Reza Zarrab'ın mektubu ortaya çıktı! Babek Zencani Zarrab'tan ne istedi?
"Babek Zencani 'İran'ın paralarını gönder' dedi, Zarrab, ABD’de yargılanmaya razı oldu"
Miami'de tutuklanan Reza Zarrab'ın ABD’ye gidişi öncesinde ortağı
Babek Zencani’den İran’ın paralarını iade etmesi yönünde mektup
aldığı öğrenildi.
İddiaya göre İran’ın kendisine yönelik bir eyleminden korkan
Zarrab, ABD’de yargılanmaya razı oldu. ABD’de tutuklanan Reza
Zarrab’ın Amerika’ya gidişiyle ilgili bugüne dek farklı teoriler
ortaya atıldı. Washington, New York ve Ankara’daki farklı
kaynaklardan alınan bilgiler ışında Zarrab'ın bizzat Amerikalı
yetkililerle irtibat kurduğu, ABD’ye gidişinin de bilinçli bir
karar olduğu ihtimali öne çıkıyor. Zarrab'ın tutklandığı gece ise
Ankara’da telefonlar susmamış.
ÜÇ NEDEN:
Sarraf’ın 19 Mart’ta ABD’ye gitme kararı almasında en büyük
nedenin, İran’da Babek Zencani’nin idama mahkûm olması ve bununla
birlikte Tahran’dan kendisine yönelen tehdidin büyümesi olduğu
belirtildi. Geçmişte konuyla ilgili çalışmalar yapmış kaynaklara
göre Zencani, Sarraf’a bir mektupla ulaşarak, parası İran’a teslim
edilirse idamdan kurtulacağını belirtip Sarraf’dan bunu yerine
getirmesini talep etti.
İkinci neden, Sarraf’ın hâlâ işi gereği ticareti sürdürdüğü
Dubai’ye gidiş-gelişlerde duyduğu endişeydi. Sarraf, ABD yönetimine
yakın Dubai Emiri Maktum ailesi tarafından kendi rızası dışında
Dubai veya başka bir havaalanında ABD’ye teslim edilmesinden
korkmasıydı.
Üçüncü neden, Sarraf’ın artık Türkiye’de kendini güvensiz
hissetmeye başlamasıydı. Çember daralıyordu. Washington’ın önemli
İran uzmanlarından olan, ABD Kongresi’nde görüşüne sıklıkla
başvurulan Emanuele Ottolenghi de geçmiş haftalarda Sarraf’ın
İran’ın suikast ekiplerinin Türkiye’de kendisini yalnız
bırakmayacağından korktuğunu ve bunun için anlaşarak ABD’ye
geldiğini düşündüğünü ifade etmişti.
Bütün bunlardan dolayı Sarraf, ABD yönetiminden yetkililerle
iletişime geçti.
Sarraf’ın ABD’nin ilgili kurum yetkilileriyle bizzat irtibat
kurduğu öğrenilirken, bunu Türkiye’de veya yurtdışındayken yapmış
olması ciddi bir olasılık. ABD’ye niçin gitmesi gerektiğini
biliyordu ama nasıl karşılanacağını bilmiyordu. Tahminler,
muhtemelen kendisini bir yargı sürecini beklediğini bildiği
yönünde. Sarraf, vereceği bilgilerle alacağı cezayı hafifleteceğini
umdu. Gerçekten de ilk kefalet başvurusunda beklenmeyen birçok
belgeyi başsavcılığa sundu. Doğrudan First Lady Emine Erdoğan’ın
Togemder’ine vurdu. Web sitesini kapattırdı.
ANKARA BİRBİRİNE GİRDİ
Bir yandan Sarraf’ın ABD’ye vardığında tutuklanmaktan dolayı ciddi
şaşırdığı ve ilk avukat işlemlerinde amatörlükler yaptığı iddialar
arasında. Diğer yandan tutuklandığı haberi patladığı gün Ankara
birbirine girdi. O günlerde Ankara’daki trafiği izlemiş bir kaynak,
Dışişleri, Başbakanlık ama özellikle Emniyet Müdürlüğü
yetkililerinin panik halinde ABD’nin Ankara Büyükelçiliği
yetkililerine ulaşmaya çalışıp, Sarraf’ın tutuklanmasıyla ilgili
bilgi alma gayretine girdiklerini aktardı.
Ama Türk yetkililer bilmiyordu ki, bu konuda ABD Büyükelçiliği’nin
verebileceği fazla detay yoktu. Operasyonu Büyükelçilik
diplomatları değil, Ankara’daki bazı farklı Amerikan kurumları
izlemiş ve Sarraf’la koordine etmişti.
HALKBANK'A AMBARGO
İran’a ambargoları delmekte önemli rolü olduğu ABD Hazine
Bakanlığı’nca saptanan Halkbank’a ambargo koyma kararı iki farklı
zamanda Beyaz Saray’dan geri dönmüştü. Türkiye ile ilişkilerin
önemine atıf yaparak, Halkbank’a ambargo konulmamasını sağlayan, o
dönem Beyaz Saray’da üst düzey yetkili olan Don Fried’di. Beyaz
Saray da “siyasi çıkarlar” nedeni ve Türkiye ile ilişkileri
bozmamak gayesiyle İran ambargolarının delinmesine ses
çıkarmadı.
İşi gereği Sarraf davasına bakan Yargıç Richard Berman’ı da bilen,
geçmişte bu kimselerin yaptığı soruşturmalar, verdiği kararlardan
haberi olan bir New York kaynağı ile Sarraf’ın yakalanmasında
FBI’nın rolünü de konuştum. Öncelikle yurtdışındaki istihbari
işleri görevi gereği sadece CIA’nın yaptığı savının doğru
olmadığını öğrendim. FBI web sitesinde “yurtdışı operasyonlarımız”
diyerek bunu açıkça söylüyor, Türkiye’de temsilciliklerinin
olduğunu saklamıyor. New York’un kolluk kuvvetlerinin, FBI ve
ilgili federal savcılıkların çalışma ritmini bilen kaynağım şöyle
özetledi: “Olay şu: Federal savcılığın açtığı davada yurtdışı
operasyon gerekirse FBI yetkisini kullanır.”
İKNA EDİLMESİ BEKLENDİ
Bharara’nın ofisi yayımladığı ön iddianamede federal savcılık
olarak Sarraf’ın içinde bulunduğu ambargoları delme grubunu 2010
yılından beri izlediğini yazdı. New York’taki kaynak şöyle devam
etti:
“Şu soru şimdiye dek hiç sorulmadı: İddianame Aralık 2015’te
sunulmuş ama içindekilere bakıldığında 2010’dan beri suçlar
izleniyor. Peki, Amerikalılar 4 yıl boyunca nasıl bilgi topladı ve
neden bekledi? Cevabı şu: Yine iddianameye göre 2014’te Ruhani’den
sonra ambargo delme operasyonları durmuş. Zaten 17-25 Aralık
skandallarından sonra o operasyonların durduğunu da biliyoruz. Bu
soruşturma 2010’dan beri var. Ancak Sarraf ikna edildiğinde
iddianame sunuluyor.”
AMBARGOYU DELENE 3 YIL HAPİS ALDIRTTI
Rıza Sarraf’ı tutuklatan ve onlarca işbirlikçisi için de benzeri
hazırlığa giren New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara,
Kanadalı-İranlı Ali Reza Parsa’ya İran’a konulan ambargoları delme
çalışmalarından dolayı 3 yıl hapis cezası aldırdığını açıkladı. 23
Mayıs Pazartesi günü New York’un Güney Adliyesi’nde basın
toplantısı düzenleyen Bharara, 45 yaşındaki Parsa’nın son 6 yıldır
dış ticaret kurallarını ihlal ettiğini, İran’a hem ticari hem de
askeri kullanıma uygun yüksek teknolojik elektronik parçalar
tedarik ederek ambargoları deldiğinden dolayı 3 yıl hapse mahkûm
olduğunu belirtti. Parsa’nın da faaliyetlerinin Sarraf gibi uzun
yıllar boyunca Amerikan yetkilileri tarafından takip edildiği, ama
ancak Ocak 2016’da baskın yapıldığı görülüyor.
Kaynak: cumhuriyet.com.tr / İlhan Tanır