11 Nis 2013 20:22
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:08
RESMİN YOK BOŞ ÇERÇEVE SATIYORSUN! MUHAFAZAKAR YAZARDAN BEDRİ BAYKAM YORUMU!
Balçiçek İlter'e konuk olan muhafazakar yazar Murat Menteş , Bedri Baykam'ın 'Boş Çerçeve' eserinin 125 bin dolara satılmasını yorumladı...
Yazar Murat Menteş, Söz Sende’de Balçiçek İlter’in sorularını yanıtladı. Gündemle ilgili değerlendirmeler yapan Menteş, Murat Ülker’in Bedri Baykam’ın boş çerçeve eserini 125 bin dolara satın alması hakkında da şöyle konuştu: Ortalama bir Türk genci, üniversite mezunu bir insan beş tane yaşayan Türk ressamı adı söyleyebilir mi? Söyleyemez. Senin resmin yok ama boş çerçeve satıyorsun.
“HAYATSIZ BİR TOPLUMA DÖNÜŞECEĞİZ”
Türkiye’de siyasetin çok yer kapladığını düşünüyorum. Siyaset aslında ikincil bir şeydir. Bizdeyse siyasi unsurlar hayata yer bırakmadılar. Sürekli ne dediler, ne yaptılar, açıklama mı yapıyorlar...Bu kadar siyasetle hayatsız bir topluma dönüşeceğiz. Bir tane bilim adamı, bir tane edebiyatçı, bir tane ressam çıkmıyor. Çıkanlar da tamamen ticari şablonlar üzerinden çıkıyor. “Boş Çerçeve 125 bin dolara satılmış” gibi.
“RESMİN YOK, BOŞ ÇERÇEVE SATIYORSUN”
Ben burada rakamla ilgilenmiyorum. Şununla ilgileniyorum: Ortalama bir Türk genci, üniversite mezunu bir insan beş tane yaşayan Türk ressamı adı söyleyebilir mi? Söyleyemez. Bizim gençlerimiz yaşayan beş ressam adı bilmez. İnsanlarımız bilmez. Senin resmin yok ama boş çerçeve satıyorsun, boş çerçevenin fiyatı gündem oluyor. Resim sanatıyla bir ilişkimiz olacaksa resmi Dücane Cündioğlu’nun Sanat ve Felsefe kitabından yola çıkarak konuşalım ya da Beral Madra ne diyor diye bir bakalım. Bizse bir alışveriş üzerinden konuşuyoruz resmi. Ticari tarafı, gösterişçi tarafı üzerinden.
“TÜRKİYE AKİL OLMAK İÇİN GEREKEN ÇALIŞMAYI YÜRÜTMÜYOR”
Menteş, Akil İnsanlar Heyeti ile ilgili de şöyle konuştu: Çocukların şevkate yetişkinlerin de eleştiriye ihtiyacı vardır. Eleştiri şevkatsiz bir şey değildir, olumsuzlama değildir, bir dayanışma biçimidir. Eleştiri olmadığı zaman bugünkü gibi herkesin ne olduğunu şaşırdığı bir tablo çıkar ortaya. Ben Akil İnsanlar Komisyonu’na hiçbir şey demiyorum çünkü komisyona seçilen kişilerin hiçbiri hakkında gerçek bir konumlama yapılmış değil. Birini övmek ya da yerin dibine batırmak arasında seçenekler var ve bu hepimiz için hayati önem taşıyor. Türkiye’de Akil İnsanlar Komisyonu’na seçilenleri hiç kimse doğru düzgün beğenmiyor; çünkü Türkiye ülke olarak akil olması için gereken çalışmayı yürütmüyor.
“SOĞUK BARIŞ İŞİMİZE YARAMAZ”
Ben genel olarak Türkiye’yi çok seviyorum ama bir türlü beğenemiyorum. Beğendiğim bir ülke olsun istiyorum. Biz nitelikler arasında sadece ayrım yaparak düşünüyoruz. Bu motivasyon damgalamaya dönüşüyor. Buradan da bir milli beraberlik, içeriği doldurulmuş bir barış çıkmıyor. Ateşkes dünyanın en güzel şeyi ama barış sadece savaş olmaması hali değil. Buna bir içerik kazandırılması lazım. Türkiye’nin gerçek bir barış ülkesi olabilmesi için kendi yazarlarını, bilim adamlarını, sanatçılarını doğru konumlaması, siyasetin kendi alanına çekilmesi, ekonominin ahlaki değerlerle derli toplu bir örüntüde ilerlemesi gerekiyor Yoksa içeriksiz barış, niteliksiz barış, soğuk barış çok işimize yaramaz.
“HAYATSIZ BİR TOPLUMA DÖNÜŞECEĞİZ”
Türkiye’de siyasetin çok yer kapladığını düşünüyorum. Siyaset aslında ikincil bir şeydir. Bizdeyse siyasi unsurlar hayata yer bırakmadılar. Sürekli ne dediler, ne yaptılar, açıklama mı yapıyorlar...Bu kadar siyasetle hayatsız bir topluma dönüşeceğiz. Bir tane bilim adamı, bir tane edebiyatçı, bir tane ressam çıkmıyor. Çıkanlar da tamamen ticari şablonlar üzerinden çıkıyor. “Boş Çerçeve 125 bin dolara satılmış” gibi.
“RESMİN YOK, BOŞ ÇERÇEVE SATIYORSUN”
Ben burada rakamla ilgilenmiyorum. Şununla ilgileniyorum: Ortalama bir Türk genci, üniversite mezunu bir insan beş tane yaşayan Türk ressamı adı söyleyebilir mi? Söyleyemez. Bizim gençlerimiz yaşayan beş ressam adı bilmez. İnsanlarımız bilmez. Senin resmin yok ama boş çerçeve satıyorsun, boş çerçevenin fiyatı gündem oluyor. Resim sanatıyla bir ilişkimiz olacaksa resmi Dücane Cündioğlu’nun Sanat ve Felsefe kitabından yola çıkarak konuşalım ya da Beral Madra ne diyor diye bir bakalım. Bizse bir alışveriş üzerinden konuşuyoruz resmi. Ticari tarafı, gösterişçi tarafı üzerinden.
“TÜRKİYE AKİL OLMAK İÇİN GEREKEN ÇALIŞMAYI YÜRÜTMÜYOR”
Menteş, Akil İnsanlar Heyeti ile ilgili de şöyle konuştu: Çocukların şevkate yetişkinlerin de eleştiriye ihtiyacı vardır. Eleştiri şevkatsiz bir şey değildir, olumsuzlama değildir, bir dayanışma biçimidir. Eleştiri olmadığı zaman bugünkü gibi herkesin ne olduğunu şaşırdığı bir tablo çıkar ortaya. Ben Akil İnsanlar Komisyonu’na hiçbir şey demiyorum çünkü komisyona seçilen kişilerin hiçbiri hakkında gerçek bir konumlama yapılmış değil. Birini övmek ya da yerin dibine batırmak arasında seçenekler var ve bu hepimiz için hayati önem taşıyor. Türkiye’de Akil İnsanlar Komisyonu’na seçilenleri hiç kimse doğru düzgün beğenmiyor; çünkü Türkiye ülke olarak akil olması için gereken çalışmayı yürütmüyor.
“SOĞUK BARIŞ İŞİMİZE YARAMAZ”
Ben genel olarak Türkiye’yi çok seviyorum ama bir türlü beğenemiyorum. Beğendiğim bir ülke olsun istiyorum. Biz nitelikler arasında sadece ayrım yaparak düşünüyoruz. Bu motivasyon damgalamaya dönüşüyor. Buradan da bir milli beraberlik, içeriği doldurulmuş bir barış çıkmıyor. Ateşkes dünyanın en güzel şeyi ama barış sadece savaş olmaması hali değil. Buna bir içerik kazandırılması lazım. Türkiye’nin gerçek bir barış ülkesi olabilmesi için kendi yazarlarını, bilim adamlarını, sanatçılarını doğru konumlaması, siyasetin kendi alanına çekilmesi, ekonominin ahlaki değerlerle derli toplu bir örüntüde ilerlemesi gerekiyor Yoksa içeriksiz barış, niteliksiz barış, soğuk barış çok işimize yaramaz.