20 Oca 2008 13:50 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:53

REHA MUHTAR'IN EN BÜYÜK BAŞARISI,UĞUR MUMCU CİNAYETİNİ "KARARTAN" GAZETECİ OLDUĞUNU UNUTTURMASI!..NASIL YANİ?..İŞTE İLGİNÇ BİR REHA MUHTAR PORTRESİ!..

Sabah Gazetesi'nin çiçeği burnunda röportajcısı Ecevit Kılıç, en son patlak veren Reha Muhtar-Deniz Uğur aşkı haberleri sonrasında ilginç bir Reha Muhtar portresi kaleme aldı.

Yaralı kadınlar mahallesinin Muhtar'ı


Reha Muhtar, haber bültenlerinin magazinleştirilmesinin öncülerinden oldu. Ama 'acayip' haberlerinin içinde kendisi de magazin malzemesi haline geldi. Gülşen ve Deniz Uğur aşkı ise Muhtar'ın yeni bir özelliğini ortaya çıkardı: Yaralı kadınların sığınağı..


Tek kanallı TRT'de ciddi değişimin yaşandığı bir dönem... Henüz Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlunun korsan özel televizyonu ufukta görünmüyor... Bültenler; 'devrim', 'özgürlük' hatta 'anı' gibi sözcüklerin kullanılmasının yasaklanmasına rağmen sabırsızlıkla bekleniyor... Siyah beyaz ekranda necefli maşrapa ve ardından 20.00'ye saniyeler kala yelkovan ve akrep... Ve bir gün ekranda "Reha Muhtar Atina'dan bildiriyor" anonsu... Tekerleme gibi bir şey... Gazeteciliğe Abdi İpekçi'nin öldürülmesinden sonra Aydın Doğan tarafından satın alınan Milliyet'ini, bir gazetecilik efsanesi olan Çetin Emeç döneminde başlayan Muhtar, bir süre yazıişlerinde çalıştıktan sonra Türk-Yunan ilişkilerinin en gergin döneminde soluğu Atina'da alıyor... Hem de bizzat Emeç ve Aydın Doğan'ın isteğiyle... Yunanistan'a giden her gazeteciye ajan gözüyle bakılıyor, takibe alınıyor... Kerküklü, yüreği vatan sevgisiyle dolu Reha Muhtar da aynı şeyleri yaşıyor: "Yunan sivil polisi beni sürekli takip ediyordu. Hatta evime, arabama kadar giriyorlardı." 80'li yılların Atinası'nda bir Türk için gazetecilik kolay değil... Hem de Milliyet'i, 'Türk-Yunan barışı için çaba sarf eden Abdi İpekçi'nin Milliyeti'ni temsil etmek' hiç kolay değil... Yunanistan, 1974 yılında Ecevit'in Kıbrıs çıkartmasından sonra çöken askeri cuntanın ardından hayli demokratik bir dönem yaşıyor. Türkiye ise tam tersine, cunta yönetimi altında...


REHA MUHTAR SİRKİ


Muhtar altı-yedi yıl süren Atina macerasından sonra Türkiye'ye döndü. O tarihe kadar TRT formatında, klasik bir haberci olarak bilinen Muhtar, Türkiye'de televizyonculuğa devam etme niyetindeydi. Ama TRT'den herhangi bir ses yoktu. Bunun üzerine TRT'ye 'program' teklifi götürdü. TRT, öneriyi kabul edince Ateş Hattı doğdu. Bu program, Reha Muhtar'ın hızla tanınmasına yol açtı. Ancak reklamcılığın "İyi reklam, kötü malı hızla batırır," diye ifade edilen o altın kuralı, televizyon dünyasında da geçerliydi... Atina'dan bildiren Reha Muhtar'la Ateş Hattı'ndaki Muhtar arasındaki fark hemen ortaya çıktı. O günlerde kimsenin tam olarak adını koyamadığı bu farkın ne olduğunu anlamak için özel televizyonların yayılması, Reha Muhtar'ın da Show TV'nin haber bültenini yönetmesi gerekecekti... Türkiye, Reha Muhtar'ı saçmalık dozu giderek artan sorularıyla tanıdı ve Muhtar bir fenomen haline geldi. Canlı bağlantılarda eşi tarafından bıçaklanan adama "Karınız sizi bıçaklarken orada mıydınız?", Tünel kazarken yakalanan mahkûma "Tüneli kaçmak için mi kazdınız?" sorularını yöneltmesiyle haber formatını da, izan denen şeyi de altüst etti. "Konuşan Türkiye" diye savunulan özel televizyonculuk, Reha Muhtar'la büyük bir hayal kırıklığına dönüştü. Haberler "Reha Muhtar sirki" damgasını yiyecek kadar acayipleşti, habere bilgisiz bir heyecan, hatta komedi geldi. Cüceler, uzun adamlar, köpekler... Komediyi haberlerle değil kendi