Radikal yazarından şok iddia: Erdoğan ile Özel...
Radikal yazarı Murat Yetkin 26 Şubat tarihli son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) topllantısında yaşananları köşesine taşıdı...
Yetkin MGK'da sadece Gülen'in değil 30 Mart sonrasında BDP'nin kazandığı belediyelerde ilan edileceği konuşulan özerklik meselesinin de gündeme geldiğini iddia etti. Özerklik konusunda güvenlik birimlerinin senaryolarının değerlendirildiğini anlatan Yetkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Necdet Özel arasında geçen konuşmayı da okuyucularına şu şekilde aktardı: "İsminin açıklanmasını istemeyen kaynakların verdiği bilgiye göre, güvenlik birimlerinin senaryo çalışmaları arasında BDP’nin kazandığı bazı belediyelere çifte bayrak çekilmesi ve PKK’lı milislerin ‘özsavunma’ rolü üstlenmesi de bulunuyordu. Hatta bu durumun Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Necdet Özel arasında (haydi münakaşa demeyelim) söz alışverişine neden olduğu da söylendi.
İşte Yetkin'in o yazısı
Son MGK'da sadece Gülen değil, BDP'nin 30 Mart sonrası kazanacağı belediyelerde özerklik ilanı planı da konuşuldu.
Önce bir haksızlığı giderelim, HDP’ye yapılan haksızlığı.
İstanbul Belediye Başkan adayı Sırrı Süreyya Önder, şakayla karışık söylemişti ya ‘CHP oylarımızı bölmesin’ diye, haksızlık işte oradan çıktı.
Oysa HDP’nin mesela İstanbul’da CHP oylarını böleceği yolunda tek bir gösterge yok; o bir vehimdir.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı yasadışı PKK’nın İmralı mahpusundaki lideri Abdullah Öcalan’a göndererek başlattığı diyalogdan itibaren, tamamen bir vehimdir. Dünkü Türkiye’de belki ama bugünkü Türkiye’de zaten HDP ya da BDP’ye oy vermeyecek olsa CHP’ye verebilecek bir seçmen tipi yoktur. HDP’nin dolayısıyla CHP’yi bölme potansiyeli yoktur. Yani Önder’in yaptığı gerçekten yanlış anlaşılmış, iyiniyetli bir şakadır.
* * *
Ama BDP ve onunla aynı tabanı paylaşan PKK’nın 30 Mart yerel seçimleri sonrasında özerk idareler kurma planı şaka değildir, ciddidir.
Yıllar önce Öcalan kitabında tanımlamıştı, Kürt politikacılar da artık gizlemiyor. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ‘demokratik özerklik’ için 30 Mart’ın bir dönüm olacağını seçim kampanyası başlarken söylemişti. Diğer Eşbaşkan Gültan Kışanak bunu bir adım ileriye taşıdı; “Zaten ilan edilmişti, inşa edeceğiz” dedi.
Ama bu beyanlardan da önce konu hükümetin ve Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) gündemindeydi.
MGK’nın 26 Şubat toplantısında sadece Suriye’deki gerginlik hali ve Fethullah Gülen’in devlet içindeki ‘paralel yapılanması’ konuşulmadı. Yerel seçimler ve o arada PKK cephesinden gelen ‘özerklik ilanı’ sinyalleri de konuşuldu.
İsminin açıklanmasını istemeyen kaynakların verdiği bilgiye göre, güvenlik birimlerinin senaryo çalışmaları arasında BDP’nin kazandığı bazı belediyelere çifte bayrak çekilmesi ve PKK’lı milislerin ‘özsavunma’ rolü üstlenmesi de bulunuyordu.
Hatta bu durumun Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Necdet Özel arasında (haydi münakaşa demeyelim) söz alışverişine neden olduğu da söylendi.
* * *
Asker özellikle de 34 köylünün PKK’lı niyetine öldürüldüğü Uludere harekâtının faturası üstüne kaldıktan sonra yazılı olmayan ve yasaya uymayan siyasi talimatları uygulamaya gönülsüz duruyor. Ergenekon ve Balyoz ile istenen kitabi doğruya nihayet ulaşılıp NATO ordusu standardını yakalamaya çalışan asker, hükümetten de NATO standardı bekliyor. “Valiler yazılı bildirir, yasaya uygunsa uygularız” eğilimi var.
Ama hükümet askerin devreye girmesini istemeyebilir de. Daha 15 Mart’ta KCK AK Parti’yi diyalog muhatabı olmaktan çıkarmışken Öcalan, 21 Mart Nevruz mesajında hükümeti nasıl ‘Ağırdan alsa da’ samimi ilan etti ve seçim sonrasına verdiği krediyi uzattı? Sadece kendisinin dışarı çıkacağı umuduyla mı? Hayır. Öcalan, Erdoğan ve AK Parti iktidarının ‘200 yıllık’ açmazı bozacağını söyledi mesajında; buna inanıyor.
Doğrusu, diyaloğun başlamasından bu yana geçen 1.5 yıldır ne PKK saldırıları ne askeri operasyonlarda –istisnalar dışında- ölümlerin durmuş olması, sürecin devam etmesini sağlayan belki en önemli unsur; azımsanacak bir şey değil.
* * *
Anadolu’nun kritik illerinde Gülen desteğinden mahrum kalacak AK Parti birimlerinin Ankara’dan gelen irade ile yerel düzeyde BDP ile işbirliği yaptığı duyumları var.
Örneğin, Gülencilere çakması ardından belediyenin MHP’ye gitmesi ihtimali karşısında İçişleri Bakanı Efkan Âlâ’nın buraya özel ilgi gösterdiği biliniyor. İddiaya göre, Erzurum’un Kürt nüfusun bulunduğu 4 ilçesinde AK Partililerin BDP adayına oy verip seçtirmesi, buna karşın BDP oylarının da büyükşehirde AK Parti adayına yönelmesi söz konusu.
Hatay’da Suriye’deki savaş nedeniyle kaçan Alevi oyları BDP ile telafi niyeti konuşuluyor.
Aynı şekilde İzmir’i alması hayli güç görünen Binali Yıldırım için AK parti teşkilatının (yaşanan Kürt Rönesansı’na bakılarak) normalde BDP/HDP’ye oy vermesi beklenecek Kürt seçmene yöneldiği iddiası var.
Ankara’nın Kürt kökenli nüfusun yaşadığı Haymana, Bala, Şereflikoçhisar ilçeleri için de benzeri çalışmaların yapılmakta olduğu duyumu var.
İstanbul’da AK Parti’yle binlerce BDP/HDP belediye kadrosu karşılığında pazarlık yapıldığı iddiası artık ayağa düştü ama net olarak yalanlanmadı bugüne kadar.
Özerklik ayrı konu, günlük siyaseti aşar. Ama ittifakların siyaset oyununda yeri var mıdır? Vardır.
Sorun, yokmuş gibi yapmaktadır.