29 Tem 2012 09:35
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:58
RASİM OZAN KÜTAHYALI KENDİNİ NASIL TANIMLIYOR?
Sabah Gazetesi Pazar ekinde köşe yazan Rasim Ozan Kütahyalı, gazetecileri sınıflara ayırdı..
Liberalizm ve hukukun üstünlüğü
Liberalizm ve liberaller meselesi son dönemde Türkiye'de çok konuşuluyor...Ben de dört haftadır bu köşede bu mesele etrafında yazıyorum... Günümüz Türkiye'sinde hem sağdan hem soldan bir sürü kişi birilerine "liberal" diyor.Liberal olarak yaftalanan isimlerin çoğunluğu da "Ben liberal değilim" deme ihtiyacı hissediyor... Bir de tamamen lanetlemek amaçlı ifade edilen neoliberalizm ve neo-liberaller tabirleri var.O da ayrı bir mesele... "Neo-liberaller" lafını ne zaman duysam aklıma Nobel ödüllü büyük edebiyat adamı Mario Vargas Llosa geliyor...Llosa şöyle diyor: "Dünyanın hemen hemen bütün ülkelerini gezdim,yüzlerce liberal entelektüel tanıdım,çok sayıda farklı ekole mensup liberal gördüm ama hiç kendine neo-liberal diyen bir yazar görmedim"...Neo-liberalizm hayaletiyle birileri savaşadursun biz Türkiye'de "liberal cephe" diye adlandırılan aydınlar grubuna dönelim.. Bugünün Türkiye'sinde ise "liberal aydın" tanımının anlamı "Laik kesimden gelip Kemalist zihniyete karşı çıkmak"la özdeş hale geldi. Birçok yazar kendine liberal demese de hatta liberalizme muhalif olduğunu ısrarla söylese de "liberal aydın" olarak anılıyor. Günümüz Türkiye'sinde Mehmet Barlas, Murat Belge, Atilla Yayla, Etyen Mahçupyan, Ahmet Altan, Taha Akyol, Ali Bayramoğlu, Gülay Göktürk, Ömer Laçiner,Yasemin Çongar, Halil Berktay, İhsan Dağı, Oral Çalışlar, Eser Karakaş, Mustafa Erdoğan, Ayhan Aktar, Hasan Cemal, Berat Özipek, Cengiz Çandar ve daha ismini sayabileceğimiz birçok yazar "liberal aydın" olarak anılıyor... Bu isimlerin aralarında ciddi ideolojik farklılıklar var ama ortak noktaları laik yaşam tarzına sahip olmaları ve bir de hepsinin Kemalist zihniyetin özgürlükçü bir perspektifle dönüşümünden yana olması... Başkalarını bilmem ama ben kendimi liberal-demokrat olarak tanımlayan biriyim. Popüler anlamının da ötesinde doktrinal anlamda da kendimi liberal-demokrat olarak konumlandırırım. Bu konumu da büyük liberal filozof Isaiah Berlin'den alıntılarla yazmaya çalışıyorum dört haftadır...Öte yandan liberalizmin entelektüel tarihinde problemli bulduğum birçok ekol var. Özellikle içinde yaşadığımız -Manuel Castells'in çok isabetli terimiyle- küresel ağ toplumu ortamında liberalizmin entelektüel spektrumundaki farklılıklar daha belirginleşmeye ve hatta çatlamaya başladı bana sorarsanız... Fakat bütün bu liberal spektrumun üzerinde ittifak ettiği değerler hâlâ var... Bunların en başında da hukuk olgusu, hukuk devleti kavramı, hukukun üstünlüğü(rule of law) değeri geliyor... Hukuk deyince pozitif hukuku, yani o ülkede geçerli olan yasaları kastetmiyoruz. Yasalar çıkartılır, tartışma biter ve her ne şekilde olursa olsun insanlar da o yasalara uymak zorundadır gibi bir argümanı hiçbir liberal-demokrat savunmaz, savunamaz... Tam aksine liberal gelenek, o yasalar, baskıların, haksızlıkların kaynağını oluşturuyorsa o yasalara direnme hakkını savunur. O ülkenin yurttaşlarına gerektiğinde mevcut yasalara direnmesi gerektiğini tavsiye eder liberal gelenek. Hukuk diye sunulan pozitif yasalara karşı sivil itaatsizlik yoluyla başkaldırmayı bir temel insan hakkı sayar. Liberalizmin hukukun üstünlüğü anlayışı ne olursa olsun yasalara uymayı değil, insan olmaklığımızdan kaynaklanan vazgeçilemez ve devredilemez doğal haklarımız uğruna baskı ve adaletsizlik içeren yasalara isyan etmeyi ve direnmeyi, gerektiğinde de o yasaları çiğnemeyi gerektirir... Liberaller için hukuk demek, doğal haklar demektir... Doğal haklar da, 1776 bildirgesinde mükemmel şekilde özetlenen yaşam, özgürlük ve mutluluğu istediğimiz yolla arama hakkı demektir... Tüm diğer detaylandırılmış haklarımız bu temelden doğar... Liberallerin doğal hukuk diye andığı değer bir yönüyle bütün bir beşeriyetin hukuk birikiminin billurlaşmış halidir. Roma hukukundan İslam hukukuna kadar bu temel değerler modernöncesi hukuk tradisyonlarında da öz itibariyle vardır. İnsanlığın adalet ve vicdan duygularının üzerinde yükselen bir değerdir doğal hukuk. Liberalizmin yaptığı şey insanlığın üzerinde ittifak ettiği ortak ahlak ilkelerini doktrine ederek somutlaştırmaktır. Bütün mevcut yasal sistemlerin üzerine bir çatıdeğerdir hukuk kavramı... Haftaya devam edeceğiz...
Rasim Ozan KÜTAHYALI / SABAH PAZAR
Liberalizm ve liberaller meselesi son dönemde Türkiye'de çok konuşuluyor...Ben de dört haftadır bu köşede bu mesele etrafında yazıyorum... Günümüz Türkiye'sinde hem sağdan hem soldan bir sürü kişi birilerine "liberal" diyor.Liberal olarak yaftalanan isimlerin çoğunluğu da "Ben liberal değilim" deme ihtiyacı hissediyor... Bir de tamamen lanetlemek amaçlı ifade edilen neoliberalizm ve neo-liberaller tabirleri var.O da ayrı bir mesele... "Neo-liberaller" lafını ne zaman duysam aklıma Nobel ödüllü büyük edebiyat adamı Mario Vargas Llosa geliyor...Llosa şöyle diyor: "Dünyanın hemen hemen bütün ülkelerini gezdim,yüzlerce liberal entelektüel tanıdım,çok sayıda farklı ekole mensup liberal gördüm ama hiç kendine neo-liberal diyen bir yazar görmedim"...Neo-liberalizm hayaletiyle birileri savaşadursun biz Türkiye'de "liberal cephe" diye adlandırılan aydınlar grubuna dönelim.. Bugünün Türkiye'sinde ise "liberal aydın" tanımının anlamı "Laik kesimden gelip Kemalist zihniyete karşı çıkmak"la özdeş hale geldi. Birçok yazar kendine liberal demese de hatta liberalizme muhalif olduğunu ısrarla söylese de "liberal aydın" olarak anılıyor. Günümüz Türkiye'sinde Mehmet Barlas, Murat Belge, Atilla Yayla, Etyen Mahçupyan, Ahmet Altan, Taha Akyol, Ali Bayramoğlu, Gülay Göktürk, Ömer Laçiner,Yasemin Çongar, Halil Berktay, İhsan Dağı, Oral Çalışlar, Eser Karakaş, Mustafa Erdoğan, Ayhan Aktar, Hasan Cemal, Berat Özipek, Cengiz Çandar ve daha ismini sayabileceğimiz birçok yazar "liberal aydın" olarak anılıyor... Bu isimlerin aralarında ciddi ideolojik farklılıklar var ama ortak noktaları laik yaşam tarzına sahip olmaları ve bir de hepsinin Kemalist zihniyetin özgürlükçü bir perspektifle dönüşümünden yana olması... Başkalarını bilmem ama ben kendimi liberal-demokrat olarak tanımlayan biriyim. Popüler anlamının da ötesinde doktrinal anlamda da kendimi liberal-demokrat olarak konumlandırırım. Bu konumu da büyük liberal filozof Isaiah Berlin'den alıntılarla yazmaya çalışıyorum dört haftadır...Öte yandan liberalizmin entelektüel tarihinde problemli bulduğum birçok ekol var. Özellikle içinde yaşadığımız -Manuel Castells'in çok isabetli terimiyle- küresel ağ toplumu ortamında liberalizmin entelektüel spektrumundaki farklılıklar daha belirginleşmeye ve hatta çatlamaya başladı bana sorarsanız... Fakat bütün bu liberal spektrumun üzerinde ittifak ettiği değerler hâlâ var... Bunların en başında da hukuk olgusu, hukuk devleti kavramı, hukukun üstünlüğü(rule of law) değeri geliyor... Hukuk deyince pozitif hukuku, yani o ülkede geçerli olan yasaları kastetmiyoruz. Yasalar çıkartılır, tartışma biter ve her ne şekilde olursa olsun insanlar da o yasalara uymak zorundadır gibi bir argümanı hiçbir liberal-demokrat savunmaz, savunamaz... Tam aksine liberal gelenek, o yasalar, baskıların, haksızlıkların kaynağını oluşturuyorsa o yasalara direnme hakkını savunur. O ülkenin yurttaşlarına gerektiğinde mevcut yasalara direnmesi gerektiğini tavsiye eder liberal gelenek. Hukuk diye sunulan pozitif yasalara karşı sivil itaatsizlik yoluyla başkaldırmayı bir temel insan hakkı sayar. Liberalizmin hukukun üstünlüğü anlayışı ne olursa olsun yasalara uymayı değil, insan olmaklığımızdan kaynaklanan vazgeçilemez ve devredilemez doğal haklarımız uğruna baskı ve adaletsizlik içeren yasalara isyan etmeyi ve direnmeyi, gerektiğinde de o yasaları çiğnemeyi gerektirir... Liberaller için hukuk demek, doğal haklar demektir... Doğal haklar da, 1776 bildirgesinde mükemmel şekilde özetlenen yaşam, özgürlük ve mutluluğu istediğimiz yolla arama hakkı demektir... Tüm diğer detaylandırılmış haklarımız bu temelden doğar... Liberallerin doğal hukuk diye andığı değer bir yönüyle bütün bir beşeriyetin hukuk birikiminin billurlaşmış halidir. Roma hukukundan İslam hukukuna kadar bu temel değerler modernöncesi hukuk tradisyonlarında da öz itibariyle vardır. İnsanlığın adalet ve vicdan duygularının üzerinde yükselen bir değerdir doğal hukuk. Liberalizmin yaptığı şey insanlığın üzerinde ittifak ettiği ortak ahlak ilkelerini doktrine ederek somutlaştırmaktır. Bütün mevcut yasal sistemlerin üzerine bir çatıdeğerdir hukuk kavramı... Haftaya devam edeceğiz...
Rasim Ozan KÜTAHYALI / SABAH PAZAR