02 Şub 2012 10:42
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:18
RASİM OZAN KÜTAHYALI HÜRRİYET'İN BAŞINA MI GEÇİYOR?
Sabah Yazarı Mehmet Barlas, Aydın Doğan ile Nagehan Alçı-Rasim Ozan Kütahyalı çiftinin yediği yemeği bakın hangi açıdan değerlendirdi...
Siyasi kamplaşmanın bizim mesleğe yansımasının en kötü sonuçlarından biri de görgü ve nezaket kurallarının unutulmasıdır.
Buna son örnek, Aydın Doğan ile Nagehan Alçı-Rasim Ozan Kütahyalı çifti arasındaki ilişkilerin yorumlanmasından verilebilir.
Önce Aydın Doğan, Alçı-Kütahyalı çiftini Doğan Holding merkezindeki bir yemek davetinde baş başa ağırlamış.
Onlar da buna mukabele etmek için Aydın Doğan’ı evlerindeki baş başa bir yemekte ağırlamışlar.
Bir davete mukabele etmek en basit görgü kuralı değil mi?
Sadece başbakanlar, holding patronları, gazete sahipleri mi yemeğe davet edebilir gazetecileri? Gazetecilerin onları ağırlayacak güçleri, evleri, mutfakları olamaz mı?
Yemek daveti tek taraflı bir yol mudur?
Herkes aynı mı düşünmeli?
Davet edilen ve davet edenin siyasete farklı açıdan bakmaları mümkün değil midir?
Ama çığırından çıkmış ve kamplaşmaya kapılmış insani ilişkilerimiz yüzünden, bir yemek masası çevresindeki beraberlikleri de anormal görmeye başladık.
Bu akıntıya ben de kapılsaydım geçen haftalarda Habertürk’te sevgili Serdar Turgut’un yazdıklarını kopya eder ve "Rasim Ozan Kütahyalı Hürriyet’e genel yayın yönetmeni mi oluyor" diye çeşitlemeler yapardım.
Serdar Turgut söz konusu yazısında "Sabah’ı Murdoch alırsa Ertuğrul Özkök bu gazetenin başına geçebilir" içerikli fantezi denemesi yapmamış mıydı?
Tüm insani ilişkileri çığırından çıkartan bazı gelişmeler ve adliyelik de olan mesleki çeteleşmeler Nişantaşı lokantalarındaki toplu öğle yemeklerinde başladığı için, bazılarının Aydın Doğan’la Alçı-Kütahyalı çiftinin aynı masa çevresinde yemek yemelerinden ürkmeleri doğal olabilir.
Ama bir noktada hepimizin ve bu arada Aydın Doğan’ın da beyaz sayfa açıp, "Bugün bundan sonraki hayatımın ilk günüdür" dememiz gerekmiyor mu?
Buna son örnek, Aydın Doğan ile Nagehan Alçı-Rasim Ozan Kütahyalı çifti arasındaki ilişkilerin yorumlanmasından verilebilir.
Önce Aydın Doğan, Alçı-Kütahyalı çiftini Doğan Holding merkezindeki bir yemek davetinde baş başa ağırlamış.
Onlar da buna mukabele etmek için Aydın Doğan’ı evlerindeki baş başa bir yemekte ağırlamışlar.
Bir davete mukabele etmek en basit görgü kuralı değil mi?
Sadece başbakanlar, holding patronları, gazete sahipleri mi yemeğe davet edebilir gazetecileri? Gazetecilerin onları ağırlayacak güçleri, evleri, mutfakları olamaz mı?
Yemek daveti tek taraflı bir yol mudur?
Herkes aynı mı düşünmeli?
Davet edilen ve davet edenin siyasete farklı açıdan bakmaları mümkün değil midir?
Ama çığırından çıkmış ve kamplaşmaya kapılmış insani ilişkilerimiz yüzünden, bir yemek masası çevresindeki beraberlikleri de anormal görmeye başladık.
Bu akıntıya ben de kapılsaydım geçen haftalarda Habertürk’te sevgili Serdar Turgut’un yazdıklarını kopya eder ve "Rasim Ozan Kütahyalı Hürriyet’e genel yayın yönetmeni mi oluyor" diye çeşitlemeler yapardım.
Serdar Turgut söz konusu yazısında "Sabah’ı Murdoch alırsa Ertuğrul Özkök bu gazetenin başına geçebilir" içerikli fantezi denemesi yapmamış mıydı?
Tüm insani ilişkileri çığırından çıkartan bazı gelişmeler ve adliyelik de olan mesleki çeteleşmeler Nişantaşı lokantalarındaki toplu öğle yemeklerinde başladığı için, bazılarının Aydın Doğan’la Alçı-Kütahyalı çiftinin aynı masa çevresinde yemek yemelerinden ürkmeleri doğal olabilir.
Ama bir noktada hepimizin ve bu arada Aydın Doğan’ın da beyaz sayfa açıp, "Bugün bundan sonraki hayatımın ilk günüdür" dememiz gerekmiyor mu?