun üstünlüğü ve özgürlükler şeridi- bir köprüde -o köprü Türkiye’dir- iki araba kafa kafaya çarpışacak. Kardeşliğimize, huzurumuza yazık olacak...”
Gülerce’nin tarif ettiği duruma Amerikalılar “chicken game” diyorlar, yani “(korkak) tavuk oyunu”. Bu oyunda iki kişi, dar bir yolda aksi istikametten son hızla birbirlerinin üzerine arabalarını sürer; korkup arabasından ilk atlayan “tavuk” olur, kaybeder ve diğeri oyunu kazanır.
Ya hep ya hiç
(Korkak) tavuk oyununun bir başka versiyonu, Nicholas Ray imzalı, James Dean’in başrolünü oynadığı 1955 tarihli “Asi Gençlik” (Rebel without a Cause) filminde karşımıza çıkmıştı. Burada da iki genç, Jim (Dean) ile Buzz (Corey Allen) arabalarını son hızla bir uçuruma doğru sürerler. Jim cesaretini sonuna kadar korur, Buzz ise korkar ama ceketi takıldığı için arabadan çıkamayıp ölür.
(Korkak) tavuk oyununun en temel özelliği şöyle özetleniyor: En iyi sonuca ulaşmak için en kötüsünü göze almak. Yani bir bakıma “ya hep ya hiç” de diyebiliriz. Ne var ki bu durum, taraflardan birinin korkup oyunu bırakmasıyla mümkün olabiliyor. İkisinin de gururlarını son ana kadar koruması, korkuyu yenmesi durumunda arabalar çarpışır (veya ikisi birden uçurumdan yuvarlanır) ve ikisi birden kaybeder: Ağır yaralanır veya ölürler.
Kim Jim, kim Buzz olacak?
17 Aralık’ta alenileşen Gülen cemaati ile AKP hükümeti arasındaki savaş için hep kazananın olmayacağı; bu yüzden, kimin daha çok veya daha az kaybedeceğinin, diğer bir deyişle çarpışmadan kimin ne kadar yaralı çıkacağının önemli olacağını söyledik. Bir ara tarafları barıştırmak için epey uğraşan Gülerce de bu noktaya gelmiş durumda. O da bu gidişle cemaat ve hükümet arabalarının kafa kafaya çarpışmalarının kaçınılmaz olduğu uyarısını yapıyor. Zaman yazarı gidişatın sorumluluğunu büyük ölçüde hükümete yüklüyor, ancak dışarıdan, olabildiğince tarafsız bir gözle baktığınızda, her iki tarafın da kendisine aşırı güvendiğini, rakibinin eninde sonunda pes edeceğinden emin olduğunu, bu yüzden ayağını hep gazda tuttuğunu, frene basmayı (ya da arabadan atlamayı) gururuna yediremediğini görüyorsunuz.
Acaba cemaat ile hükümet arasındaki “tavuk oyunu” nasıl sonlanacak? Kim Jim, kim Buzz olacak? Yoksa ikisi birden mi uçurumdan yuvarlanacak? Birilerinin müdahale edip bu ölümcül oyunu durdurması mümkün mü?
Yazının tamamı için tıklayınız
Dünkü Zaman Gazetesi’nde Hüseyin Gülerce’nin “Tek şeritli köprüde çarpışma...” başlıklı yazısı şöyle bitiyor: “Sayın Başbakan’ın yargıya müracaat etmesi gerekir. Değilse tek şeritli -demokratikleşme, hukukun üstünlüğü ve özgürlükler şeridi- bir köprüde -o köprü Türkiye’dir- iki araba kafa kafaya çarpışacak. Kardeşliğimize, huzurumuza yazık olacak...”
Gülerce’nin tarif ettiği duruma Amerikalılar “chicken game” diyorlar, yani “(korkak) tavuk oyunu”. Bu oyunda iki kişi, dar bir yolda aksi istikametten son hızla birbirlerinin üzerine arabalarını sürer; korkup arabasından ilk atlayan “tavuk” olur, kaybeder ve diğeri oyunu kazanır.
Ya hep ya hiç
(Korkak) tavuk oyununun bir başka versiyonu, Nicholas Ray imzalı, James Dean’in başrolünü oynadığı 1955 tarihli “Asi Gençlik” (Rebel without a Cause) filminde karşımıza çıkmıştı. Burada da iki genç, Jim (Dean) ile Buzz (Corey Allen) arabalarını son hızla bir uçuruma doğru sürerler. Jim cesaretini sonuna kadar korur, Buzz ise korkar ama ceketi takıldığı için arabadan çıkamayıp ölür.
(Korkak) tavuk oyununun en temel özelliği şöyle özetleniyor: En iyi sonuca ulaşmak için en kötüsünü göze almak. Yani bir bakıma “ya hep ya hiç” de diyebiliriz. Ne var ki bu durum, taraflardan birinin korkup oyunu bırakmasıyla mümkün olabiliyor. İkisinin de gururlarını son ana kadar koruması, korkuyu yenmesi durumunda arabalar çarpışır (veya ikisi birden uçurumdan yuvarlanır) ve ikisi birden kaybeder: Ağır yaralanır veya ölürler.
Kim Jim, kim Buzz olacak?
17 Aralık’ta alenileşen Gülen cemaati ile AKP hükümeti arasındaki savaş için hep kazananın olmayacağı; bu yüzden, kimin daha çok veya daha az kaybedeceğinin, diğer bir deyişle çarpışmadan kimin ne kadar yaralı çıkacağının önemli olacağını söyledik. Bir ara tarafları barıştırmak için epey uğraşan Gülerce de bu noktaya gelmiş durumda. O da bu gidişle cemaat ve hükümet arabalarının kafa kafaya çarpışmalarının kaçınılmaz olduğu uyarısını yapıyor. Zaman yazarı gidişatın sorumluluğunu büyük ölçüde hükümete yüklüyor, ancak dışarıdan, olabildiğince tarafsız bir gözle baktığınızda, her iki tarafın da kendisine aşırı güvendiğini, rakibinin eninde sonunda pes edeceğinden emin olduğunu, bu yüzden ayağını hep gazda tuttuğunu, frene basmayı (ya da arabadan atlamayı) gururuna yediremediğini görüyorsunuz.
Acaba cemaat ile hükümet arasındaki “tavuk oyunu” nasıl sonlanacak? Kim Jim, kim Buzz olacak? Yoksa ikisi birden mi uçurumdan yuvarlanacak? Birilerinin müdahale edip bu ölümcül oyunu durdurması mümkün mü?
Yazının tamamı için tıklayınız