05 Mar 2012 10:29 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:24

REYTİNG REKORTMENİ HANGİ DİZİNİN İKİ BAŞROL OYUNCUSU KOVULDU?

Sevilen dizinin iki başrol oyuncusu, çalışma koşullarından şikayet edince dizinin kadrosundan çıkarıldılar..

‘Deniz Yıldızı’nın başrol oyuncuları Güneş Emir ve Koray Ergök, yoğun çalışma koşullarından dolayı sette bayılmaya başladı. Şartların değiştirilmesini talep eden iki oyuncu hem diziden gönderildi, hem de haklarında dava açıldı.

Çalışma koşullarına itiraz sonları oldu
Gençlik dizisi “Deniz Yıldızı”nın iki başrol oyuncusu Koray Ergök ve Güneş Emir, geçen sezon başı en popüler oldukları dönemde diziden ayrıldı. Emir, senaryo gereği annesinin yanına gönderildi, Ergök ise öldürülerek hikâyeye veda etti. İki oyuncu, 2 yıl boyunca başrol oynadıkları dizi her hafta büyük kanallara fark atarak en çok izlenen 5 program arasına girme başarısını gösterince Beyaz Show programına da konuk oldu.

470 bölüm oynadılar
Ancak oyuncuların aynı dönemde veda edişi dizinin fanatiklerini çok şaşırttı. Bu konuda ne oyuncular ne de yapım şirketi bir açıklama yaptı. “Deniz Yıldızı”nın iki başrol oyuncusunun ayrılık nedeni, Memet Ali Alabora’nın başkanlığını yaptığı Oyuncu Sendikası’nın yürüttüğü davayla ortaya çıktı. 2 yıl içinde 470 bölümde rol alan iki oyuncunun, günde 13-15 saatlik çalışma koşullarına itiraz edince yapım şirketiyle mahkemelik olduğu ortaya çıktı.

Psikolojisinin bozulduğu belirtilen Koray Ergök, aşırı yorgunluktan sette bayıldı. Güneş Emir ve Koray Ergök, ruh ve beden sağlıklarını kaybetmeye başladıklarını ifade etti ve yapımcı Focus Film’e “Biz bu koşullarda çalışmak istemiyoruz” diyerek kazan kaldırdı.

Yapım şirketi de iki oyuncuya projeye başlamadan önce imzaladıkları 5 yıllık sözleşmeyi hatırlattı. Bunun üzerine Emir ve Ergök, bu sözleşmenin iptal edilip yerine 1 yıllık sözleşme yapılmasını, ücretlerinin artırılmasını, günde 9 saat çalışılmasını ve fazla mesailerin de kendilerine ödenmesini talep etti.

Bu istekleri kabul edilmeyen iki oyuncunun senaryodaki rollerine son verildi. Focus Film, iki oyuncuya sözleşme şartlarına uymadıkları için dava açtı. Ergök ve Emir’in eski şirketleriyle davalık oldukları için yeni iş almakta zorluk çektikleri kaydedildi.

DİZİ DAHA ÖNCE DE SEVİŞME SAHNELERİYLE TEPKİ ÇEKMİŞTİ
İki sevgilinin öpüşme ve sevişme sahnesi masaya yatırıldı. Genç kızın ’doğum günü’ hediyesi olarak cinsellik mesajı vermesi ’gençleri özendirip, eyleme geçirir nitelikte’ bulundu...

Ceza getiren sahne ve RTÜK’ün gerekçeleri şöyleydi:

GENEL AHLAKA AYKIRI
RTÜK’ün tepkisini çeken sahnede, genç kadın sevgilisini öpüyor ve ’Bu da benim doğum günü hediyem’ diyor. İki sevgili öpüşmeyi sürdürerek yatak odasına geçiyor, ikilinin sevişmeye başladığı görülüyor. RTÜK sahnenin çocukların da ekran başında olduğu bir saatte ’genel izleyici’ logosuyla yayımlanmasını ’Toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması’ ilkesine aykırı buldu. Cezaya RTÜK’ün CHP’li üyeleri Hülya Alp ve Süleyman Demirkan, ’sansür sonucu doğurur’ gerekçesiyle muhalefet şerhi koydu. RTÜK uzmanlarının şikayet konusu olan sahne ile ilgili yazdığı rapor ise şöyle:

Deniz ateşli şekilde öper ve...
’Dizinin 28 Eylül tarihinde yayınlanan bölümünde Deniz, sevgilisi Mert’e evinde doğum günü partisi düzenlemeye karar vermiştir. Pasta kesildikten sonra herkes hediyelerini verip iki sevgiliyi baş başa bırakmak için evden ayrılmıştır. Mert ve Deniz arasında ise şu konuşmalar geçmiştir: ’Sıra geldi benim doğum günü hediyeme’. ’Hadi ya! Neymiş senin hediyen?’. Deniz, sevgilisi Mert’in dudaklarına bir öpücük kondurur.

Bundan sonra Deniz ve Mert ateşli şekilde öpüşerek odaya girer. Mert, Deniz’i yatağa yatırarak üzerine çıkar ve öpmeye başlar.’ Raporda dizinin konusu itibarıyla genç izleyici kitlesine hitap ettiği belirtildi. Raporda ’Sahnelerin doğum günü kutlaması, doğum günü hediyesi, cinsellik, doğum günü hediyesi olarak cinsellik, özellikle bu kitleyi etkileyecek düzeyde, özendiriciliği yüksek sahneler olduğu değerlendirilmektedir’ denildi.

Ankara 10’uncu İdare Mahkemesi’nin 2008’de bir başka konu için hazırladığı bilirkişi raporuna da atıfta bulunularak, ’Televizyonda cinselliğin açık bir biçimde sergilenmesi, özendiriciliği yüksek ve eyleme geçmeyi cesaretlendirici yayınlar yapılması sakıncalı bulunmuştur’ ifadesine yer verildi.