02 Nis 2011 13:26
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:11
PERİHAN MAĞDEN'İN TEKZİP METNİ AYŞE ARMAN'I ÇILGINA ÇEVİRDİ!
Perihan Mağden'in tekzip metni Ayşe Arman'ı çıldırttı. Köşesinde neler yazdı?
Azmeden derviş meğer Perihan Mağden’miş :--)
PERİHANCIM.
Seni alkışlıyorum.
Azmine hayranım.
Yemeden içmeden, bir yıl boyunca uğraşıp, bir yazının içindeki bir tek cümlenin peşine düşüp tekzip ettirmeye çalışmak ve bunu başarmak, her babayiğidin harcı değil.
Seni gerçekten tebrik ediyorum.
Madalyanı takıyorum.
Ama biraz da şaşırdığımı itiraf ediyorum. Bu aralar boş zamanın çok galiba.
İş güç kesat mı yoksa?
Şurada kaç kişiyiz, seni bilen biliyor zaten...
Kendini masum bir kedi gibi göstermene gerek yok, benden şikâyetçi olduğun fiillerin, küçümsemenin, aşağılamanın, hor görmenin ilmini yapan sensin.
Ben bu konuda Allah için, senin eline su bile dökemem.
Ama boş ver...
Madem bu kadar istedin bu tekzip yayınlansın diye.
Buyur köşem senin olsun, namın yürüsün.
Son olarak diyeceğim şudur:
Mahallenin kötü kalplisi olmaktansa, şımarık ve arsız kızı olmayı tercih ederim!
Peki, Ayşe Arman kaç para ediyor!
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/32 sayı ile yayınlanmasına karar verdiği tekzip metni:
Gazetenizin 03 Mart 2010 Perşembe günlü nüshasında, Ayşe Arman tarafından kaleme alınan “Ali ile Ramazan” başlıklı, müvekkilimiz Perihan Mağden’in kişilik haklarını ağır bir biçimde ihlal eden, okuyucuyu olumsuz etkilemeyi amaçlayan, kişisel husumetini ortaya koyan ve hakaret içeren çirkin bir yazı yayınlanmıştır. Ayşe Arman, anılan yazısında müvekkilin son romanı olan “Ali ile Ramazan” adlı eserine muhtemelen anlam ve önemini çok kavramadan, muhtemelen bu konuda yetkin insanların yazdıkları ve söylediklerinden etkilenerek övgüler dizmiştir. Ancak yazısını “Ama tabii bu Perihan Mağden’in insan olarak beş para etmez biri olduğu gerçeğini ne yazık ki değiştirmiyor” şeklinde bir ifadeyle bitirmiştir. Yazısını bu noktaya taşırken de gerçek olup olmadığı şüpheli yine çirkin ve bayağı bir öykülemeden yola çıkarak Perihan Mağden’e yapacağı hakarete zemin hazırlamıştır.
Ayşe Arman, bu tip tutumları ilk kez ortaya koymuyor. Mahallenin şımarık ve arsız kızı edasıyla davranmak Ayşe Arman’ın kendi tercihi olabilir ve kimsenin de karışacağı bir iş değildir. Ancak bu özelliklere sahip olmayı gazetecilik için gerekli sanmak ve bu özelliklerin başkalarına hakaret etme hakkını kendine bahşettiğini düşünmek eğer cehalet değilse erdemden yoksunluk demektir.
Gazetecilikte erdem her koşulda kişilikli, doğru ve özenli yazabilmektir. Ülkemizde bu erdemlere sahip değerli yazarlardan biri olan Perihan Mağden’e doğrudan hakaret etmenin bırakın gazetecilik erdemleriyle bağdaşmasını, en basit nezaket kurallarıyla uyuşmadığı açıktır. Ayşe Arman bu yazısıyla hukuk ve etik kurallarına yabancı olduğunu göstermenin ötesine geçerek terbiye ve nezaket kurallarıyla da tanışmadığını kanıtlamıştır.
Ayşe Arman, okuyucuyu ve gazeteyi kullanarak kişisel duygularını öfkeli, çirkin ve kötü bir dille ve pervasızca ortaya koyarken ne meslek ilkelerini ne gazetecilik onurunu ne de kaliteyi düşünüyor. Kişisel tatmin sağlamak veya kendine uygun birilerini memnun etmek adına tüm değerleri ve hukuk kurallarını hiçe sayıyor.
Ama Ayşe Arman şunu bilmelidir ki, hukuk sadece kendisinden uzak sandığı yasalar demek değildir. Hukuk aynı zamanda günlük yaşam içinde de kişilerin bir davranış normudur. Hukukun önceliklerinden birisi başkalarının kişilik haklarına saygı gösterilmesidir. Bu hukuka saygı demektir. Hukuk, kendisine saygı duymayana bu saygının ne olduğunu öğretme gücüne sahiptir.
Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.
Perihan MAĞDEN
Vekilleri
Av. Mehmet UÇUM
Av. Hatice UÇUM
Ayşe Arman/Hürriyet
PERİHANCIM.
Seni alkışlıyorum.
Azmine hayranım.
Yemeden içmeden, bir yıl boyunca uğraşıp, bir yazının içindeki bir tek cümlenin peşine düşüp tekzip ettirmeye çalışmak ve bunu başarmak, her babayiğidin harcı değil.
Seni gerçekten tebrik ediyorum.
Madalyanı takıyorum.
Ama biraz da şaşırdığımı itiraf ediyorum. Bu aralar boş zamanın çok galiba.
İş güç kesat mı yoksa?
Şurada kaç kişiyiz, seni bilen biliyor zaten...
Kendini masum bir kedi gibi göstermene gerek yok, benden şikâyetçi olduğun fiillerin, küçümsemenin, aşağılamanın, hor görmenin ilmini yapan sensin.
Ben bu konuda Allah için, senin eline su bile dökemem.
Ama boş ver...
Madem bu kadar istedin bu tekzip yayınlansın diye.
Buyur köşem senin olsun, namın yürüsün.
Son olarak diyeceğim şudur:
Mahallenin kötü kalplisi olmaktansa, şımarık ve arsız kızı olmayı tercih ederim!
Peki, Ayşe Arman kaç para ediyor!
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/32 sayı ile yayınlanmasına karar verdiği tekzip metni:
Gazetenizin 03 Mart 2010 Perşembe günlü nüshasında, Ayşe Arman tarafından kaleme alınan “Ali ile Ramazan” başlıklı, müvekkilimiz Perihan Mağden’in kişilik haklarını ağır bir biçimde ihlal eden, okuyucuyu olumsuz etkilemeyi amaçlayan, kişisel husumetini ortaya koyan ve hakaret içeren çirkin bir yazı yayınlanmıştır. Ayşe Arman, anılan yazısında müvekkilin son romanı olan “Ali ile Ramazan” adlı eserine muhtemelen anlam ve önemini çok kavramadan, muhtemelen bu konuda yetkin insanların yazdıkları ve söylediklerinden etkilenerek övgüler dizmiştir. Ancak yazısını “Ama tabii bu Perihan Mağden’in insan olarak beş para etmez biri olduğu gerçeğini ne yazık ki değiştirmiyor” şeklinde bir ifadeyle bitirmiştir. Yazısını bu noktaya taşırken de gerçek olup olmadığı şüpheli yine çirkin ve bayağı bir öykülemeden yola çıkarak Perihan Mağden’e yapacağı hakarete zemin hazırlamıştır.
Ayşe Arman, bu tip tutumları ilk kez ortaya koymuyor. Mahallenin şımarık ve arsız kızı edasıyla davranmak Ayşe Arman’ın kendi tercihi olabilir ve kimsenin de karışacağı bir iş değildir. Ancak bu özelliklere sahip olmayı gazetecilik için gerekli sanmak ve bu özelliklerin başkalarına hakaret etme hakkını kendine bahşettiğini düşünmek eğer cehalet değilse erdemden yoksunluk demektir.
Gazetecilikte erdem her koşulda kişilikli, doğru ve özenli yazabilmektir. Ülkemizde bu erdemlere sahip değerli yazarlardan biri olan Perihan Mağden’e doğrudan hakaret etmenin bırakın gazetecilik erdemleriyle bağdaşmasını, en basit nezaket kurallarıyla uyuşmadığı açıktır. Ayşe Arman bu yazısıyla hukuk ve etik kurallarına yabancı olduğunu göstermenin ötesine geçerek terbiye ve nezaket kurallarıyla da tanışmadığını kanıtlamıştır.
Ayşe Arman, okuyucuyu ve gazeteyi kullanarak kişisel duygularını öfkeli, çirkin ve kötü bir dille ve pervasızca ortaya koyarken ne meslek ilkelerini ne gazetecilik onurunu ne de kaliteyi düşünüyor. Kişisel tatmin sağlamak veya kendine uygun birilerini memnun etmek adına tüm değerleri ve hukuk kurallarını hiçe sayıyor.
Ama Ayşe Arman şunu bilmelidir ki, hukuk sadece kendisinden uzak sandığı yasalar demek değildir. Hukuk aynı zamanda günlük yaşam içinde de kişilerin bir davranış normudur. Hukukun önceliklerinden birisi başkalarının kişilik haklarına saygı gösterilmesidir. Bu hukuka saygı demektir. Hukuk, kendisine saygı duymayana bu saygının ne olduğunu öğretme gücüne sahiptir.
Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.
Perihan MAĞDEN
Vekilleri
Av. Mehmet UÇUM
Av. Hatice UÇUM
Ayşe Arman/Hürriyet