"RECEP İVEDİK BİR ÜNİVERSİTE TARAFINDAN İNCELENSİN!....NE VAR BU FİLMDE Kİ,TOPLUM DELİLER GİBİ KOŞUYOR?"..HINCAL ULUÇ'TAN İLGİNÇ TEKLİF!..
Ben hayatımda bu kadar kötü bir film izlediğimi hatırlamıyorum.."Kötü" lafına gerek yok. Çünkü "Kötü" sıfat..Bir sıfatı kullanabilmek için ardına bir isim gerek..Yok..Ortada film diye bir şey yok aslında ki,iyi mi,kötü mü diye tartışalım..
Türkiye'de eğer topluma ve değerlerine meraklı bir üniversite varsa, bu konuyu mutlak araştırmalı.. Hatta bir doktora tezi olabilir, çok ciddi, çok önemli..
Recep İvedik nasıl oldu da, sinema ortamına böyle bir bomba gibi düştü?..
Filmi ilk üç gününde 900 bin kişi izledi.. Bugün bu sayı 3 milyona yaklaşıyor..
Sinemalar hâlâ tıklım tıklım dolu.. Her gün, her seans dolu.. Hem de her semtte dolu.. Gecekonduda da dolu, Kanyon sinemalarında da.. Seyirci, her cinsten.. Her yaştan.. 13 yaşından küçüklere güya yasak ama, İstanbul Belediyesi'nin sinemaları denetleme gibi bir mekanizması olmadığı için her seansta, hatta suarelerde bile yığınla çocuk var..
..Ve bu insanların hemen hepsi, film boyu durmadan kahkaha atıyorlar.. Katıla katıla gülüyorlar. Hatta alkışlıyorlar..
Şahan Gökbakar bana sorarsanız bir dahi.. Benim her cinsten, her yaştan, her sosyal gurup, her etnik kökenden insanımın kahkahalar atarak izleyeceği bir film düşünmek, bulmak ve çekmek gerçekten bir deha gerektirir..
Hele de bu film Recep İvedik ise..
Ben hayatımda bu kadar kötü bir film izlediğimi hatırlamıyorum.. "Kötü" lafına gerek yok. Çünkü "Kötü" sıfat.. Bir sıfatı kullanabilmek için ardına bir isim gerek.. Yok.. Ortada film diye bir şey yok aslında ki, iyi mi, kötü mü diye tartışalım..
Yakışıklı bir delikanlı, güzel bir kız yok.. Seyirci yakalayan klasik gişe oyunları, sahnelerinin hiçbiri yok.. Senaryo yok.. Hikâye yok. Olup biten bir şey yok. Gelişip giden bir şey yok..
Ne var peki?..
İşte üniversitenin araştırma sorusu bu..
Ne var bu filmde ki, toplum deliler gibi koşuyor?..
Ben başından sonuna tek, bir tek sahnede gülmedim. Tebessüm dahi etmedim. Midemin bulandığı pek çok sahne varken.. Yanımda Ünal var, Özcan, eşi Begüm var.. Ercan var.. Onlardan da tek bir gülme eylemi gelmedi.. Biz beş kişi başka film seyrediyorduk sanki, tıklım tıklım dolu sinemada.. Çünkü geri kalan herkes makara gibiydi, durmadan..
Filmden gece yarısı bire doğru çıktık. Kulis tıklım bu defa, merdivene yürüyemiyoruz, içeri girmek için bekleşenleri yarıp. Gece yarısı saat bire ilave seans koymuşlar. O da dolu..
Ben Şahan Gökbakar'ı ekranda hiç izlemedim. TV izlemem. Gen diye çok kötü bir filmde vardı, ama onda da maskeyle oynuyordu. Gene görmüş sayılmam.. Recep İvedik onu bu defa kıllardan yapılmış bir maske altında da olsa, izlediğim ilk yer denebilir..
Özel yaşamında, bu İvedik tipiyle taban tabana zıt biri.. Dünya şirini, tatlısı, sevimli, kibar, dost canlısı bir delikanlı. Çok kısa bir arada olduk bugüne dek, ama insanın içinin hemen ısındığı tipler vardır, onlardan.. Görenler 40 yıllık dost sanır, öylesi..