Televizyon bilmediğim bir sektördü. Kameralara alışana kadar zorlandım. Kameranın oyunculuğu bir başkadır. Tiyatroya benzemiyor hiç. Kendimi hazır hissettiğimde başladım. İlk işim kamera şakasıydı. ‘Yakaladık Şakaladık’ diye bir şaka programı yapıyorduk. Ardından diziler başladı, evlendim… 18 yıllık bir evliliğim ve bir de çocuğum var.
Mutlu bir insan mısınız?
Biraz çabuk parlarım ama çabuk da sönerim. Hemen geçer. Asla kindar değilimdir. Hata yaptıysam özür dilerim. Kimselere yanlış yapmam. Yaptıysam da asla bilerek yapmamışımdır. Hayatı seviyorum, dünyayı gezmeyi seviyorum. Karım ve çocuğumla 30’dan fazla ülke gezdik. Hayalim tekneyle dünyayı gezmek, dilerim bunu yapabilirim.
Reyting rekorları kıran, önemli yapımlarda hep başrol oynadınız. Bu başarıyı neye borçlusunuz?
Tiyatro mezunu olmamın hayli payı var. Çünkü orada bir senaryoya nasıl yaklaşılır, bir rol nasıl çözülür gibi birçok şey öğreniyoruz.
Oyunculuk için ille de eğitim şart mı?
Mesleğimizi yaptığımız bu tür alanda konservatuar eğitiminin şart olduğuna inanmıyorum. “Mankenden oyuncu olur mu?” diye bir tartışma vardı. Tabii ki olur! Çaycıdan da doktordan da oyuncu olur, yeter ki yetenek olsun. Tabii ki bir eğitim alınması gerekiyor çünkü bu başarıyı etkiler. Sektör zaten çok ilerledi. Artık birçok oyunculuk okulu var ama tiyatro yapabilmek için eğitim gerekiyor. Çünkü tiyatro başka bir şey. Orada çırılçıplaksınız.