06 Eyl 2006 11:40 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:46

REHA'YI VATAN'A KAPTIRMAK EN OLUMLU İŞİM OLMUŞ!!!

Akşam Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut, Reha Muhtar'ın Vatan Gazetesi'nin arka sayfasında yeni başlayan köşesinin basın tarihinin en kısa süreli köşesi olacağını iddia etti.

Bir iddiaya var mısınız? Reha Muhtar'ın Vatan gazetesinin arka sayfasında yeni başlayan köşesi basın tarihinin en kısa süreli devam eden köşesi olacak. Köşe suya düşmüş sünger gibi şişmiş de şişmiş. Patlayacak hale gelmiş. Ben Vatan gazetesinin arka sayfasını görünce aklıma içine su doldurulmuş prezervatif geliyor. Prezervatif de suyu aldıkça balon gibi büyür büyür ama bir noktada da patlar ve etrafı su basar. Reha'nın köşesinde de kelimeler, cümleler sayfadan taşıp akmış, meçhule karışmış. Gerçi diyebilirsiniz ki; 'taşmasa da sayfada kalsalar ne olacak...' Çünkü kelimeler ve cümleler gerçekten çok anlamsız. Ortada neden yazıldığı ve amacının ne olduğu belli olmayan bir köşe var. Şimdi basında, bu lafları benim Reha'yı Vatan'a kaptırdığım üzerine yazdığımı öne sürecek bir ahmak mutlaka çıkacaktır. Önceden açıklamamı yapayım da... Bak ahmakçığım; benim yayın yönetmeni olarak yaptığım en olumlu iş Reha'yı Vatan'a kaptırmak olmuş. Bunu köşeyi gördükten sonra anladım. Vatan'ın yayın yönetmeni her kimse, şu anda ona bir tavsiyem olacak. O, dinlemezse bari Zafer Mutlu dinlesin beni... O böyle bir köşeyi arka sayfaya açtırarak nasıl bu hatayı yaptı, doğrusu anlamadım, hayal kırıklığına uğradım, o bu işlerden iyi anlar diye biliyordum çünkü... Neyse; zararın neresinden dönülse yararı var. O yüzden arkadaşlara ben bedava tavsiyemi vereceğim... Bu tür konularda genellikle tavsiye cümlesi başına hayli yüksek fiyat alırım ama bu seferlik paradan vazgeçiyorum. Sevgili Zafer ve künyeden şimdi baktığım kadar Tayfuncum, hemen yarın Reha'yı bir kenara çekin ve konuşun... Ona hemen kadınlar hakkında yazmasını söyleyin... Hem de seks değil aşk üzerine yazsın. Beyaz Türk kadınlar büyük ihtimalle ebleh olduklarından, Reha'nın aşk yazılarına ayılıp bayılıyorlar.


Bu tutar ama iç sayfada olacak yazı. Öyle at nalı gibi köşe de olmaz. En fazla üç bin vuruş olacak. Üç bin vuruş deyince aklıma 'Yiğit Ali'nin seks kaseti, oradan da seks geldi. Aman Reha'ya seks yazdırmayın, çünkü köşe o zaman hiç okunmaz, Beyaz Türk kadınlar bile onunla seks isteyecek kadar ebleh olamazlar (Gülşen üstüne alınma lütfen, sizinki mutlaka aşktır). Sonunda özetle iç sayfada haftada maksimum iki kez aşk üzerine yazacak Reha, çünkü o da aşık. Köşenin adını da LOVER BOY koyabilirsiniz... Tavsiyem bu kadar. Bu kıyağımı da unutmayın.



Ertuğrul Özkök yeni bir araştırmacı gazetecilik ekolü yarattı. Uçak yolculuklarında uçak içinde gördüğü insanlara dayanarak analizler yapıyor. Dün de Türkiye'nin bir İslam Cumhuriyeti olması yolunda atılan adımların şifrelerini çözmüş. Bu ilginç bir araştırmacı gazetecilik yöntemi gayet tabii ki... Ancak tek bir sakıncası var: Ertuğrul Özkök sürekli olarak business class uçar, hatta bir keresinde birlikte yaptığımız seyahatte benimle aynı klasmana düşmemek için anında first class'a gitmişti. Ama Allah'tan first class'ta sosyolojik gözlem yapmadı da kurtardık. Şimdi diyeceksiniz ki; 'Beyaz Türkler'in yaşam alanı olan business class'ta insan nasıl olur da ülkenin İslam Cumhuriyeti olmak üzere olduğu konusunda bir yoruma varabilir' diye. Varır kardeşim varır... Çünkü şu aralar 'Öteki Türkiye' bizlerden öç almak süreci içinde. Allah bilir yarın, öbür gün bu tipler Papermoon'a gelip yemek de yerler. İşte o an gelirse biz de bittik demektir. Çünkü sırada mazallah Lucca var demektir. Kalelerimiz tek tek düşüp duruyor kardeşim.



Laf Papermoon'dan açılmışken acaip de bi