08 Oca 2016 13:52
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:17
Reha Muhtar'ın Vatan Gazetesi'ndeki yazılarını kim sildirdi?
Usta gazeteci Reha Muhtar, Vatan'daki köşesinde yazılarının silindiğinden bahsetti.
İşte Muhtar'ın o yazısı..
Dün bir arkadaşım söylemese hiç fark etmeyeceğim;
-“Gazeteyle aranda sorun mu var?..” diye soruyor arkadaşım...
-“Hayır yok...” diyorum;
-“Niye olsun ki?..”
-“İnternet sayfalarında yazıların siliniyor ya ondan... Herhalde gazeteyle aranda bir sorun var...” cevabını veriyor...
***
O an kafama dank ediyor...
Benim dört yıl önceki yazılarımın internetten silinmesi, sanki gazetenin bugün yaptığı bir iş gibi algılanabiliyor...
Oysa özenle seçilerek silinen yazılar; bazı kişileri adlarıyla deşifre eden dört yıl önceki yazılar...
O yazılar bilinçli bir el tarafından, o tarihte çalışan birileri tarafından gizli eller kanalıyla siliniyorlar...
***
Arkadaşıma;
-“Bu mesele şu anda gazeteyle ilgili bir mesele değil...” diyorum...
-“Bu mesele çok daha geniş; bazı kilit mevkilere çöreklenen ve oradan güç alarak medya dizaynı yapan bir grubun suç oluşturan gizli davranışlarıyla ilgili...”
***
Anlamadığını görünce biraz daha açıyorum konuyu;
-“Hani...” diyorum...
-“Birkaç ay önce Vikipedia’da profesör babamı okutman, beni Milliyet gazetesinin Atina muhabiri yerine Resmi Gazete muhabiri olarak gösteren, 10 yıllık Milliyet çalışmışlığımı bir iki yılla buharlaştıran, İngilizce Vikipedia’da beni “balkabağı” tabiriyle ilişkilendiren, kızım Ayşe Nazlı’nın kızım olduğunu özenle gizleyen ve bizi ailecek itibarsızlaştırarak sıfırlamaya çalışan bir çete vardı... Olayların doğrusunu ve gerçeğini yazdığımda; uzun süre Vikipidia’da ‘bu yazılar değiştirilemez’ diye direten gizli kod adlı etki ajanları vardı ya... Vatan gazetesinin internet sitesinden vakt-i zamanında yazılarımı buharlaştıranlar aynı adamlar ya da kadınlar...
***
Bu çete; Türkiye’de yok etmeyi düşündükleri insanlara karakter suikasti yapar, onları yalan yanlış bilgilerle itibarsızlaştırırken, sosyal medyada ve uluslararası platformlarda ‘kirlileştirilmiş bilgileri ve dezenformasyonu’ bilinçli bir şekilde dolaşıma sokuyor...
Diğer yandan, yazılan yazıların kaydını bile silip, gerçeklerin üstünü örtmeye çalışıyor...
Acı tarafı ne biliyor musun?..
Bunu yapan etki ajanları, kendilerini basın özgürlüğünün savunucusu gazeteciler olarak lanse ediyorlar...
***
Yaptıkları kirli ve ağır bir suç... Bunların isimleriyle, gazeteci kelimesinin yan yana gelmesi bile, gazeteci kelimesini kirletiyor...”
***
Arkadaşım; dalgın dalgın yüzüme bakıyor...
-“Hayatın çok zor olsa gerek...” diyor...
-“Zor ama...” diyorum...
-“İnsanın ailesine sahip çıkması, sorumluluğunu alması, annesinden babasından, çoluğuna çocuğuna uzanan manevi köprüde, ‘onurunu, namusunu şerefini’ koruması, ‘tek başına bile kalsa 35 yılını verdiği gazeteciliğini savunması’ aynaya baktığında kendisi ve ailesi için gurur duyacağı bir tablo oluşturuyor... Bunun sağladığı manevi güç, üzerinize oynanan her oyunu ve pisliği yok ediyor...”
Dün bir arkadaşım söylemese hiç fark etmeyeceğim;
-“Gazeteyle aranda sorun mu var?..” diye soruyor arkadaşım...
-“Hayır yok...” diyorum;
-“Niye olsun ki?..”
-“İnternet sayfalarında yazıların siliniyor ya ondan... Herhalde gazeteyle aranda bir sorun var...” cevabını veriyor...
***
O an kafama dank ediyor...
Benim dört yıl önceki yazılarımın internetten silinmesi, sanki gazetenin bugün yaptığı bir iş gibi algılanabiliyor...
Oysa özenle seçilerek silinen yazılar; bazı kişileri adlarıyla deşifre eden dört yıl önceki yazılar...
O yazılar bilinçli bir el tarafından, o tarihte çalışan birileri tarafından gizli eller kanalıyla siliniyorlar...
***
Arkadaşıma;
-“Bu mesele şu anda gazeteyle ilgili bir mesele değil...” diyorum...
-“Bu mesele çok daha geniş; bazı kilit mevkilere çöreklenen ve oradan güç alarak medya dizaynı yapan bir grubun suç oluşturan gizli davranışlarıyla ilgili...”
***
Anlamadığını görünce biraz daha açıyorum konuyu;
-“Hani...” diyorum...
-“Birkaç ay önce Vikipedia’da profesör babamı okutman, beni Milliyet gazetesinin Atina muhabiri yerine Resmi Gazete muhabiri olarak gösteren, 10 yıllık Milliyet çalışmışlığımı bir iki yılla buharlaştıran, İngilizce Vikipedia’da beni “balkabağı” tabiriyle ilişkilendiren, kızım Ayşe Nazlı’nın kızım olduğunu özenle gizleyen ve bizi ailecek itibarsızlaştırarak sıfırlamaya çalışan bir çete vardı... Olayların doğrusunu ve gerçeğini yazdığımda; uzun süre Vikipidia’da ‘bu yazılar değiştirilemez’ diye direten gizli kod adlı etki ajanları vardı ya... Vatan gazetesinin internet sitesinden vakt-i zamanında yazılarımı buharlaştıranlar aynı adamlar ya da kadınlar...
***
Bu çete; Türkiye’de yok etmeyi düşündükleri insanlara karakter suikasti yapar, onları yalan yanlış bilgilerle itibarsızlaştırırken, sosyal medyada ve uluslararası platformlarda ‘kirlileştirilmiş bilgileri ve dezenformasyonu’ bilinçli bir şekilde dolaşıma sokuyor...
Diğer yandan, yazılan yazıların kaydını bile silip, gerçeklerin üstünü örtmeye çalışıyor...
Acı tarafı ne biliyor musun?..
Bunu yapan etki ajanları, kendilerini basın özgürlüğünün savunucusu gazeteciler olarak lanse ediyorlar...
***
Yaptıkları kirli ve ağır bir suç... Bunların isimleriyle, gazeteci kelimesinin yan yana gelmesi bile, gazeteci kelimesini kirletiyor...”
***
Arkadaşım; dalgın dalgın yüzüme bakıyor...
-“Hayatın çok zor olsa gerek...” diyor...
-“Zor ama...” diyorum...
-“İnsanın ailesine sahip çıkması, sorumluluğunu alması, annesinden babasından, çoluğuna çocuğuna uzanan manevi köprüde, ‘onurunu, namusunu şerefini’ koruması, ‘tek başına bile kalsa 35 yılını verdiği gazeteciliğini savunması’ aynaya baktığında kendisi ve ailesi için gurur duyacağı bir tablo oluşturuyor... Bunun sağladığı manevi güç, üzerinize oynanan her oyunu ve pisliği yok ediyor...”