28 Mar 2013 22:41 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:06

POPSTAR ALATURKA'DAN ŞÖHRET OLAN VAR MI?

Tüm zamanların en kötü Popstar Alaturka'sını izlemeye hazır mısınız? Murat Tolga Şen, Star'ın yeni “şöhret avcısı” programını yazıyor.

Burcu Esmersoy âlem kadın! Geçenlerde Vedat Milor’da izlemiştim, “hayatımda ilk defa elimde bir şey yiyerek ekran karşısına çıkıyorum” demişti kırıtarak… Hâlbuki ben onu ilk kez Azeri Kızı Günel’in klibinde, mutfak camında elinde yarım ekmek arası iştahla yerken görmüştüm!

O zamandan beri de habire karşımıza çıkıyor ve neden üstüne bu kadar oynandığını anlayabilmiş değilim! Yetenekli desem değil, hazırcevap desem hiç değil! Ondan çok daha iyileri ufalandı gitti ama Burcu Esmersoy sanırım ölene kadar bizlerle (yaşlanıp ölen de biz oluruz, onda bir değişiklik olmaz).

Star TV’nin yeni Popstar Alaturka’sının ilk bölümünü kaçırdım ama bu sefer yetiştim. Galip Derviş’e kadar biraz izleyeyim dedim, yazıyı da o esnada yazıyorum ancak insan böyle bir şeyi neden seyretmeli hiç bahanem yok açıkçası.

Bülent Ersoy iyice Plastip Show kahramanına dönüşmüş bir şekilde ve Panter kaleci edalarında her şeye atlıyor. Diğer jüriler de egolu ama Bülent hanımdan kimselere sıra gelmiyor, kimsede de onu bölecek cesaret yok. “Dikkat yüksek voltaj!” tabelası asılsa yeridir. Arada Serdar Ortaç kendine alan yaratıp bir şeyler üfürüyor ama yarışmacıların ve jürinin genel tavrı ellerine geçen her fırsatta Bülent Ersoy’u kutsamak!

Bu bölümde Brave/Cesur adlı animasyon filminin kızıl ve kıvırcık saçlı kahramanı Merida’ya dönüşmüş Demet Akalın kendi aleminde... Arada kahkahalarla eşlik ediyor ama daha çok “saldım çayıra…” tadında bir jürilik onunkisi. Demet’i her izlediğimde eski günlerimiz gelir aklıma… Kendisi ortaokuldan, liseden sınıf arkadaşımdır. Bunu kime söylesem çok şaşırır ama o zamanlar A-Ha, Depeche Mode gibi rafine gruplar dinlerdi. Sonradan hayat hepimizi savurdu işte. Beni aldatan kız arkadaşımı kıskandırmak için el ele tutuşup kızın evinin önünden yürümüşlüğümüz bile vardır, neşeli hatıralar… Dobradır, açıktır, arkadaşlığını severdim o yüzden şimdi de kötü bir şey yazacak değilim.

Orhan Gencebay’a da saygıdan ve de korkudan hiç bulaşmamaya karar verdim. Neden derseniz, benim çocukluğum Samsun’da geçti ve kendisi de oralıdır. Şehir merkezinden yazlıklar bölgesine insan taşıyan ne kadar dolmuşçu varsa Gencebay’ın hayranıydı. Ben de o atarlı ergen zamanlarımda “o da müzik mi yapıyor ya!” deyip sonrasında epey tartaklanmıştım. Şoförü, muavini geçtim, dolmuştaki teyzeler bile “püüü” diyerek tepki göstermişlerdi. Aciko walkman’im kulağımda, alakasız bir yerde inmek zorunda kalmıştım!

Kendi acıklı geçmişimden yeniden Popstar’a dönecek olursak, bu yarışma sadece yapanlara ve jürisine kazandırır! Oraya çıkanlar ne kadar iyi olursa olsun hiçbir zaman, hiçbir şey olamayacaklar. 80’lerde Arabesk çılgınlığının yaşandığı zamanlarda herkes birden ünlü olmak isteyince, garibanların üç kuruşunu ve en çok da umutlarını sömüren sahte yarışmalar türemişti. Belli bir kayıt parası verip bu yarışmaya katılıyor ve şansınızı deniyorsunuz; kazanırsanız organizatör size kaset yapacak, şöhret olacaksınız! Kimse o hileli organizasyonlardan bir şey olamadı tabi. Ne kadar şık paketlenip TV’de önümüze sürülmüş olsa da Modern zamanların şöhret avcılığına soyunmuş Popstar Alaturka’ da onlardan farklı değil. Katılanın değil yapanın işine yarıyor!

Son sözüm yine Burcu Esmersoy’a… Kendisi yarışmanın sunucusu değil ayakta dikileni olmuş ama belki de hiç konuşmaması en hayırlısı! Popstar Alaturka’da benim bu akşam itibariyle gördüğüm şey, iyi yapılmış bir eğlence/yarışmadan ziyade küreksiz bir rafting teknesi! Tekne dalgalar arasında, kayalara çarpa çarpa, bir o yana bir bu yana savrulurken Bülent Ersoy’un çığlıkları geliyor kulağımıza…

MURAT TOLGA ŞEN

[email protected] / twitter.com/murattolga