26 Ağu 2012 14:32
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:04
PRENSİN POPOSUNU GÖRDÜK ŞÜKÜR!
Milliyet yazarı Can Dündar, İngiliz basınında Prens Harry'nin fotoğraflarına gelen sansürü yorumladı...
Prens’in poposu
Gördük şükür! İngiliz Sarayı’nın popüler prensi Harry, Las Vegas’ta tatil yaparken, otel odasında arkadaşlarıyla striptizli bilardo oynamış. Kaybedip donuna kadar vermiş.
Bir arkadaşı da onu cep telefonuyla görüntülemiş.
Prensin çıplak fotoğrafı, önce bir Amerikan dedikodu sitesine düştü, sonra dünya basınında yayımlandı.
İngiliz medyası dışında...
Talihsiz İngilizler, prenslerinin poposunu göremedi.
* * *
Buckingham Sarayı, fotoğrafın basılması halinde Prens’in mahremiyetinin ihlal edilmiş olacağını öne sürerek İngiliz basınının özdenetim kuruluşu olan “Basın Şikâyetleri Konseyi”ne başvurdu ve fotoğrafın yayımlanmamasını istedi.
İngiliz basını da tam kadro bu isteğe uydu.
İsteyerek mi?
Elbette hayır. Korktular.
Çünkü halen İngiliz basını ağır bir soruşturma geçiriyor.
Medya devi Murdock’un bir gazetesinin yüzlerce kişinin telefonunu yasadışı yollardan dinlettiğinin ortaya çıkması üzerine hem gazete, hem İngiliz medyası mercek altında...
Fotoğrafların yayınını asıl etkileyen de, bu soruşturmanın yarattığı korku iklimi...
* * *
İngiliz basınının arsız çocuğu Sun, “çıplak Prens”i, ilk gün “temsili resim”le yansıttı, ikinci gün de “Bütün dünya gördü, bizimkilerin neyi eksik” deyip fotoğrafı bastı.
İngiltere günlerdir bu ilginç konuyu tartışıyor.
Hemen saf tutmak o kadar kolay değil. Çünkü:
- “Dünyanın gördüğünü İngiliz’den saklamak” internet çağında bir devekuşu görüntüsü veriyor gerçekten de... Ama dünyanın görmüş olması, yanlışı doğru yapar mı?
- Soruşturma korkusuyla medyanın fotoğrafı kullanamaması, dolaylı sansür sayılabilir. Ancak
gazetenin telefon dinletmesi yasal mı?
- “Prens, ünlü bir insan; her yaptığı haberdir” deniyor. İyi de okur meraklı diye, bekar bir adamın -açık alanda değil- özel otel odasında çekilmiş mahrem görüntüsünü yayımlamak etik mi?
- Saray, iktidar gücüyle basını susturmuş görünüyor; ancak Prens de sıradan biri gibi “Basın Şikâyetleri Konseyi”ne başvurup hakkını savunamaz mı?
* * *
Eskiden “Basını baskıdan nasıl koruyacağız?” diye tartışırdık.
Bugün “Basının baskısından nasıl korunacağız?” sorusu da gündemde...
Basın özgürlüğünden taviz vermeden, iktidar baskısına geçit vermeden, kişilerin de medya karşısındaki haklarını savunmamız gerekiyor.
“Prens’in poposunun fotosu” tartışması o yüzden önemli...
Bu arada Prens’in çıplak fotoğrafını Saray baskısıyla görmezden gelen İngiliz basınına gülenlerin, Türkiye’de Başbakan’ın medya yöneticilerini toplayıp “Terör haberlerini küçük görün” demesinden sonra haberlerin kısalıp küçülüverdiğini görmemesi çifte standart değil mi?
Birkaç çifte standart daha...
- Meltem Cumbul’un kocasının kendisinden kaç yaş küçük olduğunu dert edinen habercilerin, küçük sevgilisi olan erkeklerin yaşını da merak etmesini isterdik.
- Cumhurbaşkanı’nın sağlığına dair verilen ayrıntıları, Başbakan ameliyat olduğunda da öğrenebilmek isterdik.
- Şehit haberlerinin bazen konser iptal ettirip bazen ettirmemesi kargaşası karşısında, kaç şehitte yas durumuna geçtiğimizi bilmek isterdik.
Can Dündar / MİLLİYET
Gördük şükür! İngiliz Sarayı’nın popüler prensi Harry, Las Vegas’ta tatil yaparken, otel odasında arkadaşlarıyla striptizli bilardo oynamış. Kaybedip donuna kadar vermiş.
Bir arkadaşı da onu cep telefonuyla görüntülemiş.
Prensin çıplak fotoğrafı, önce bir Amerikan dedikodu sitesine düştü, sonra dünya basınında yayımlandı.
İngiliz medyası dışında...
Talihsiz İngilizler, prenslerinin poposunu göremedi.
* * *
Buckingham Sarayı, fotoğrafın basılması halinde Prens’in mahremiyetinin ihlal edilmiş olacağını öne sürerek İngiliz basınının özdenetim kuruluşu olan “Basın Şikâyetleri Konseyi”ne başvurdu ve fotoğrafın yayımlanmamasını istedi.
İngiliz basını da tam kadro bu isteğe uydu.
İsteyerek mi?
Elbette hayır. Korktular.
Çünkü halen İngiliz basını ağır bir soruşturma geçiriyor.
Medya devi Murdock’un bir gazetesinin yüzlerce kişinin telefonunu yasadışı yollardan dinlettiğinin ortaya çıkması üzerine hem gazete, hem İngiliz medyası mercek altında...
Fotoğrafların yayınını asıl etkileyen de, bu soruşturmanın yarattığı korku iklimi...
* * *
İngiliz basınının arsız çocuğu Sun, “çıplak Prens”i, ilk gün “temsili resim”le yansıttı, ikinci gün de “Bütün dünya gördü, bizimkilerin neyi eksik” deyip fotoğrafı bastı.
İngiltere günlerdir bu ilginç konuyu tartışıyor.
Hemen saf tutmak o kadar kolay değil. Çünkü:
- “Dünyanın gördüğünü İngiliz’den saklamak” internet çağında bir devekuşu görüntüsü veriyor gerçekten de... Ama dünyanın görmüş olması, yanlışı doğru yapar mı?
- Soruşturma korkusuyla medyanın fotoğrafı kullanamaması, dolaylı sansür sayılabilir. Ancak
gazetenin telefon dinletmesi yasal mı?
- “Prens, ünlü bir insan; her yaptığı haberdir” deniyor. İyi de okur meraklı diye, bekar bir adamın -açık alanda değil- özel otel odasında çekilmiş mahrem görüntüsünü yayımlamak etik mi?
- Saray, iktidar gücüyle basını susturmuş görünüyor; ancak Prens de sıradan biri gibi “Basın Şikâyetleri Konseyi”ne başvurup hakkını savunamaz mı?
* * *
Eskiden “Basını baskıdan nasıl koruyacağız?” diye tartışırdık.
Bugün “Basının baskısından nasıl korunacağız?” sorusu da gündemde...
Basın özgürlüğünden taviz vermeden, iktidar baskısına geçit vermeden, kişilerin de medya karşısındaki haklarını savunmamız gerekiyor.
“Prens’in poposunun fotosu” tartışması o yüzden önemli...
Bu arada Prens’in çıplak fotoğrafını Saray baskısıyla görmezden gelen İngiliz basınına gülenlerin, Türkiye’de Başbakan’ın medya yöneticilerini toplayıp “Terör haberlerini küçük görün” demesinden sonra haberlerin kısalıp küçülüverdiğini görmemesi çifte standart değil mi?
Birkaç çifte standart daha...
- Meltem Cumbul’un kocasının kendisinden kaç yaş küçük olduğunu dert edinen habercilerin, küçük sevgilisi olan erkeklerin yaşını da merak etmesini isterdik.
- Cumhurbaşkanı’nın sağlığına dair verilen ayrıntıları, Başbakan ameliyat olduğunda da öğrenebilmek isterdik.
- Şehit haberlerinin bazen konser iptal ettirip bazen ettirmemesi kargaşası karşısında, kaç şehitte yas durumuna geçtiğimizi bilmek isterdik.
Can Dündar / MİLLİYET