24 Mar 2010 09:33 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:11

''PESPAYE!..'' REHA MUHTAR'DAN BİRAND'A AĞIR YANIT!..

Zannediyorsun ki ben bu gazete köşelerinde kayıkçı kavgası yapacağım seninle... Hayır yapmayacağım!..

Pespaye gazetecilik ve çocuklara miras!..

Cumartesi günü burada “Paşam beni de kullanın, beni de kullanın” diyen bazı gazeteci bozuntularını yazdım...

Dün birisi kendiliğinden balıklama üstüne atılıp, “kayıkçı kavgası mealinde ipe sapa gelmez cevaplar” yetiştirmeye kalkmış...

Ona huzurunuzda şöyle söyleyeceğim:

Zannediyorsun ki ben bu gazete köşelerinde kayıkçı kavgası yapacağım seninle...

Hayır yapmayacağım!..

Bu köşenin meselesi, “gazetecilik mesleğini kişisel ve parasal çıkarları için kullanmaktan çekinmeyen pespayileşmiş anlayışla mücadele...”

Örneğin bir gazeteci, bir taraftan gazetecilik yaptığını söylerken, diğer yandan halkla ilişkiler şirketi kurup, para karşılığı halka ilişkilerini yaptığı kurumların reklamı andıran haber ve programlarını çalıştığı kurumlarda yayınlatamaz... Bu durumda Amerika’lıların “conflict of interest” dediği, çıkar çatışması söz konusu olur ve etik değildir hatta suçtur...

Nasıl borsada oynayan birisi borsa yazısı yazıp, manüplasyona açık davranamazsa, aktif habercilik yapan birisi de dolaylı halkla ilişkiler şirketi kurup, aldığı müşterilerin haberlerini yapıp, reklamı andıran programları yayınlayamaz...

Esasen, halkla ilişkiler işi yapan şirket kuranların, verdikleri haberler, yayınladıkları programlar gazetecilik açısından son derece sakıncalıdır...

Programlar ve haberler neye göre yapılacaktır?..

Para ilişkisinin olduğu müşteri illiyetine göre mi, yoksa “haber”e göre mi?..

MİT’le gazeteciler arasındaki ilişkilerin bile sorgulandığı bu dönemde kimse sanmasın ki, halkla ilişkiler şirketlerinden müşteri alıp, bir taraftan da aktif ve objektif habercilik yapıldığını söylemek mümkün olabilecektir?..

Bir haberci reklamlarda bile oynayamaz...

Çünkü oynadığı reklamın sahibinin bir işi bir gün haber olarak karşısına geldiğinde “nasıl davranacağı ahlaki bir sorundur...”

Şükür Tanrı’ya...

Ne istihbarat örgütleriyle içli dışlı ilişkim oldu...

Ne de bir taraftan müşteri yapıp, diğer taraftan haber ve program yaptım...

30 yıllık mesleğimde bir gün bile bir reklamda oynayıp, parasına tamah etmedim...

Poyraz Deniz, Mina Deniz, Ayşe Nazlı ve Engin Deniz manevi ve biyolojik babalarından dolayı ne mutlu onlara ki bir sıkıntı yaşamayacaklar...

Keşke herkes çocuklarına böyle bir miras bırakabilse!..

Reha Muhtar/VATAN