'RADİKAL ALAMETİFARİKASINI KAYBETTİ'
Radikal 2'den Radikal'e transfer olan Ahmet İnsel köşesinde Yıldırım Türker için bakın neler yazdı
Radikal gazetesinin Radikal2’den transfer ettiği yazarı Ahmet
İnsel, köşesinde dün gazeteden istifa eden Yıldırım Türker
için ’Radikal alameti farikasını kaybetti’ yazdı.
İnsel, Başbakan Erdoğan’ın olan bitende payı olduğunu ima eden
yazısında "Medyadaki temizliğin boyutları, 12 Eylül sonrasında ve
28 Şubat dönemindeki yoğunluğa ulaştı." yazdı. İsim vermeden
gazetesinin yayın yönetmeni Eyüp Can’ı yerden yere vurdu...
İşte o yazıdan çarpıcı bir bölüm:
MEDYADA KİM VARSA AZARLIYOR
Bugün Türkiye Başbakanı, işkenceci geçmişi sergilenen bir polisin
terfi ettirilmesi, önemli bir göreve getirilmesini eleştiren kendi
partisinden milletvekillerine bile bir nebze tahammül gösteremiyor.
Hükümet ve kendisi aleyhinde olumsuz değerlendirmelerde bulunan
medyada kim varsa, ona laf yetiştirmekten, azarlamaktan, ’kendine
gelmesini talep etmekten’ kendini alamıyor.
İŞTEN ATILMASI GEREKENLERİ TEK TEK GÖSTERİYOR
İşten atılması gereken gazetecileri neredeyse tek tek gösteriyor.
Telefonla yaptığı yasakçı müdahaleleri de marifetmiş gibi övünerek
kendisi anlatıyor. Bu müdahalelerin bilinmesini istiyor. Çünkü
mutlak iktidar sahibi olduğunu göstermek istiyor.
Bu bir güç ve iktidar sergileme şehveti. İktidarın maşalarının
münafık sesleri susturmak için kullanılmasına sevecenlikle bakması
bu nedenle şaşırtıcı değil. Akit gazetesinin daha önce bu
sütunlarda nitelendirdiğimiz gazetecilik anlayışından rahatsız
değil belli ki. Geçmişte olduğu gibi, onun da bu güç politikasında
bir yeri var.
EN SON CENGİZ ÇANDAR’A YAPILANLAR GİBİ...
Politikasının tökezleyen konularında yaraya parmak basanların, onu
eleştirenlerin, başka mümkün politikalar olduğunu hatırlatanların
üzerine, en son Cengiz Çandar’a yapıldığı gibi, en aşağılık
yöntemlerle saldırılmasını, kısık gözlerle ve donuk bir surat
ifadesiyle izliyor. Bu toprakların bildik mütehakkim edasıdır
bu.
Kendine sorsanız, "Ben mi emir verdim?" diye yanıtlayacaktır. Bu
kirli işler maşasını gezilerine davet etmekten de imtina
etmiyor.
MEDYADAKİ TEMİZLİĞİN BOYUTLARI 28 ŞUBAT’A
ULAŞTI
İpe sapa gelmez iddialarla açılan davalar, tutuklamalar bu
iktidarın güç gösterisinin bir yüzüdür. Diğer yüzünde ise zamanın
ruhunu yakalamakta mahir patronlar ve yöneticiler tarafından dalga
dalga gerçekleştirilen temizlik operasyonları var. Medyadaki
temizliğin boyutları, 12 Eylül sonrasında ve 28 Şubat dönemindeki
yoğunluğa ulaştı. Yeni mütehakkim eski mütehakkimlerin yolunda
ustalığını icra ediyor.
RADİKAL ALAMETİ FARİKASINI KAYBETTİ
Otoriter rejimde pupa yelken yol alıyoruz. Ve bu rejimin insan
figürlerini, dilini, jestlerini en ince detaylarını kaçırmadan
resmeden, gördüğünü ve hissettiğini hem aklımıza hem kalbimize
nakşeden bir kalem bu sefer yeni rejimin artarak boğucu olan
atmosferinden nasibini aldı. Yıllardır aynı gazetenin sayfalarını
paylaşmaktan onur duyduğum Yıldırım Türker, gazete yönetimiyle
dünkü yazısı konusunda ortaya çıkan değerlendirme farkı üzerine
Radikal’den ayrıldı. Radikal alametifarikasını kaybetti.
BU BİR RASLANTI DEĞİL
Bunun tam da bu medya temizliği döneminde olması elbette bir
rastlantı değil. Başbakan’ın şahsen yarattığı, dalkavukların, ’hınk
deyiciler’in beslediği atmosferin yarattığı alçak basıncın doğal
sonuçlarını yaşıyoruz. Muktedirin gücünün sınırsız ve eleştiriye
tahammülünün kısıtlı olduğu, iktidar hazzına her şeyi denetim
altında tutmakla vardığı bu alçak basınç atmosferi, demokrasi
açısından doğal afet niteliğindedir.