POSTA NEREDE, HÜRRİYET NEREDE, SÖZCÜ NEREDE, HABERTÜRK NEREDE? KRİTER NE?
Başbakan bu akşam çıkacağı kanalı ve soru soracak gazetecileri hangi demokratik kritere göre seçti? Varol Ersoy yazdı...
Başbakan uzun bir aradan sonra bu akşam saat 22:00’de ulusal bir
kanalda canlı yayına çıkacak ve gazetecilerin sorularını
yanıtlayacak…
Buraya kadar hiçbir sorun yok…
Sorun Başbakan’ın tercihlerinde başlıyor:
***
Çıkacağı kanal, Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Kanal
Türk…
Devlete ait TRT’nin onca kanalı dururken Başbakan’ın bu tercihte
bulunması oldukça anlamlı…
Bu her şeyden önce; seçim geceleri yaptığı meşhur “balkon
konuşmaları”ndaki, “Ben herkesin Başbakanı olacağım” sözlerine
uymuyor…
Eğer TRT’yi tercih etseydi; daha önce de ses çıkarmadığımız gibi
yine susardık…
Raitingi yüksek kanallardan birini tercih etseydi, saygı
duyardık…
Ülkenin en çok izlenen haber kanallarından birine çıksaydı;
kimsenin söyleyecek sözü olmazdı…
Ama Başbakan’ın “Kanal Türk”ü seçmesi, hiçbir haklı kritere
dayanmıyor…
Sadece son derece politik davrandığını ve son dönemde arasının
bozuk olduğu söylenen Fethullah Gülen Hareketi’yle barış çubuğu
yakmak anlamına geldiğini düşündürüyor.
***
Ve diğer bir tercih tartışması da; bu akşamki programda Başbakan’a
soru soracak gazeteciler konusunda yaşanıyor…
O gazetecilerin tamamı, iktidara verdikleri açık destekle bilinen
gazetelerin genel yayın yönetmenleri:
Erhan Başyurt Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Ekrem Dumanlı Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Mustafa Karaalioğlu Star Gazetesi Genel Yayın Yön.
Erdal Şafak Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Nuh Albayrak Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Lütfen listeye bir daha göz atın:
Bu gazeteler ve gazeteciler hangi kritere göre belirlenmiş:
Tiraj sıralaması desek; bu beşli, kesinlikle buna uymuyor…
O zaman Posta nerede, Hürriyet nerede, Sözcü nerede, Haber Türk
nerede?
Kriter ne?
Yok…
Tamamı, Başbakan’ın sıcak baktığı gazeteler ve gazeteciler; hepsi
bu…
***
Başbakanlar veya devlet başkanları, tüm demokrasilerde bu tür
programlara katılır ve “yandaş-muhalif” ayırımı yapmadan, belli bir
kritere göre belirlenen gazetecilerin karşısına çıkar…
Bunu yaparken de, “Şunu sorabilirsiniz, bunu soramazsınız” gibi
sınırlamalar getirmez…
Ne sorulursa, ona yanıt verir.
Gazetecileri “Neden böyle soru soruyorsun” diye fırçalamaz,
aşağılamaz ve ekmeğiyle oynamaz…
Çünkü demokrasiler şeffaflık ve eşitlik ilkesine dayanır; o ülkenin
yöneticileri de bu tür programlara çıkarak hangi kesimden olursa
olsun tüm soruları açık açık yanıtlar…
***
Bu akşam Kanal Türk’te yapılacak programı ise asla gerçek
demokrasilerdeki o tür programlar arasında gösteremeyiz…
Çünkü burada kanal seçiminde de, gazeteci seçiminde de
Başbakanlığın tercihlerinin etkisi olduğu gözlerden kaçmıyor…
Göreceksiniz bu ülkenin başbakanının bu akşam çıkacağı program en
çok izlenen ilk 50 program arasına bile girmeyecek…
Çünkü vatandaşlar; hangi partiye oy verirlerse versinler bunun bir
tür “danışıklı dövüş” olduğunu düşünecekler ve izlemeyecekler…
Oysa Başbakan diyelim ki böyle bir programa TRT’de çıksaydı ve
karşısında hem iktidarı destekleyen yukarıdaki gazeteciler, hem de
desteklemeyen Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Necati
Doğru, Mustafa Mutlu, Uğur Dündar, Can Ataklı, Ümit Zileli gibi
gazeteciler otursaydı; o program sadece gecenin değil, yılın en çok
izlenen programı olurdu.
VAROL ERSOY