01 Eki 2015 11:02
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:54
Rektörlük teklifi aldı, köşe yazarlığını bıraktı!
Bugün gazetesinde köşe yazıları kaleme alan akademisyen Ali Atıf Bir, gazetedeki köşesine veda etti.
İstanbul Şehir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Murat Ülker’den aldığı rektörlük teklifini kabul eden Ali Atıf Bir'in bugün veda yazısı yayınlandı.
Veda yazısında Bir, kendisine destek olan akademisyenlere, İpek Medya Grubu’nun sahibi Akın İpek’e, Medya Grup Başkanı Ayhan Yurttaş’a, Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt’a, Tarık Toros ve Murat Uzun'a verdikleri destekler için teşekkür etti.
Ali Atıf Bir tam 18 yıldır köşe yazarlığı ve 12 yıldır TV programcılığı yapıyordu.
İşte, Ali Atıf Bir'in veda mesajı:
Veda ve başlangıç
Tam 18 yıldır köşe yazarlığı, 12 yıldır da TV programcılığı yapıyorum. Belki biliyor, belki bilmiyorsunuz esas işim üniversite hocalığı. 30 yıldır tam zamanlı akademisyenim. 20 yıl Anadolu Üniversitesi, 10 yıl Bahçeşehir Üniversitesi. Medyada varlığımın nedeni de uzmanlık alanım zaten…
Ama medya öyle güçlü bir “popüler ara yüz” oluşturuyor ki çoğu zaman insanlar sizi akademisyenden daha çok “medya figürü” olarak görüyorlar. Eğer bildiklerim üniversitede kalmasın, daha anlaşılır dilde kamuoyu ile de paylaşayım diyorsanız bizim alanımızın uygulamasında bu kaçınılmaz son.
Beni tanıyanlar bilir kendilik algım “hoca”dır. Ruhum öyledir. (Her yerde de söylerim Allah izin verirse hoca olarak ölmek isterim.) Ders vermeden duramam, çok dersler verdim. Çok öğrenci yetiştirdim.
İletişim sektöründeki öğrencilerimle gurur duyuyorum. Rektörlük, dekanlık yapan öğrencilerim var.
Üretmeden duramam, çok araştırma yaptım, çok proje yürüttüm. Alanımın ruhu gereği bir ayağım, bir kulağım hep sektörde. Çok marka ile proje geliştirdim.
Hem devlet hem vakıf üniversitesinde uzun yıllar yöneticiliklerim de oldu. Dekanlık enstitü müdür yardımcılığı, dekan yardımcılığı, iki kez dekanlık, yönetim kurulu üyeliği, senato üyeliği… Ama hiç rektörlük yapmamıştım. Yalan söylemeyeyim aklımda bile yoktu. Ta ki çok sevdiğim ve saygı duyduğum birinden, Murat Ülker’den bir teklif alana kadar.
İstanbul Şehir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Murat Ülker önce kurucu vakıf olan Bilim ve Sanat Vakfı’nın misyonunu özetledi, vizyonunu anlattı. Yapmak istediklerinin heyecanını hissettim. Vakfı ve çalışmalarını zaten biliyordum. (Eğer benim gibi bibliomanyaksanız bilmemeniz mümkün değil çünkü kütüphanenizde mutlaka muhteşem çeviri ve telif eserler yayınlayan Küre’nin serisi vardır.)
Vakfın kurucularından Mustafa Özel Hoca’yı da sektördeki yönetim danışmanlıklarından tanımayan yoktur. Soyadı gibi özel biridir, bu nedenle de çok sevilir. Vakfın ve üniversitenin fikir babalarından Ahmet Davutoğlu hocanın zekasını, hocalığını, eserlerini takdir etmeyen ise ya kötü niyetlidir ya da kıskanıyordur.
Tüm bu unsurlar birleşince İstanbul Şehir Üniversitesi’nin iyiyi, güzeli, doğruyu arayışının; insanı, doğayı, toplumu anlama ve de bulduklarını insanlıkla paylaşma isteğinin parçası olabileceğine inandım. Ve içimdeki o iflah olmaz bilim adamı tetiklendi. “Evet” dedim. Bu nedenle bu bir yeni yuvaya geçiş yani başlangıç yazısı…
Takdir edersiniz ki rektörlükle medya uygulamacılığının birlikte yürümesi oldukça zor. Bu nedenle de bu size bir veda yazısı… Akademide iyiyi, güzeli, doğruyu aramak için... İnsanlığa fayda üretmek için…
Teşekkür edeceğim kişiler var. Öncelikle Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel’e. Katkıları, desteği, hoşgörüsü ve ağabeyliği için… Mütevelli Heyet Üyesi Kenan Torlak’a dostluğu için, Mütevelli Heyet Üyesi Coşkun İnce ve Genel Sekreter Ziya Alpay’a bana olan inançlarını hiçbir zaman kaybetmedikleri için…
İpek Medya Grubu’nun sahibi Akın İpek’e saygısı, Medya Grup Başkanı Ayhan Yurttaş’a sevgisi, Genel Yayın Yönetmenim Erhan Başyurt’a bıraktığı özgürlük alanı için gönülden teşekkür ederim. Tarık Toros, Murat Uzun TV programlarıma büyük destek verdiler hepsi sağ olsun.
Ve son olarak öğrencilerim, hocalarım, okurlarım ve izleyenlerim kocaman teşekkürü hak ediyorlar. Birlikte hem öğrendik hem eğlendik. Biliyorum birbirimizi özleyeceğiz. Sosyal medyadan hasret gideririz, oradan hal hatır soranlara da yanıt veririz. Takibe devam. Esen kalın!
Çekirgelik
İstemek “istiyorum” demek değil harekete geçmektir. A. Maourrois
Veda yazısında Bir, kendisine destek olan akademisyenlere, İpek Medya Grubu’nun sahibi Akın İpek’e, Medya Grup Başkanı Ayhan Yurttaş’a, Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt’a, Tarık Toros ve Murat Uzun'a verdikleri destekler için teşekkür etti.
Ali Atıf Bir tam 18 yıldır köşe yazarlığı ve 12 yıldır TV programcılığı yapıyordu.
İşte, Ali Atıf Bir'in veda mesajı:
Veda ve başlangıç
Tam 18 yıldır köşe yazarlığı, 12 yıldır da TV programcılığı yapıyorum. Belki biliyor, belki bilmiyorsunuz esas işim üniversite hocalığı. 30 yıldır tam zamanlı akademisyenim. 20 yıl Anadolu Üniversitesi, 10 yıl Bahçeşehir Üniversitesi. Medyada varlığımın nedeni de uzmanlık alanım zaten…
Ama medya öyle güçlü bir “popüler ara yüz” oluşturuyor ki çoğu zaman insanlar sizi akademisyenden daha çok “medya figürü” olarak görüyorlar. Eğer bildiklerim üniversitede kalmasın, daha anlaşılır dilde kamuoyu ile de paylaşayım diyorsanız bizim alanımızın uygulamasında bu kaçınılmaz son.
Beni tanıyanlar bilir kendilik algım “hoca”dır. Ruhum öyledir. (Her yerde de söylerim Allah izin verirse hoca olarak ölmek isterim.) Ders vermeden duramam, çok dersler verdim. Çok öğrenci yetiştirdim.
İletişim sektöründeki öğrencilerimle gurur duyuyorum. Rektörlük, dekanlık yapan öğrencilerim var.
Üretmeden duramam, çok araştırma yaptım, çok proje yürüttüm. Alanımın ruhu gereği bir ayağım, bir kulağım hep sektörde. Çok marka ile proje geliştirdim.
Hem devlet hem vakıf üniversitesinde uzun yıllar yöneticiliklerim de oldu. Dekanlık enstitü müdür yardımcılığı, dekan yardımcılığı, iki kez dekanlık, yönetim kurulu üyeliği, senato üyeliği… Ama hiç rektörlük yapmamıştım. Yalan söylemeyeyim aklımda bile yoktu. Ta ki çok sevdiğim ve saygı duyduğum birinden, Murat Ülker’den bir teklif alana kadar.
İstanbul Şehir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Murat Ülker önce kurucu vakıf olan Bilim ve Sanat Vakfı’nın misyonunu özetledi, vizyonunu anlattı. Yapmak istediklerinin heyecanını hissettim. Vakfı ve çalışmalarını zaten biliyordum. (Eğer benim gibi bibliomanyaksanız bilmemeniz mümkün değil çünkü kütüphanenizde mutlaka muhteşem çeviri ve telif eserler yayınlayan Küre’nin serisi vardır.)
Vakfın kurucularından Mustafa Özel Hoca’yı da sektördeki yönetim danışmanlıklarından tanımayan yoktur. Soyadı gibi özel biridir, bu nedenle de çok sevilir. Vakfın ve üniversitenin fikir babalarından Ahmet Davutoğlu hocanın zekasını, hocalığını, eserlerini takdir etmeyen ise ya kötü niyetlidir ya da kıskanıyordur.
Tüm bu unsurlar birleşince İstanbul Şehir Üniversitesi’nin iyiyi, güzeli, doğruyu arayışının; insanı, doğayı, toplumu anlama ve de bulduklarını insanlıkla paylaşma isteğinin parçası olabileceğine inandım. Ve içimdeki o iflah olmaz bilim adamı tetiklendi. “Evet” dedim. Bu nedenle bu bir yeni yuvaya geçiş yani başlangıç yazısı…
Takdir edersiniz ki rektörlükle medya uygulamacılığının birlikte yürümesi oldukça zor. Bu nedenle de bu size bir veda yazısı… Akademide iyiyi, güzeli, doğruyu aramak için... İnsanlığa fayda üretmek için…
Teşekkür edeceğim kişiler var. Öncelikle Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel’e. Katkıları, desteği, hoşgörüsü ve ağabeyliği için… Mütevelli Heyet Üyesi Kenan Torlak’a dostluğu için, Mütevelli Heyet Üyesi Coşkun İnce ve Genel Sekreter Ziya Alpay’a bana olan inançlarını hiçbir zaman kaybetmedikleri için…
İpek Medya Grubu’nun sahibi Akın İpek’e saygısı, Medya Grup Başkanı Ayhan Yurttaş’a sevgisi, Genel Yayın Yönetmenim Erhan Başyurt’a bıraktığı özgürlük alanı için gönülden teşekkür ederim. Tarık Toros, Murat Uzun TV programlarıma büyük destek verdiler hepsi sağ olsun.
Ve son olarak öğrencilerim, hocalarım, okurlarım ve izleyenlerim kocaman teşekkürü hak ediyorlar. Birlikte hem öğrendik hem eğlendik. Biliyorum birbirimizi özleyeceğiz. Sosyal medyadan hasret gideririz, oradan hal hatır soranlara da yanıt veririz. Takibe devam. Esen kalın!
Çekirgelik
İstemek “istiyorum” demek değil harekete geçmektir. A. Maourrois