Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik: 24 saat servis veren market gibiyim!
Posta Gazetesi Ankara Temsilciliği görevini yürüten ve CNN Türk'te 6 yıldır 'Hafta Sonu' isimli programı sunan Hakan Çelik, "Haber ve yayın için her zaman her yerde ulaşılabilir durumdayım" dedi.
Haftanın yedi günü, aralıksız çalışıyor. Bir yanda Posta Gazetesi
Ankara Temsilciliği, bir yanda altı yıldır CNN TÜRK’te yayımlanan
‘Hafta Sonu’ programı... Hayatını, “Haber ve yayın için her zaman
her yerde ulaşılabilir durumdayım” diye özetleyen Hakan Çelik’le
Hürriyet'ten Hakan Gence buluştu ve konuştu. İşte o röportaj:
* Programınız altı yıldır devam ediyor. Yazın bile ara
vermediniz. Bir programı bu kadar uzun soluklu yapan
ne?
- Şu anda televizyonlarda yayımlanan konuklu programların hiçbiri
bu kadar geniş bir içeriğe sahip değil. Sanırım CNN TÜRK’teki
‘Hafta Sonu’ programımın temel farklarından biri bu. Birçok kanalda
programların neredeyse tamamının tatile girdiği bir dönemde
yayınlarıma kesintisiz devam ettim. Yazın bir miktar ekrandan
uzaklaşan izleyicilere de televizyonu açık tutmaları için bir
alternatif sunmak istedim. Normal şartlar altında gündemin biraz
‘kesat’ olduğu cumartesi ve pazar günleri için içerik de üretmiş
oluyoruz. İzlenme oranlarımız çok iyi. Çok sık manşet çıkarıyoruz,
konukların açıklamaları Twitter’da TT (trend topic) oluyor...
İnsanların kahvaltı yaptığı ya da güne hazırlandığı bir saatte daha
sakin bir enerjiyle yayına başlıyoruz. En zorlu konuları ve
sıkıntılı gündemi bile sakin sakin konuşmak, tartışmak konuklara da
izleyiciye de iyi geliyor.
Sakin bir insanım
* Bir yandan Posta gazetesindeki göreviniz, bir yandan ekran
maratonu... Zor olmuyor mu?
- Yedi gün çalışıyorum ve çok seyahat ediyorum. Tempom yüksek, tek
başıma ajans kadar içerik üretiyorum. Bu bakımdan ‘24 saat servis
veren market’ gibiyim. Haber ve yayın için her zaman, her yerde
ulaşılabilir durumdayım.
* Bu sezon program formatına katacağınız yenilikler var
mı?
- Temel çerçeve aynı kalacak. Asıl farkı, gündem yaratan konuklar
ve konular oluşturacak. Türkiye’de televizyona hiç çıkmayan ya da
çok nadiren ekranlarda gördüğümüz isimlerin neredeyse tamamıyla
yayın yaptım. Bu dönem de sürpriz konuklarım olacak.
* Ekranda birçok tartışma ve sohbet programı var. Bir
moderatörü rakiplerinden ayıran nedir?
- Ortalama izleyicinin dikkati kolay dağılıyor, bu nedenle süre
yönetimi çok kritik bir mesele. Titiz izleyici hızlı ve net soru
bekler. Elbette yılların birikimi, mesleki donanım ve konuları çok
yakından takip etmek çok işe yarıyor. 30 yıllık gazeteciyim, bugüne
kadar 150 ülkeyi ziyaret ettim, binlerce kişiyle yayın ve röportaj
yaptım. Bütün bunlar ciddi bir birikim sağladı fakat merak duygum
meslekteki ilk günüm kadar canlı.
* Hafta içi yayımlanan tartışma programlarında ne kadar
hararetli tartışma, o kadar reyting... Peki bir hafta sonu
programını izlenilir kılan nedir?
- Ben ekranda çok rahat, sakin bir insanım. Olumlu enerjim bir-iki
dakika içinde konuklara ve izleyiciye geçer. Yayında heyecanlanan,
tedirgin olan ya da sıkılan bir konuğumu bile hatırlamıyorum.
Program temposu çok yüksektir. 45 dakikalık program süresi çok
hızlı akıp gider.
* Sürekli değişen gündemde haftalık program hazırlamak ve
gündemi yakalamak daha mı zor?
- Hayır fakat anlık değişen gündemin sıcaklığı içinde konuk
planlamasını çok sık değiştirdiğimiz oluyor. Bu da çok doğal. CNN
TÜRK, sıcak haberde çok iddialı bir kanal. Hiçbir yeni gelişmeyi ve
olayı atlamak gibi lüksümüz yok. CNN TÜRK Genel Müdürü Bora
Bayraktar ve Haber Koordinatörü İrfan Sapmaz ile çok iyi koordine
olarak gerekli hallerde anlık değişikliklere gidiyoruz. Uzun
yıllardır Vodafone Türkiye sponsorluğunda ‘Hafta Sonu’ yayınımızı
ekrana taşıyoruz.
* Sizce bu tip sohbet programlarının gündeme ilişkin
sorunlara ne gibi etkileri oluyor? Bir şeyleri değiştirebilme
etkisi var mı?
- Çok ciddi etkisi olduğuna inanıyorum. Bu da güven duygusuyla
yaşanan bir etki. Kurumlar, medya ve ilgili kesimler yaptığımız
yayını yakından takip ediyor, söylenenleri ciddiye alıyor. Eğer bir
çağrı yapılmışsa bunu takip ediyorlar.
24 saat servis veren market gibiyim
30 yıllık gazeteciyim, bugüne kadar 150 ülkeyi ziyaret ettim,
binlerce kişiyle yayın ve röportaj yaptım. Bütün bunlar ciddi bir
birikim sağladı fakat merak duygum meslekteki ilk günüm kadar
canlı.
Gülme krizine girdim
* Konuklarınızdan yola çıkarsak... Sizce biz Türkler tartışma
konusunda ne kadar iyiyiz?
- Tartışma esnasında çok iyi dinleyici değiliz. Karşımızdakinin
anlattıklarına konsantre olmak yerine daha çok söyleyeceklerimize
zihnimizi hazırlıyoruz. Tartışma programlarına birçok kişi
önyargıyla geliyor. Eğer ekran önünde bilginiz ve donanımınız
yetersizse izleyici bunu o anda fark eder ve başka kanala
geçer.
* Peki bunun yanı sıra Türk toplumunun politik bir toplum
olduğunu düşünüyor musunuz?
- Türk toplumu aşırı politiktir. Bizim ülkede 24 saat politika
konuşulur. Komşu sohbetlerinde, takside, sahilde... Hatta
tartışmalar yaz aylarında Bodrum ve Alaçatı’ya taşınır. İnsanların,
ülkenin ve dünyanın geleceğine kafa yorması kötü bir şey değil.
Bununla birlikte diziler ve futbol maçlarının izlenme oranları da
çok yüksek. Bu sayede Türkler dünyada ekran başında en fazla zaman
geçiren halklar arasına yerleşiyor.
* Programda şimdiye kadar sizi en zorlayan ve en şaşırtan
ne oldu?
- Her yayın, özgün ve kendi içinde kıymetli ancak son dönemde
Bülent Arınç, Ali Koç, Selçuk Bayraktar, Ahmet Özal ve İlber
Ortaylı gibi konuklar çok ses getirdi. Tanınmış bazı isimlerin
adımı yanlış hatırlayıp bana yayın boyunca ‘Murat Bey’ demeleri
gülümseten ayrıntılar arasındaydı. Abdurrahim Albayrak ve Doç. Dr.
Oğuz Özyaral’la yaptığımız yayınları da gülme krizine girdiğim için
zorlukla tamamlayabildim.