06 Ara 2012 11:56
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:27
RADİKAL YAZARI AKİF BEKİ'Yİ TOPA TUTTU; BİZ BAŞBAKANLIK BASIN SÖZCÜLÜĞÜ'NDEN GELMEDİK!
"Malum kendisi Radikal'den önce Başbakanlık Basın Sözcülüğü ile iştigal ediyordu. İnsanın alışkanlıklarından kurtulması zor!"
Radikal yazarı Özgür Mumcu, son günlerde medya üzerine yazdığı
yazılarına değindiği Akif Beki’ye fena
çaktı...
Akif Bekileşme sendromu
Belki takip ediyorsunuzdur. Akif Beki son birkaç yazısını medyaya ayırdı ve gazetecilik dersleri verdi. Malum kendisi Radikal’de yazmadan önce Başbakanlık Basın Sözcülüğü ile iştigal ediyordu. İnsanın alışkanlıklarından, eski işinin tesirinden kurtulması güç. Beki’nin yazılarındaki Başbakanlık Sözcülüğü esintilerini o sebeple anlayışla karşılamak lazım.
Beki, medya etiği derslerini Birgün gazetesi üzerinden vermeye başladı, oradan Ahmet Altan’a ulaştı ve Ahmet Altanlaşmak diye bir kavram ortaya attı. Koray Çalışkan ile ben Radikal’den önce Birgün gazetesinde yazıyorduk. Yani Başbakanlık Basın Sözcülüğü’nden gelmedik.
Elbette Birgün gazetesi kaale alırsa, Beki’nin eleştirilerini en iyi şekilde cevaplayacak niteliktedir. Derdim de kimse adına bir savunma yazmak, kimsenin sözcülüğünü yapmak değil. Derdim, Beki’nin derdini anlamaya çalışmak.
Galiba kendi ifadesiyle derdi şu: “Eleştiri şirazesinden çıktı bu zihniyetin elinde, topyekûn saldırıya, galiz aşağılamalara dönüştü.” Kastettiği, Başbakan’a yapılan eleştiriler. Haliyle bu yazısını eleştirenler oldu. Kendisinin bu anlayışına katılmayanlara ne dedi Sayın Beki:
“Bizim meslek böyledir. Yan iş olarak aramıza katılanlar bile gazetecilik üzerine racon kesme hakkını görür kendinde.” Sonra da eleştirdiklerini şöyle tanımladı:
‘Daha dün kenarından köşesinden gazeteciliğin tozuna bulaşanlar’, ‘part-time meslektaşlarımız’, ‘müptedi yarı zamanlı meslektaşlarımız’, ‘yeniyetmeler’, ‘mesleğin acemileriyle çömezleri’ vs. vs. Böylelikle Akif Beki’nin bir meslek büyüğümüz olduğunu öğrenmiş bulunduk. Daha önce fark edememişim, kusura bakmasın.
Ahmet Altan kötü örnek oluyormuş, yeniyetmeler onun üslubunun gazıyla Başbakan’a saldırıyorlarmış, oysa ‘yerli yerinde itiraz, aklı başında eleştiriyi’ ayrı tutuyormuş ama gazetecilik ‘Başbakan’a kafa tutma’ mesleği değilmiş.
Ahmet Altan hükümete destek verirken ve Başbakan için “Erdoğan, ona her zaman yakıştığını düşündüğüm biçimde şövalyece davrandı” diye yazarken de birçok yeniyetme part-time yazar Başbakan’ı eleştiriyordu. Yani Ahmet Altan’a özenip de gaza gelen biri olduğunu zannetmiyorum.
Ancak bu kimse örnek alınmıyor anlamına gelmez. Birçok kişi Akif Beki’yi tersten örnek alıyor. Ahmet Altanlaşmak isteyen var mı bilmem ama Akif Bekileşmek istemeyenler mevcuttur.
ÖZGÜR MUMCU'NUN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Akif Bekileşme sendromu
Belki takip ediyorsunuzdur. Akif Beki son birkaç yazısını medyaya ayırdı ve gazetecilik dersleri verdi. Malum kendisi Radikal’de yazmadan önce Başbakanlık Basın Sözcülüğü ile iştigal ediyordu. İnsanın alışkanlıklarından, eski işinin tesirinden kurtulması güç. Beki’nin yazılarındaki Başbakanlık Sözcülüğü esintilerini o sebeple anlayışla karşılamak lazım.
Beki, medya etiği derslerini Birgün gazetesi üzerinden vermeye başladı, oradan Ahmet Altan’a ulaştı ve Ahmet Altanlaşmak diye bir kavram ortaya attı. Koray Çalışkan ile ben Radikal’den önce Birgün gazetesinde yazıyorduk. Yani Başbakanlık Basın Sözcülüğü’nden gelmedik.
Elbette Birgün gazetesi kaale alırsa, Beki’nin eleştirilerini en iyi şekilde cevaplayacak niteliktedir. Derdim de kimse adına bir savunma yazmak, kimsenin sözcülüğünü yapmak değil. Derdim, Beki’nin derdini anlamaya çalışmak.
Galiba kendi ifadesiyle derdi şu: “Eleştiri şirazesinden çıktı bu zihniyetin elinde, topyekûn saldırıya, galiz aşağılamalara dönüştü.” Kastettiği, Başbakan’a yapılan eleştiriler. Haliyle bu yazısını eleştirenler oldu. Kendisinin bu anlayışına katılmayanlara ne dedi Sayın Beki:
“Bizim meslek böyledir. Yan iş olarak aramıza katılanlar bile gazetecilik üzerine racon kesme hakkını görür kendinde.” Sonra da eleştirdiklerini şöyle tanımladı:
‘Daha dün kenarından köşesinden gazeteciliğin tozuna bulaşanlar’, ‘part-time meslektaşlarımız’, ‘müptedi yarı zamanlı meslektaşlarımız’, ‘yeniyetmeler’, ‘mesleğin acemileriyle çömezleri’ vs. vs. Böylelikle Akif Beki’nin bir meslek büyüğümüz olduğunu öğrenmiş bulunduk. Daha önce fark edememişim, kusura bakmasın.
Ahmet Altan kötü örnek oluyormuş, yeniyetmeler onun üslubunun gazıyla Başbakan’a saldırıyorlarmış, oysa ‘yerli yerinde itiraz, aklı başında eleştiriyi’ ayrı tutuyormuş ama gazetecilik ‘Başbakan’a kafa tutma’ mesleği değilmiş.
Ahmet Altan hükümete destek verirken ve Başbakan için “Erdoğan, ona her zaman yakıştığını düşündüğüm biçimde şövalyece davrandı” diye yazarken de birçok yeniyetme part-time yazar Başbakan’ı eleştiriyordu. Yani Ahmet Altan’a özenip de gaza gelen biri olduğunu zannetmiyorum.
Ancak bu kimse örnek alınmıyor anlamına gelmez. Birçok kişi Akif Beki’yi tersten örnek alıyor. Ahmet Altanlaşmak isteyen var mı bilmem ama Akif Bekileşmek istemeyenler mevcuttur.
ÖZGÜR MUMCU'NUN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ