18 Ağu 2013 10:26 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:21

REHA MUHTAR ÜÇ ÇOCUK OLAYINA EL ATTI; "ARINÇ NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?"

Reha Muhtar, Arınç'ın üç çocuk konusunda Başbakan gibi düşünmediğini açıklamasına tepki koydu!

Üç çocuk meselesinin şifresi...

Bülent Arınç lafa girip, üç çocuk konusunda Tayyip Erdoğan’ın tam tersi laflar etmeseydi; doğrusu bu konuya pek el atmayı düşünmüyordum...

Şifreleri var çünkü bu konunun...

Hassas ve derin bir konu bu üç çocuk meselesi...

Tayyip Erdoğan’ın herkesten üç çocuk yapma isteği kendi otokrasisiyle ilintili bir durum değil çünkü...

“Devlet politika”larıyla ilgili bir durum var perdenin arkasında...

***

Tayyip Erdoğan’ın “üç çocuk yapın” sözleri, bir yaşam tarzının empozesi, herkeslere neler yapacağını söyleyen bir “ayar verme hevesi”, kişilik haklarına müdahale ya da ailenin içine elini uzatma arzusu olarak “algılattırılmaya” çalışılıyor...

Meselenin şifrelerini bilenler bunun böyle olmadığını ilk anda idrak ederler...

Ancak elbette politika bir “algı yönetme sanatı...”

Tayyip Erdoğan da bir politikacı...

Zaman zaman rakiplerine karşı uyguladığı taktikler, onu da gün gelip vurabiliyorlar...

***

Bu hassas konunun bu şekilde tartışılması uzun zamandır vicdanımı rahatsız ediyordu...

Yine de bu konuya dalmayı uygun görmüyordum...

Ancak Bülent Arınç gibi usta ve tecrübeli bir politikacı, “Ben Başbakanımızın üç çocuk tavsiyelerine katılmıyorum... Çok istemelerine rağmen çocuk sahibi olamayan çiftler var... Ben sadece hayırlısı olsun diyorum...” deyince derin bilgileri vermenin elzem olduğunu fark ettim...

Politika bir demagoji sanatı bir yandan da...

Ancak “hayatın bilinmesi gereken bazı önemli gerçekleri” de var...

“Demagojiyle yalan yanlış yaratılan kör bilinçler” karanlık dehlizleri aydınlatmıyorlar...

***

“Üç çocuk yapın” tavsiyesi, bir yaşam biçimi zorlaması, dini kökleri olan bir empoze çabası, aile işlerine el atma arzusu, insanlara ayar verme kaygısı taşımıyor...

Söylendiği ya da algılatılmak istendiği şekilde...

Tayyip Erdoğan’ın “üç çocuk yapın” söylemi, “Türkiye’nin demografik yapısının değişmesini engellemeye yönelik bir realite...”

Türkiye’de Kürt, Türk, Arap, Çerkez, Laz, Arnavut, Rum, Ermeni, Musevi kökenli 76 milyon insan yaşıyor...

Tüm bu alt etnisiteler, Türkiye vatandaşlığı kimliğiyle taçlanıyorlar...

***

Son olarak Kürt kimliğinin daha gerçek bir tanımlamaya kavuşturulduğu “demokratik açılımların yaşandığı” günlerden geçiyoruz...

Yıllardır yok farz edilen “Kürt kimliğinin tanınması, yaşamın daha eşit, adil ve insan haklarına uygun kurulmaya“ çalışılması mutluluk verici gelişmeler...

Fakat; bir yandan da, Türkiye Cumhuriyeti’nin demografisinin dayandığı bir nüfus yapısı var...

Bu nüfus oranlarının halihazırdaki varlığı, bir devlet politikası olarak korunmak zorunda...

İnsanlar arasında kardeşliği, barışı, yurttaş eşitliğini ve özgür birey olma niteliklerini değiştirmeden, devlet nüfus yapısını da sürdürebilir kılmak mecburiyetinde...

“Devlet sistemi ve derin gerçeği” Başbakan’lara, Bakan’lara varolan demografik yapıyı koruma ve sürdürme görevini veriyor...

***

Sovyetler Birliği’nin dağılması süreci, Rus nüfusun yakın gelecekte diğer etnisitelerin sayıca altında kalacağı gerçeğinden hareketle başlayan bir süreçti...

Ülkelerin “demografik yapılarını koruma ve sürdürme” görevleri var...

Bu bir “hükümet ya da siyasi parti empozesi değil devlet görevi...”

Tayyip Erdoğan’ın “Üç çocuk yapın” önerisi, Türkiye’nin batı bölgelerinde gittikçe artış oranı düşen nüfusunun, diğer bölgelerle aynı oranda artmasını sağlamaya yönelik bir nüfus politikası...

Bu nüfus politikası “bir devlet politikası; Tayyip Erdoğan’ın kişisel ya da dini nedenlerle içinde yarattığı bir arzu değil...”

Bunu günlük politika demagojilerinin arasında “boğma”, “gölgeleme”, “karartma”, çok can yakan bir taktik olsa gerek...

***

Muhalefet bu konuda siyasi bir manevra yapabilir...

Tayyip Erdoğan’ın da onlara çokça yaptığı gibi, “bu devlet politikasını”, Erdoğan’ın “özel hayat dayatması, kişisel yaşam empozesi, aileye elini uzatan didaktik bir davranış çabası, hayata ayar veren otokratik bir kişilik arzusu” olarak gösterebilir...

Bu anlaşılabilir...

Ancak Başbakan Yardımcısı olarak bunca tecrübeden ve ustalıktan geçmiş bir Bülent Arınç’ın “Ben Başbakan gibi düşünmüyorum... Üç çocuk konusunda ısrar etmiyorum... Çok istemelerine rağmen hiç çocuğu olmayan aileler var... Hayırlısı olsun diyorum...” sözleri anlaşılmaz bir çıkıştır...

***

Herkes biliyor ki, “üç çocuk yapın” sözleri, “bir temennidir” aslında...

Altında devletin nüfus politikasının yattığı bir temenni...

Bu temenninin çocuğu olmayan ailelerle bir ilgisi yok...

Temenni nüfus politikasının, demografik yapının değişmemesini arzulayan bir uzantısı...

Sanki bu otokratik bir kişiliğin yansımasıymışcasına; Başbakan Yardımcısı’nın buna karşı çıkması anlaşılır gibi değil...

Bülent Arınç’ın bu gerçeği bilmemesi mümkün değil...

O zaman bu farklı çıkış neyin nesi?..

Tayyip Erdoğan’ın son zamanlarda, yakın çevresinden de kaynaklanan “bir yalnızlaştırma politikasına maruz kaldığını” söylediğimizde, acayip bir saldırı başlamıştı...

Sanki bir damarı ortaya çıkarmışız gibi...

Neler oluyor dersiniz bu ülkede?..

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN