30 Tem 2010 10:22
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:30
''POPOMU SEN SİLECEKSİN!'' AYŞE'NİN İSTEKLERİ BİTMEK BİLMEDİ!
Ayşe Özyılmazel bugün köşesinde öyle bir yazı yazdı ki...
Popomu sen sileceksin!
Bu bir emirdir. Bu, bir küçük canavarın bekar kadını ele geçirip maymun etmesidir. Bu özgürlüğümden; evlilikten, çoluk çocuk muhabbetinden, bebeği olan arkadaşlarımdan köşe bucak kaçışımdan alınmış, müthiş bir toplu intikamdır. Sen misin arkadaşlarının çocuklarıyla sıkı fıkı olmaktan, sorumluluk almaktan kaçan! Sen misin çocuksuz kadın olmayı yerlere göklere koyamayan ama bir yandan da için için çocuklar için yanıp tutuşan!
KÜÇÜK AYŞE’NİN EMİRLERİ
Sen misin deniz kenarında şezlonga uzanıp çocuklarıyla oynayan annelere iç geçiren! Çocuklara bakıp bakıp "Ay ne tatlıııııı" çeken. Gördün tatlıyı! Şu adını sonuna kadar saklamaya çalıştığım ama bir öğlen ansızın tespit edileceğini bildiğim tatil kasabasında, deniz-güneş-kitap üçlüsüyle nefis bir gün geçiriyorum. Akşamüstü yürüyerek arkadaşlarımın yanına gidiyorum. Gittiğim yer denize sıfır, salaş, ağaçların altına atılmış minderlere uzanıp saatlerce kalkmadığımız bir yer. Arkadaşımla sohbet ederken 3 yaşında sarışın, cin bakışlı bir kız çocuğu dikkatimi çekiyor. Benim mavi ojelerim de onun dikkatini. Önce geliyor elimi alıp ojelerime bakıyor, "Bana da süüürr" buyuruyor. "Tamam, yarın sürerim..." Beş dakika sonra elindeki çilekli dondurmayı yalaya yalaya yanıma geliyor. Adı Ayşe. Ben Büyük Ayşe, o Küçük Ayşe yani. Külahı bana uzatıp ikinci emrini veriyor; "Yala!" "Yok, bana şeker yasak" diyorum, kızıyor "Yalaaaaaa..." Ve oynamaya başlıyoruz. Fotoğraf makinesini görünce deli oluyor. Gelsin üçüncü emir; "Fotoğrafımı çek..."
HADİ YAP ÇİŞİNİ
Yüz kare fotoğraftan sonra çekime doyuyor. Koca bir bardak su içiyor. Sonra gözlerini gözlerime dikip "Çişim var, beni tuvalete götür" buyuruyor. Öyle tatlı ki, ne derse yapıyorum zaten. Kucakladığımla tuvalete gidiyoruz. Bu arada yolda saçlarımı öpüyor. Tam fırlama. Tuvalete gelince Ayşe’yi yere indiriyorum. Boyu dizimin biraz üstünde... Tecrübe sıfır, normali bu zannederek Ayşe’ye "Hadi gir" diyorum. Yüzüme bakıyor, "Sen beni oturtacaksın tuvalete, ben nasıl becereyim, saçmalama" diyor. Haaaa... Doğruuu... Eleman biraz küçük. Bluzunu kaldırıyorum, mayosunu indiriyorum, kucaklayıp klozete oturtuyorum, "Hadi yap çişini" diyorum. Bu salak kadın da hiçbir şeyden anlamıyor bakışıyla "Öyle hemen işeyemem ben, biraz bekle de gelsin" diyor. Ne anlayışsızım! Şapşal ben! Bu arada kakası da gelmiş, onu da yapıyor. Tepesinde dikiliyorum. Bu, bir çocuk tuvaletini yaparken ilk dikilişim. Bir yandan da elim üstünde... Küçücük, ya tuvalete düşerse, bomba oluruz maazallah. Baktım tuvalet faslımız bitti, tuvalet kağıdı koparıp uzatıyorum. Bizim Ayşe gülerek ve hatta benimle dalga geçerek bu kez son vuruşunu yapıyor; "Ben silemem! Popomu sen sileceksin!"
ÇARESİZİM KUKLAYIM
Neeeee! Ben mi sileceğim? Şaka mı? E konuşmaya gelince cır cır cır çenen durmuyor, ben niye senin poponu siliyorum hanımefendi? Tabii bunları içimden söylüyorum, eğilip poposunu siliyorum. Klozetten indiriyorum. İçimdeki abla ruhu tavan yapmış durumda artık; "Hadi ellerimizi yıkayalım" diyorum. Cevap; "Ben bir şey yapmadım ki, popomu sen sildin, sen yıka..." Aynaya bakıyorum. İşte maymun olduğun an budur kızım Ayşe. Şu minicik şey iki dakikada seni parmağında oynattı iyi mi? O an hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor sevgili okurlar. Evet! Şimdilik çocukları uzaktan sevmek aşkların en güzeli... Eskaza çocuğum olursa bittim ben! Kukla oldum ben. Çaresizim ben. Şu Küçük Ayşe’deki emir kipleri bende olsa neler neler yapardım be! Aaah ah! Ha tabii bu arada mavi ojeden küçük Ayşe’ye sürmeyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bir kere esir oldum. Geçmiş olsun.
Ayşe Özyılmazel/Sabah
Bu bir emirdir. Bu, bir küçük canavarın bekar kadını ele geçirip maymun etmesidir. Bu özgürlüğümden; evlilikten, çoluk çocuk muhabbetinden, bebeği olan arkadaşlarımdan köşe bucak kaçışımdan alınmış, müthiş bir toplu intikamdır. Sen misin arkadaşlarının çocuklarıyla sıkı fıkı olmaktan, sorumluluk almaktan kaçan! Sen misin çocuksuz kadın olmayı yerlere göklere koyamayan ama bir yandan da için için çocuklar için yanıp tutuşan!
KÜÇÜK AYŞE’NİN EMİRLERİ
Sen misin deniz kenarında şezlonga uzanıp çocuklarıyla oynayan annelere iç geçiren! Çocuklara bakıp bakıp "Ay ne tatlıııııı" çeken. Gördün tatlıyı! Şu adını sonuna kadar saklamaya çalıştığım ama bir öğlen ansızın tespit edileceğini bildiğim tatil kasabasında, deniz-güneş-kitap üçlüsüyle nefis bir gün geçiriyorum. Akşamüstü yürüyerek arkadaşlarımın yanına gidiyorum. Gittiğim yer denize sıfır, salaş, ağaçların altına atılmış minderlere uzanıp saatlerce kalkmadığımız bir yer. Arkadaşımla sohbet ederken 3 yaşında sarışın, cin bakışlı bir kız çocuğu dikkatimi çekiyor. Benim mavi ojelerim de onun dikkatini. Önce geliyor elimi alıp ojelerime bakıyor, "Bana da süüürr" buyuruyor. "Tamam, yarın sürerim..." Beş dakika sonra elindeki çilekli dondurmayı yalaya yalaya yanıma geliyor. Adı Ayşe. Ben Büyük Ayşe, o Küçük Ayşe yani. Külahı bana uzatıp ikinci emrini veriyor; "Yala!" "Yok, bana şeker yasak" diyorum, kızıyor "Yalaaaaaa..." Ve oynamaya başlıyoruz. Fotoğraf makinesini görünce deli oluyor. Gelsin üçüncü emir; "Fotoğrafımı çek..."
HADİ YAP ÇİŞİNİ
Yüz kare fotoğraftan sonra çekime doyuyor. Koca bir bardak su içiyor. Sonra gözlerini gözlerime dikip "Çişim var, beni tuvalete götür" buyuruyor. Öyle tatlı ki, ne derse yapıyorum zaten. Kucakladığımla tuvalete gidiyoruz. Bu arada yolda saçlarımı öpüyor. Tam fırlama. Tuvalete gelince Ayşe’yi yere indiriyorum. Boyu dizimin biraz üstünde... Tecrübe sıfır, normali bu zannederek Ayşe’ye "Hadi gir" diyorum. Yüzüme bakıyor, "Sen beni oturtacaksın tuvalete, ben nasıl becereyim, saçmalama" diyor. Haaaa... Doğruuu... Eleman biraz küçük. Bluzunu kaldırıyorum, mayosunu indiriyorum, kucaklayıp klozete oturtuyorum, "Hadi yap çişini" diyorum. Bu salak kadın da hiçbir şeyden anlamıyor bakışıyla "Öyle hemen işeyemem ben, biraz bekle de gelsin" diyor. Ne anlayışsızım! Şapşal ben! Bu arada kakası da gelmiş, onu da yapıyor. Tepesinde dikiliyorum. Bu, bir çocuk tuvaletini yaparken ilk dikilişim. Bir yandan da elim üstünde... Küçücük, ya tuvalete düşerse, bomba oluruz maazallah. Baktım tuvalet faslımız bitti, tuvalet kağıdı koparıp uzatıyorum. Bizim Ayşe gülerek ve hatta benimle dalga geçerek bu kez son vuruşunu yapıyor; "Ben silemem! Popomu sen sileceksin!"
ÇARESİZİM KUKLAYIM
Neeeee! Ben mi sileceğim? Şaka mı? E konuşmaya gelince cır cır cır çenen durmuyor, ben niye senin poponu siliyorum hanımefendi? Tabii bunları içimden söylüyorum, eğilip poposunu siliyorum. Klozetten indiriyorum. İçimdeki abla ruhu tavan yapmış durumda artık; "Hadi ellerimizi yıkayalım" diyorum. Cevap; "Ben bir şey yapmadım ki, popomu sen sildin, sen yıka..." Aynaya bakıyorum. İşte maymun olduğun an budur kızım Ayşe. Şu minicik şey iki dakikada seni parmağında oynattı iyi mi? O an hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor sevgili okurlar. Evet! Şimdilik çocukları uzaktan sevmek aşkların en güzeli... Eskaza çocuğum olursa bittim ben! Kukla oldum ben. Çaresizim ben. Şu Küçük Ayşe’deki emir kipleri bende olsa neler neler yapardım be! Aaah ah! Ha tabii bu arada mavi ojeden küçük Ayşe’ye sürmeyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bir kere esir oldum. Geçmiş olsun.
Ayşe Özyılmazel/Sabah