31 Ağu 2012 13:42 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:05

POSTA NEREDE, HÜRRİYET NEREDE, SÖZCÜ NEREDE, HABERTÜRK NEREDE? KRİTER NE?

Başbakan bu akşam çıkacağı kanalı ve soru soracak gazetecileri hangi demokratik kritere göre seçti? Varol Ersoy yazdı...

Başbakan uzun bir aradan sonra bu akşam saat 22:00’de ulusal bir kanalda canlı yayına çıkacak ve gazetecilerin sorularını yanıtlayacak…
Buraya kadar hiçbir sorun yok…
Sorun Başbakan’ın tercihlerinde başlıyor:
***
Çıkacağı kanal, Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Kanal Türk…
Devlete ait TRT’nin onca kanalı dururken Başbakan’ın bu tercihte bulunması oldukça anlamlı…
Bu her şeyden önce; seçim geceleri yaptığı meşhur “balkon konuşmaları”ndaki, “Ben herkesin Başbakanı olacağım” sözlerine uymuyor…
Eğer TRT’yi tercih etseydi; daha önce de ses çıkarmadığımız gibi yine susardık…
Raitingi yüksek kanallardan birini tercih etseydi, saygı duyardık…
Ülkenin en çok izlenen haber kanallarından birine çıksaydı; kimsenin söyleyecek sözü olmazdı…
Ama Başbakan’ın “Kanal Türk”ü seçmesi, hiçbir haklı kritere dayanmıyor…
Sadece son derece politik davrandığını ve son dönemde arasının bozuk olduğu söylenen Fethullah Gülen Hareketi’yle barış çubuğu yakmak anlamına geldiğini düşündürüyor.
***
Ve diğer bir tercih tartışması da; bu akşamki programda Başbakan’a soru soracak gazeteciler konusunda yaşanıyor…
O gazetecilerin tamamı, iktidara verdikleri açık destekle bilinen gazetelerin genel yayın yönetmenleri:
Erhan Başyurt Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Ekrem Dumanlı Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Mustafa Karaalioğlu Star Gazetesi Genel Yayın Yön.
Erdal Şafak Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Nuh Albayrak Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Lütfen listeye bir daha göz atın:
Bu gazeteler ve gazeteciler hangi kritere göre belirlenmiş:
Tiraj sıralaması desek; bu beşli, kesinlikle buna uymuyor…
O zaman Posta nerede, Hürriyet nerede, Sözcü nerede, Haber Türk nerede?
Kriter ne?
Yok…
Tamamı, Başbakan’ın sıcak baktığı gazeteler ve gazeteciler; hepsi bu…
***
Başbakanlar veya devlet başkanları, tüm demokrasilerde bu tür programlara katılır ve “yandaş-muhalif” ayırımı yapmadan, belli bir kritere göre belirlenen gazetecilerin karşısına çıkar…
Bunu yaparken de, “Şunu sorabilirsiniz, bunu soramazsınız” gibi sınırlamalar getirmez…
Ne sorulursa, ona yanıt verir.
Gazetecileri “Neden böyle soru soruyorsun” diye fırçalamaz, aşağılamaz ve ekmeğiyle oynamaz…
Çünkü demokrasiler şeffaflık ve eşitlik ilkesine dayanır; o ülkenin yöneticileri de bu tür programlara çıkarak hangi kesimden olursa olsun tüm soruları açık açık yanıtlar…
***
Bu akşam Kanal Türk’te yapılacak programı ise asla gerçek demokrasilerdeki o tür programlar arasında gösteremeyiz…
Çünkü burada kanal seçiminde de, gazeteci seçiminde de Başbakanlığın tercihlerinin etkisi olduğu gözlerden kaçmıyor…
Göreceksiniz bu ülkenin başbakanının bu akşam çıkacağı program en çok izlenen ilk 50 program arasına bile girmeyecek…
Çünkü vatandaşlar; hangi partiye oy verirlerse versinler bunun bir tür “danışıklı dövüş” olduğunu düşünecekler ve izlemeyecekler…
Oysa Başbakan diyelim ki böyle bir programa TRT’de çıksaydı ve karşısında hem iktidarı destekleyen yukarıdaki gazeteciler, hem de desteklemeyen Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Necati Doğru, Mustafa Mutlu, Uğur Dündar, Can Ataklı, Ümit Zileli gibi gazeteciler otursaydı; o program sadece gecenin değil, yılın en çok izlenen programı olurdu.

VAROL ERSOY