12 Oca 2012 15:11 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:13

RADİKAL YAZARINDAN ÇİÇEK'E ZOR SORU!

Özgür Mumcu,Tutuklu Gazete'yi köşesine taşıdı ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek'e çağrı yaptı.

Radikal yazarı Özgür Mumcu, Çalışan Gazeteciler Günü’nde ikinci sayısı yayınlanan Tutuklu Gazete’yi köşesine taşıdı ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e çağrı yaptı.

İŞte Özgür Mumcu’nun o yazısı..


Tutuklu Gazete

Norveç Başbakanı Jens Stoltenberg, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e tutuklu gazetecilerin durumunu sordu. Çiçek’in cevabı pek açıktı:
“Gazetecilik gibi gözükse de sanıldığı gibi değil, terör örgütü üyeliğinden evrakta sahteciliğe kadar yasak fiillerden cezaevindeler.”
Bu şahane açıklama üzerine herhalde Norveç Başbakanı kendisini yanıltan danışmanlarını tek ayak üzerinde bekleterek kendilerine gereken cezayı vermiştir.

Gazetecilik suçu
Sayın Çiçek haklı. Kanunlarda gazetecilik suçu diye bir suç yer almamakta. Dolayısıyla tutuklananlar kanunlarda olan bir suçtan dolayı içerideler. Zaten aksi artık açıkça bir diktatörlük rejimine sahip olduğumuz anlamına gelirdi.
Tuhaf olan, bu gayet açık olan durumu Çiçek’in bir cevap niyetine vermesi. Herhalde soruyu soran Norveçli Başbakan da uzun süredir konuyu gündeme getirenler de tutuklu gazetecilerin TCK ve TMK’da bulunan bazı suçlardan dolayı yargılandığını biliyor.
Çiçek’in vakti yoktur, yapamamıştır ancak çoğumuz da edinebildiğimiz kadarıyla iddianameleri okuduk. Tutukluların üzerine atılı suçları da fiillerini de biliyoruz. Yargılanmasınlar diyerek yargının işine karışan da yok.
Talep edilen çok basit. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’yi mahkûm ettiği kararlarında bahsettiği üzere, tutukluluk sebeplerinin ikna edici bir şekilde belirtilmesi. Genelgeçer, soyut kavramların tekrarının tutukluluğa gerekçe olamayacağı kuralının idrak edilmesi.
Bir de katil zanlılarının bile tutuksuz yargılanabildiği bir sistemde, bir kitap yazmış insanın neden bir senedir tutuklu olduğunun izah edilmesi talep ediliyor.

Bazı davaların savcısı
“Yargı bağımsızdır, biz karışamayız” sözü de uzunca bir süredir inanılırlığını kaybetti. Bazı davaların savcısıyım dediğinizden, Avrupa Konseyi’nde kitapla bombayı birbirine eş tuttuğunuzdan beri yargı bağımsızlığına özen gösterdiğinize inanmak çok zor.
Eski Genelkurmay Başkanı’nın tutuklanmasından rahatsız olmanızla tutuklu milletvekilleri hakkındaki tavrınızın çelişkisi de bu zorluğu arttırıyor.
Tutuklu gazeteciler önceki gün Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısını “Terörist değil gazeteciyiz” manşetiyle çıkardılar. BirGün, Evrensel ve Aydınlık, ‘Tutuklu Gazete’yi ek olarak verdi. İkisi yeni tahliye olmuş 45 gazeteci içeriden yazdılar.
Nedim Şener, “Eğer sen de özgürsen, biz özgürüz her alanda. 100 meslektaşım tutukluysa ben 100 kere tutukluyum. 100 gazeteci tutukluysa, gazetecilik tutukludur” demiş.
Mustafa Balbay, “Bir iktidar kendi sesi dışındaki tüm sesleri yok etmeye başladığı gün, kendi varlığı da tehlikeye girmiş demektir” demiş.
Mustafa Gök, “Yasaklara, sansüre karşı yine en güçlü silahımız gerçekler ve haklılığımızdır. Nerede olursak olalım, gerçekleri anlatma suçunu işlemeye devam edeceğiz” demiş.
Peki, siz ne dersiniz Sayın Çiçek? Hadi Norveç Başbakanı misafir, yarın evine döner. Biz burada kalıcıyız. Bize ne dersiniz Sayın Çiçek?