22 Eki 2009 10:16
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:54
REHA MUHTAR'IN AŞKI DENİZ UĞUR 'GAZETECİ'SİNİ ANLATTI!..İŞTE 'MUTANT' SEVGİLİLERİN SIRADIŞI AŞKININ HİKAYESİ!..
Poyraz ve Mina adlı ikiz bebek sahibi olan oyuncu Deniz Uğur, Muhtar'a olan aşkını ve yaşadıklarını 'Gazeteci' adlı kitabı için kaleme aldı...
Reha Muhtar ile yaklaşık iki yıldır süren birlikteliğinden Poyraz ve Mina adlı ikiz bebek sahibi olan oyuncu Deniz Uğur, Muhtar'a olan aşkını ve yaşadıklarını 'Gazeteci' adlı kitabı için kaleme aldı...
İki yıldır birlikte olduğu ünlü gazeteci Reha Muhtar'dan ikiz bebek sahibi olan Deniz Uğur, Muhtar ile yaşadığı sıradışı aşkı, ülkenin içinde bulunduğu siyasi ortam ışığında satırlara döktü. Uğur, Alfa Yayınları'ndan çıkan 'Gazeteci' adını verdiği kitabında kendisini ve sevgilisini 'mutant' (değişime uğramış) olarak tanımlıyor. Kitabında Muhtar ile tanışmadan önceki döneme de değinen ünlü oyuncu, eşi İsmail Hakkı Sunat'ın öldürülmesinden sonra yaşadığı buhranlı dönemi de paylaştı...
BİRBİRLERİNE DELİ OLUYORLAR
Gazeteciyi 'çapkın kurt', genç kadını da 'sığınacak liman arayan mağdur' ilan etmeleri çok muhtemeldi. Oysa onların ikisi de burjuva ailelerin tek çocuklarıydı... Sadece birlikte soludukları havanın şöyle bir koklanması yeterliydi onların aşk öyküsünü doğru okuyabilmek için... Bu ilişkinin dinamiklerindeki snobizmin yanısıra, içtenlik ve doğallığın da algılanabilmesi gerekirdi. Onlar birbirlerine deli oluyorlardı...
KISKANÇLIK VE HIRS OKLARI
- "Senin sevgilim olmandan gurur duyuyorum. Başkaları tarafından bilinse de gurur duyuyorum, bilinmese de gurur duyuyorum."
- "Ben de..."
Birlikte olan iki insanın, iki sevgilinin birbiriyle gurur duyması ne benzersiz bir duygudur, ne büyük hazdır. Fakat bu hazzı yaşayanlar sadece onlardı. Bir gün, birlikte oldukları duyulup bilinince, çoğu kimse bundan haz almayacak, kıskançlık ve hırs okları üzerlerine fırlatılacaktı.
ELİNDEKİ TELEFONU ÇÖPE AT, HEMEN!
- "Şimdi hemen yeni bir telefon hattı bulmanı istiyorum. Şu ana kadar konuştuğumuz hattı çöpe at!"
Beraberliklerinin yeni başladığı ve üstelik hazırladıkları televizyon programının gizli tutulması gereken o günlerde, birlikte hangi mücadeleyi ne kadar göze alabilecekleri konusunda henüz kimsenin fikir sahibi olmadığı bir ikili, ülkenin çok satan gazetesinin birinci sayfasında sürmanşet olarak yayınlanan 'Aşk yaşıyorlar' çığırtkanlığıyla karşılaşmıştı. Bu çok erkendi. Çok yaralayıcı olma ihtimali vardı. O günlerde henüz tam anlamıyla 'ekip' olamazdınız, ne kadar iyi niyetli olursanız olun, ortak hareket edemez ve hata yapardınız. Büyük ihtimalle yapardınız. Kim olsa yapardı. Fakat genç kadın gazeteciyle konuşması tamamlandığı saniyede hiç tereddüt etmeden cihazın içindeki sim kartı çıkardı. Telefon hattı üç saniye içinde çöp kutusundaydı.
AÇIK YEŞİL RENKTEKİ MERCEDES TAKİPTE
Gazeteci o gün, diğer günlerden farklı olarak hemen çalışma masasına ilerleyip bilgisayarını açmak yerine pencerelerden birine doğru yöneldi ve eliyle jaluziyi araladı. Gazetecinin keskin bakışları altında o kalabalık ve gürültülü cadde, çevredeki iş merkezleri ve koşuşturan insanlar, her zamanki gibi görünüyordu. Fakat gazetecilerin gözünde x ışınları olur, onlar tüm detayları fark eder, hiçbir şeyi atlamazlar... Gazete binasının yakınında, caddenin köşesinde açık yeşil renkli bir Mercedes duruyordu. İçinde şoförle birlikte toplam iki kişi olduğu görülmekteydi. Penceresinden görmeye alışkın olduğu günlük manzaranın içinde dikkatini çeken yalnızcı bu olmuştu. Demek ki oradan sinyal geliyordu...
83 YAŞINDAKİ ADAM İÇERİ ALINDI!
Genç kadının yüzünde beliren nefret buz gibiydi. Genç adama bir adım daha yaklaştı. Genç adam ister istemez gerilemek zorunda kaldı
- "Kendini adadığın sistem bir gün seni çiğneyip tükürecek. Bu yüzden umurumda değilsin. Sadece patronuna şunu söyle; elinden geleni ardına koymasın! 83 yaşındaki hasta adamı içeri aldılar. Bugün kalp ameliyatı geçirecek. Ölebilir. Ama hiç korkmuyor. 'Nalları dikmek' esprileri yapıyor, yazılarını yazmaya devam ediyor. Bunlar sana ne ifade ediyor?"
Genç adam bozulmuş gibiydi. Genç kadın gülümsedi:
- "Sizinle dalga geçiyorlar!"
İLAHİ ADALET HER ZAMAN İŞLİYOR!
Bekleme salonuna giden koridorda, karşılarında soluk benizli bir adam belirdi. Görünürde normal olmayan hiçbir şey yoktu. Ama yanından geçip gittikleri adamın yüzü hayalet görmüş gibi bembeyaz kesilmişti. Bir daha arkalarına dönüp adama bakmadılar. Ama genç kadın, ilahi adalete inanmakla asla hata yapmadığını biliyordu. Tanrı, insana hak ettiği her şeyi gösteriyordu...
BİRBİRLERİNE DELİ OLUYORLAR
Gazeteciyi 'çapkın kurt', genç kadını da 'sığınacak liman arayan mağdur' ilan etmeleri çok muhtemeldi. Oysa onların ikisi de burjuva ailelerin tek çocuklarıydı... Sadece birlikte soludukları havanın şöyle bir koklanması yeterliydi onların aşk öyküsünü doğru okuyabilmek için... Bu ilişkinin dinamiklerindeki snobizmin yanısıra, içtenlik ve doğallığın da algılanabilmesi gerekirdi. Onlar birbirlerine deli oluyorlardı...
KISKANÇLIK VE HIRS OKLARI
- "Senin sevgilim olmandan gurur duyuyorum. Başkaları tarafından bilinse de gurur duyuyorum, bilinmese de gurur duyuyorum."
- "Ben de..."
Birlikte olan iki insanın, iki sevgilinin birbiriyle gurur duyması ne benzersiz bir duygudur, ne büyük hazdır. Fakat bu hazzı yaşayanlar sadece onlardı. Bir gün, birlikte oldukları duyulup bilinince, çoğu kimse bundan haz almayacak, kıskançlık ve hırs okları üzerlerine fırlatılacaktı.
ELİNDEKİ TELEFONU ÇÖPE AT, HEMEN!
- "Şimdi hemen yeni bir telefon hattı bulmanı istiyorum. Şu ana kadar konuştuğumuz hattı çöpe at!"
Beraberliklerinin yeni başladığı ve üstelik hazırladıkları televizyon programının gizli tutulması gereken o günlerde, birlikte hangi mücadeleyi ne kadar göze alabilecekleri konusunda henüz kimsenin fikir sahibi olmadığı bir ikili, ülkenin çok satan gazetesinin birinci sayfasında sürmanşet olarak yayınlanan 'Aşk yaşıyorlar' çığırtkanlığıyla karşılaşmıştı. Bu çok erkendi. Çok yaralayıcı olma ihtimali vardı. O günlerde henüz tam anlamıyla 'ekip' olamazdınız, ne kadar iyi niyetli olursanız olun, ortak hareket edemez ve hata yapardınız. Büyük ihtimalle yapardınız. Kim olsa yapardı. Fakat genç kadın gazeteciyle konuşması tamamlandığı saniyede hiç tereddüt etmeden cihazın içindeki sim kartı çıkardı. Telefon hattı üç saniye içinde çöp kutusundaydı.
AÇIK YEŞİL RENKTEKİ MERCEDES TAKİPTE
Gazeteci o gün, diğer günlerden farklı olarak hemen çalışma masasına ilerleyip bilgisayarını açmak yerine pencerelerden birine doğru yöneldi ve eliyle jaluziyi araladı. Gazetecinin keskin bakışları altında o kalabalık ve gürültülü cadde, çevredeki iş merkezleri ve koşuşturan insanlar, her zamanki gibi görünüyordu. Fakat gazetecilerin gözünde x ışınları olur, onlar tüm detayları fark eder, hiçbir şeyi atlamazlar... Gazete binasının yakınında, caddenin köşesinde açık yeşil renkli bir Mercedes duruyordu. İçinde şoförle birlikte toplam iki kişi olduğu görülmekteydi. Penceresinden görmeye alışkın olduğu günlük manzaranın içinde dikkatini çeken yalnızcı bu olmuştu. Demek ki oradan sinyal geliyordu...
83 YAŞINDAKİ ADAM İÇERİ ALINDI!
Genç kadının yüzünde beliren nefret buz gibiydi. Genç adama bir adım daha yaklaştı. Genç adam ister istemez gerilemek zorunda kaldı
- "Kendini adadığın sistem bir gün seni çiğneyip tükürecek. Bu yüzden umurumda değilsin. Sadece patronuna şunu söyle; elinden geleni ardına koymasın! 83 yaşındaki hasta adamı içeri aldılar. Bugün kalp ameliyatı geçirecek. Ölebilir. Ama hiç korkmuyor. 'Nalları dikmek' esprileri yapıyor, yazılarını yazmaya devam ediyor. Bunlar sana ne ifade ediyor?"
Genç adam bozulmuş gibiydi. Genç kadın gülümsedi:
- "Sizinle dalga geçiyorlar!"
İLAHİ ADALET HER ZAMAN İŞLİYOR!
Bekleme salonuna giden koridorda, karşılarında soluk benizli bir adam belirdi. Görünürde normal olmayan hiçbir şey yoktu. Ama yanından geçip gittikleri adamın yüzü hayalet görmüş gibi bembeyaz kesilmişti. Bir daha arkalarına dönüp adama bakmadılar. Ama genç kadın, ilahi adalete inanmakla asla hata yapmadığını biliyordu. Tanrı, insana hak ettiği her şeyi gösteriyordu...