REHA MUHTAR CANLI YAYINDA O'NU İŞTEN ATTI!...O İSE AZMETTİ,ÇALIŞTI REHA MUHTAR'I RATİNGLERDE GERİDE BIRAKTI!..
"Canlı yayında tüm Türkiye'nin huzurunda işten atılmanın ne kadar onur kırıcı olduğunu bir ben bilirim!..Ve tabi canlı yayında bir çalışanı kapı önüne koymanın nasıl bir duygu olduğunu da Reha Muhtar"...Kim bu Muhtarzede?
Kim canlı yayında işten atılmak ister?
Geçtiğimiz günlerde Türkiye'de bir ilk yaşandı ve bir spiker canlı yayında istifa etti.
CNN TÜRK spikeri Suna Vidinli, konuğu Ali Babacan'la yayında olduğu sırada görevinden ayrıldığını söyledi. Medyada gündem olan bu istifa çok şaşılacak bir durum değil ama olay medyada ilk olması nedeniyle geniş yankı buldu. Ancak onca yazılan çizilene rağmen canlı yayında istifa etmenin etik olup olmadığı tartışılmadı. Bunun bir şımarıklık ifadesi olabileceği kimsenin aklına gelmedi. Geldiyse bile yazılmadı. Peki ya bunun tam tersi olsaydı? Aynı kanalın televizyon yöneticisi Suna Vidinli'yi işten atsaydı ve bunu canlı yayında herkese duyursaydı? "O kadar da değil" diyenler, acele etmesin! Çünkü böyle bir olay yaşandı. Hem de Türkiye'nin bugüne kadar en çok izlenen haber bülteninde, üstelik canlı yayın sırasında. Şaka değil gerçek! İşte anlatıyorum; Yıl; 1996 Yer; Kocatepe Camii, Ankara Filistin'de İsrail askerleri tarafından öldürülen Filistinliler için gıyabi cenaze namazı kılınıyor. Cüppeli bir grup şeriat sloganları atmaya başlayınca polis müdahalesi geliyor. Sonrası malum! Ortalık toz duman..
O gün bu olay tüm bültenlerde ilk haber olarak yayınlandı. Bir kanal hariç. O kanalda haber akışı diğerlerinin tersine göre yapılıyordu ve bülteni sunan adamın tarzı hiç kimseye benzemiyordu. Onu bir numara yapan da işte buydu; herkesten farklı olması. Kocatepe'de şeriatçı eylem haberi bültenin ortalarında girdi. Eylemcileri haber dili dışında ağır bir üslupla eleştiren yayından sonra anchorman çıktı ve canlı yayında şöyle dedi; "Sevgili izleyiciler, az önce bir haber verdik. Bu haber bizim yayın çizgimize hiç yakışmıyordu. Bu yüzden sizden özür diliyorum. Ve bu haberi yapan arkadaşımız ..... .....'yı tüm Türkiye'nin huzurunda canlı yayında işten atıyorum."
İnanılması güç ama gerçek. Bu olay anlattığım şekilde harfi harfine böyle yaşandı. Ve haberde imzası bulunan genç muhabirin işine son verildi. Kocatepe'de şeriatçı eylem haberinde göstericileri ağır bir dille suçladığı iddia edilen muhabir kapı önüne konuldu. Ertesi gün bazı gazeteler olaya küçük de olsa yer ayırıp "aslında ne oldu" diye sordu ama arkası gelmedi. Oysa sorgulanması gereken pek çok şey vardı. Mesela yirmili yaşlarda mesleğe yeni başlayan bir muhabirin haberi kontrol edilmeden yayına gönderilebilir miydi?
Elbette hayır! Kontrol edilmenin yanında, baştan aşağı eklemeler yapılmıştı habere. 28 Şubat'a giden yolda sürecin hızlanmasına katkı sağlayacak eklemelerdi bunlar! Ama o gün için hiç kimse bunu sorgulamadı, sorgulayamadı. Ta ki bugüne kadar! O talihsiz olayın ardından mesleğine bin bir güçlükle devam eden muhabir bugün Kanal 7 Ana Haber Bülteni'ni sunuyor.
Üstelik kimi zaman bu tatsız hadiseyi yaşadığı Show Ana Haber Bülteni'ni, çoğu zaman da onu sorgusuz sualsiz kapı önüne koyan Reha Muhtar'ı izlenme oranıyla geride bırakarak! Evet, o muhabir benim. İşte bunun için canlı yayında tüm Türkiye'nin huzurunda işten atılmanın ne kadar onu kırıcı olduğunu bir ben bilirim! Ve tabi canlı yayında bir çalışanı kapı önüne koymanın nasıl bir duygu olduğunu da Reha Muhtar... Bu yüzdendir ki canlı yayında istifa etmek, sebebi ne olursa olsun şımarıklık gelir bana. Başka bir şey değil!
Erhan ÇELİK/Bugün