PİRANALAR AĞZININ TADINI BİLİR!
Yaz geldi ama denize girmeden önce bir daha düşünün. Sivri dişli, etinizi didiklemekten asla vazgeçmeyecek yüzgeçli katiller her yerde!
Eskiden olsa sinemalar bu mevsimde yeni film getirmeyi çoktan
bırakmış ve vizyonda iş yapmış filmleri tekrar göstererek salonu
açık tutmaktan medet umar halde olurlardı ancak dokuz yeni filmin
gösterime girdiği bir rekor haftasındayız. Gişe sarsacak bir
blockbuster yok, çoğu kendi halinde mütevazi dramlar ama hepsinin
iyi kötü seyircisi olacaktır. Bu hafta özellikle üç filmi
işaretledim. Kimilerine göre modern korku sinemasına yeniden 80’ler
aroması getiren Ti West’in Ruhlar Oteli, Tuhaf bir korku komedi
melezi olan Pirana 3DD ve duyarlı bir yerli yapım: Kırık
Midyeler…
Gösterime giren tüm filmlere basın gösterimi yapılmadığından
bazılarını künye bilgileriyle geçmek zorunda kaldım. Yoğun
haftalara özgü bu sıkıntı için özür diliyor ve haftanın filmlerine
birlikte göz atalım istiyorum.
Ruhlar Oteli / The Innkeepers / Korku, Gerilim / 101
dk
Yönetmen: Ti West
Oyuncular: Sara Paxton, Pat Healy, Kelly McGillis
Cineradar notu: 2
Özet: İki otel personeli geçmişte hayaletli olduğu söylenen otelin
hakkında çıkan bu hikayeleri araştırmaya başlarlar. Otele yeni
müşteriler gelemeye başladıkça hepsi hurafe gibi görünen hikayeler
bir bir gerçeğe dönüşür.
80’lerin “lanetli ev” filmlerine özenen giriş bölümü film için
umutlandırsa da bir süre sonra hikaye bir hamster çemberinde
dönmeye başlıyor. İnanın, bir şey anlatmama başyapıtı olan Türk
dizilerinde bile 1.5 saatin içinde daha çok mevzu dönüyor. Uzadıkça
sıkıcılaşan bu 70 dakika boyunca kendimi filmi izler halde
tutabilmek için çok zorlandım. Tüm bu peşrevin iyi bir finale
hizmet edeceğini sanırken her şey bir çırpıda olup, bitiveriyor,
siz de ekrana, ışık tutulmuş Tavşan gibi bakakalıyorsunuz.
Oyunculuklarda bir sıkıntı yok… Tek üzüntüm Stake Land adlı
Futuristik Zombi filminde de benzer bir yorgun/yıpranmış çehre ile
gördüğüm Kelly McGillis için oldu. Yıllar kadınlara iyi
davranmıyorlar. 80’lerde Maverick Tom Cruise’un aklını başından
alan o sütun bacaklı, sırma saçlı uçuş eğitmeni gitmiş yerine iyice
yıpranmış bir orta sınıf Amerikan kadını gelmiş. Tom Cruise
Rockstar rolleri oynamaya devam ediyor ama… (Vampirle Görüşme
sırasında gerçekten ısırılıp ölümsüzlük kazandığını
düşünüyorum.)
Yüzlerce olmamış şeyi yazıp filmi çok ciddiye almak istemiyorum
açıkçası… 20 yıl önce seyretmekten bıktığımız türden “Kaderin seni
çağırıyor” temalı bu hayalet öyküsünde hayaletler dahil korkutma
potansiyeli olan hiçbir şey yok! Ti West artı 80’lerin ekmeğini
yemekten vazgeçip yeni formüllere kafa yorsa hiç fena olmayacak.
The House of the Devil’da bu ağırdan alma hali bir nebze olsun
öyküye hizmet ediyordu ancak bu defa işe yaramamış. Minimalist bir
hayalet filmi izlemeyi istersek Uzakdoğu taraflarına bakarız. Bu
kadar kasmanın âlemi yok!
Uzun lafın kısası; İflah olmaz supernatural korku hikayelerini
sevenler dahil kimsenin yanına bile yaklaşmaması gereken bir film
bu… Modası geçmiş bir hikayenin, sıkıcı bir kurguyla iyice iç
geçiren bir izleme deneyimine dönüştürülmesinden ibaret. Filmin
çoğunda hiçbir şey olmuyor. Olmaya başladığında ise “hadi, geç oldu
kapatıyoruz!” der gibi bir aceleyle hiçbir soru açıklığa kavuşmadan
bitiş jeneriğini izliyorsunuz. Bu neresinden baksanız
beceriksizliktir. Kimse de ekol, tarz, Retro falan diye sevip
bağrına basmaz böyle bir filmi… Ti West artık cepten yiyen bir
sinemacı, bunu anlamış bulunuyoruz. Son olarak, eğer iyi bir kork
filmi arıyorsanız, şansınızı başka filmlerde denemenizi tavsiye
ediyorum.
Pirana 3DD / Piranha 3DD / Korku, Gerilim, Komedi / 83
dk
Yönetmen: John Gulager
Oyuncular: Danielle Panabaker, Ving Rhames, Matt Bush, David
Hasselhoff
Cineradar notu: 4
Özet: Victoria Gölü’nde yaşanan olayların ardından, kana susamış
piranalar bu sefer yeni açılan Aquapark’ı gözlerine
kestireceklerdir. Yaklaşan yazın en popüler mekânı olmaya aday
Aquapark’ın açılışında yaşanacak olan vahşet hafızalardan
silinmeyecektir.
Jaws’dan sonra gelen deniz canavarları furyasında türeyen Pirana
filmleri 80’lerin gözdesiydi. Bundan iki yıl evvel ise Alexandre
Aja bu seriyi yeniden diriltmeye karar verdi ve aşırı bir şiddet ve
cinsellik içeren ilk Pirana filmini çekti. Ona devam filmi
saydığımız bu filmin ise övülecek hiçbir tarafı yok. Piranalar yine
cinsel organ dahil ne varsa parçalıyor, deniz ceset doluyor, kan
kırmısızına bulanıyor ve güzel göğüslü kızlar ortalıkta koşturuyor
ancak zıvanadan çıkmış espri anlayışı izlediğimiz hiçbir şeyi
ciddiye almamıza izin vermiyor. Espriler bayat… O yüzden de iyice
sıkıcı! Sinema diliyle “geyik yapmak” diye bir şey varsa o da bu
film olsa gerek…
Kırık Midyeler / Drama
Yönetmen: Seyfettin Tokmak
Oyuncular: Ugur Baris Mehmetoglu, Seydo Celik, Engin Benli
Cineradar notu: 6
Özet: Mardin’in fakir bir köyünden İstanbul’a çalışmaya gelen iki
genç akraba çocuğu Hâkim ve Faysal’ın amacı Almanya’da yaşayan
amcaoğulları Salim’in yanına gitmek için para biriktirmeye
kararlıdırlar. Fakat İstanbul’da tutunmak ve üstüne üstlük yurt
dışına çıkacak parayı biriktirmek sandıkları kadar kolay değildir.
Bu kentte yaşayan hemen hemen tüm Mardinlilerin yaptığı gibi
midyecilik işine girerler fakat umdukları kadar kolay para
kazanamazlar; kaldıkları üçüncü sınıf pansiyona bile çok borçları
birikir. Pansiyon sahibi kurt Cevat iki gencin saflığını ve
çaresizliğini fırsat bilerek onları borçlarına karşılık kendi pis
işlerinde kullanmaya başlar. Bu arada da Almanyay’ya yazdıkları
hiçbir mektuba cevap alamazlar. Bu arada aynı pansiyonda kalan
Boşnak Medina ile kızı Elma da hayatlarını zor kazanırlar üstelik
Elma kalbinden rahatsızdır. Hâkim pansiyonda kalan bir grup kaçak
Nijeryalı ile yurtdışına kaçma planları yaparken, Medina’nın bir
anda ortadan kaybolması ikisinin de planlarını altüst
edecektir.
Potansiyelini tam olarak değerlendirememiş hikaye ve işleyiş
açısından sıkıntıları olan ancak bunları küçük oyuncularının samimi
performansları ile affettiren duyarlı bir film… Vizyon zamanlaması
yanlış ancak yerli sinemacıların salonlarda sıra bulması zaten ayrı
bir dert! Bir başyapıt değil ancak izlenmeli…
Aşk Perisi / Orjinal adı: La fée / Komedi, Drama / 93
dk
Yönetmen: Dominique Abel, Fiona Gordon, Bruno Romy
Oyuncular: Dominique Abel, Fiona Gordon, Bruno Romy, Philippe
Martz, Vladimir Zongo, Destiné M’Bikula Mayemba, Willson Goma,
Cineradar notu: 5
Özet: Dom, Le Havre limanına yakında yer alan küçük bir otelde gece
vardiyasında çalışmaktadır. Bir gece, eşyasız, ayakları çıplak bir
kadın otele gelir. Kadının adı Fiona’dır ve Dom’a bir melek
olduğunu, kendisinin 3 dilek hakkı olduğunu söyler. Dom dilekleri
diler, Fiona ikisini gerçekleştirdikten sonra birden ortadan
kaybolur. Dom ise bu periye delicesine aşık olmuştur, her yerde onu
arar...
Fransız usulü aşk komedisi… Daha önce yüzlerce kez izlediğimiz
türden bir konu ve yine o kadar izlediğimiz kadar benzer bir
şekilde işlenmiş… Fazla Hollywood kokuyor. Kadınlar sevecektir ama
sevgilisi / eşi tehdit etmediği sürece erkeklerin uzak durması daha
hayırlı olur!
Miss Bala / Drama, Suç / 113 dk
Yönetmen: Gerardo Naranjo
Oyuncular: James Russo, Jose Yenque Miguel Couturier, Irene Azuela,
Noe Hernandez, Stephanie Sigman
Cineradar notu:
6.5
Özet: Laura Guerrero Meksikalı genç, güzel ve hırslı bir kadındır.
Hayattaki en büyük ideali ise güzellik yarışmasında birinci
gelmektir. Tesadüf eseri bir gece kulübünde narkotik polislerince
işlenen bir katliama tanık olunca, hayallerine ulaşmasının yegâne
yolunun uyuşturucu şebekesiyle işbirliği yapmaktan geçtiğini
anlar.
Tek kopya ile gösterime girmesine rağmen fena film değil… Hikaye
ilginç ama sinemalaştırma çabası onu daha da izlenir hale sokmuş.
Aksiyon sevenlerin mutlaka işaretlemesi gerek…
Ruh Eşim / Café de Flore / Drama, Romantik / 120
dk
Yönetmen: Jean-Marc Vallée
Oyuncular: Vanessa Paradis, Evelyne Brochu, Marin Gerrier, Linda
Smith, Kevin Parent, Joanny Corbeil-picher
Özet: Bu bir adamla bir kadın arasındaki aşk hikayesi. Bir anne ile
oğlunun arasındaki sevgi bağı. Aşk fantastik ve mistik bir kapıdan
bakan film birbirine paralel iki hikaye üzerinden ilerliyor. Bir
hikayede 1960’lara giderken, ikincisinde günümüzden devam
ediyor.
Skor Sıfır / The Inbetweeners Movie / Komedi / 97
dk
Yönetmen: Ben Palmer
Oyuncular: Dominic Frisby, Jimmy Roussounis, Henry Lloyd-Hughes,
Robin Weaver, Victoria Willing, Anthony Head, Sam Creed,David
Schaal, Theo James, Alex MacQueen
Cineradar notu: 6.5
Özet: İngiltere’de E4 kanalında yayınlanan ve 4 sezondur devam
eden BAFTA ödüllü dizi; kafayı kızlarla bozmuş 4 lise öğrencisi
kafadarın eğlenceli maceralarını anlatıyor. Filmde dizinin
karakterleri tam kadro buluşmuş; film, Will, Simon, Jay ve Neil’ın
okul bittikten sonra Yunanistan’ın Mali adasına tatile çıkmalarıyla
başlarına gelen komik olayları anlatacak.
Her yerinden hormon fışkıran bir gençlik komedisi... İngiliz işi
olduğu için hem daha eğlenceli hem de daha edepsiz. TV'den sinemaya
transfer edilmesi çok mu gerekliydi, bence değil fakat bu filmi
izledikten sonra dizisini de bir yerlerden bulup izlemek
isteyeceksiniz. Ebeveynlerle birlikte izlenmemesinde korkunç
faydalar var!
Can Yoldaşım / Darling Companion / Drama / 103
dk
Yönetmen: Lawrence Kasdan
Oyuncular: Diane Keaton, Kevin Kline, Richard Jenkins, Charles
Halford, Dianne Wiest, Elisabeth Moss, Mark Duplass, Ayelet
Zurer
Özet: Beth Denver’da bir kış günü, otoyol kenarında kaybolmuş bir
köpek bulur ve onu kurtarır. Sadece kendini düşünen kocası Joseph
ve evdeki soğuk ortamla mücadele eden Beth kurtardığı bu köpekle
özel bir bağ kurar. Joseph, kızlarının Rockies’deki yazlık
evlerinde gerçekleşen düğününün ardından köpeği kaybedince,
kocasına öfkelenen ve kızan Beth düğüne katılan birkaç misafir ve
gizemli bir kadınla köpeği aramaya çıkar.
Sert Rüzgarlar / Des vents contraires / Drama / 91
dk
Yönetmen: Jalil Lespert
Oyuncular: Benoît Magimel, Isabelle Carré, Antoine Duléry, Ramzy
Bedia, Bouli Lanners, Marie-Ange Casta, Audrey Tautou
Özet: Paul’ün hayatı karısı Sarah’ın aniden kaybolduğu gün alt üst
olur. Bir sene süren ve hiçbir sonuç vermeyen arama sürecinin
ardından, Paul kalbi kırık ve kendini suçlayan bir adama dönüşür.
Tek umudu hayatına yeniden başlamak, iki çocuğuyla birlikte
büyüdüğü Saint-Malo’ya taşınmaktır. Ancak bazı beklenmedik
tesadüfler Paul’ü en olanaksız yöne sürükleyecektir.
Murat Tolga Şen / [email protected]