Pelikan dosyasında ikinci perde: Davutoğlu, Erdoğan'ı yanılttı, bela ve sıkıntıların müsebbibi!
"Size verilen milletvekili adayları listesini Arınç ve Gülizabeth ile birlikte mahvettiniz"
Ahmet Davutoğlu'nun, AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık
görevlerini bırakmasına neden olduğu öne sürülen Pelikan dosyasının
devamı iki gündür Milat gazetesinden Ufuk Coşkun'un yönetmenliğini
yaptığı Regionpost adlı internet sitesinde yayınlanıyor. Fazıl
Duygun'un imzasıyla Davutoğlu'na hitaben yazılan yazıda, “ABD
tarafından Suriye’de kurdurulmak istenen PKK devletçiğinin
oluşumundaki katkınız veya hafif tabiriyle, öngörüsüzlüğünüz,
basiretsizliğiniz, hem Suriye’de milyonlarca Müslüman’ın kan
ağlamasına ve hem de bizim stratejik bir sıkıntıya girmemize yol
açtı. Evet, siz değil miydiniz Sayın Müstafi Başbakan, o zaman
bağlı olduğunuz Başbakan Erdoğan’ı bu yanlış stratejinizle
yönlendirerek, bugün yaşamakta olduğumuz bela ve sıkıntıların
müsebbibi?" ifadeleri yer alıyor.
“Sayın Müstafi Başbakan” ifadesiyle başlayan yazının kaleme alınma
sebebinin, “Özellikle İslamcı kalemşörlerin sersemlemeleri ve işi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a isyan ve öfkeye kadar vardırmaları” olduğu
savunuluyor. Davutoğlu’nun başbakanlık görevine getirilmesinin
ardından Erdoğan’a “Var gücümle başkanlık için çalışacağım” sözünü
verdiği iddia edilen yazıda, "Ancak başbakan olarak görev
yaptığınız 20 aylık süreçte, bu konuda hiçbir ilerleme
kaydedilmediği gibi, sık sık Erdoğan ile yetki tartışmasına
girdiniz ve eski sistemdeki gibi, sembolik bir cumhurbaşkanı, güçlü
bir başbakan gibi bir pozisyon istediniz. Bu 20 aylık süreçte,
birçok defa Cumhurbaşkanı Erdoğan’la karşı karşıya geldiniz, onun
sözlerini tekzibe kalktınız. Bir seçim mağlubiyetinin yaşanmasına
sebep oldunuz" deniyor.
"Belaların sorumlusu"
Ahmet Davutoğlu’nun “iyi bir akademisyen olmakla beraber çok kötü
bir tatbikçi olduğu” düşüncesi paylaşılırken devamında şu ifadelere
yer veriliyor:
“Nitekim bu siyasi beceriksizliğiniz Türkiye’nin ve Müslümanların
başına Suriye ve Mısır belalarını açtı. Siz bu belaların
yaşanmasında en büyük amillerden birisiniz maalesef. Saha bilgi ve
tecrübeniz koskocaman bir ‘sıfır’"
"Erdoğan'ı yanlış yönlendirdi"
Bugün yaşamakta olduğumuz ve ABD tarafından Suriye’de kurdurulmak
istenen PKK devletçiğinin oluşumundaki katkınız veya hafif
tabiriyle, öngörüsüzlüğünüz, basiretsizliğiniz, hem Suriye’de
milyonlarca Müslüman’ın kan ağlamasına ve hem de bizim stratejik
bir sıkıntıya girmemize yol açtı. Evet, siz değil miydiniz Sayın
Müstafi Başbakan, o zaman bağlı olduğunuz Başbakan Erdoğan’ı bu
yanlış stratejinizle yönlendirerek, bugün yaşamakta olduğumuz bela
ve sıkıntıların müsebbibi?
"Rejimi yıkıyoruz havası"
Daha Suriye olayları başlamadan önce, Rusya’nın Suriye’yi
bırakmayacağını, bunun Libya’da Kaddafi’nin devrilmesinden sonra
çok büyük bir hata olacağını, buna çok dikkat edilmesi gerektiğini
söylerken siz, bir bakan olarak, Rusya gibi bir belayı nasıl
görmezden gelip de, geçmişte İsrail’e karşı 3 defa savaşmış bir
Suriye ordusu ortadayken, muhaliflerin ellerine tutuşturduğunuz
Keleşlerle, ‘ha bugün, ha yarın rejimi yıkıyoruz’ havası
basabildiniz.
Başrolünü sizin oynadığınız bu stratejide, Suriye’yi hiç
tanımadığınız gibi, size gaz veren Batılı dostlarınızın tuzağını da
hiç görememişsiniz. (…) Suriye ve devamında bugün PKK/YPG’nin
güçlenmesi ve ABD tarafından neredeyse devletçik kurma safhasına
gelmesindeki en büyük rol sizindir, Sayın Müstafi Başbakan.
İhvan faciası
Mursi daha 6 ayını doldurmadan, ülkede kıtlıklar baş göstermeye,
buna bağlı olarak da sokak gösterileri yaşanmaya başlandı. Nitekim
daha iktidarının 1. yılında Mursi devrildi. Peki, ne olmuştu da, 1
yılda rüzgâr tersine dönüvermişti? Aslında İhvan hareketi seçimlere
girmeyip bir dönem beklemeyi düşünmüştü. Ama Türkiye’deki AK Parti
iktidarı tarafından ikna edilerek seçimlere girmesi sağlanmıştı.
Netice de hiç umulduğu gibi olmadı. 3 Temmuz 2013’te Mursi ve İhvan
hareketi, bizzat kendileri tarafından Genelkurmay Başkanlığı’na
getirilen Sisi tarafından kanlı bir şekilde devrildi. (…) Hoca,
‘Darbeyi nasıl önleriz?’ diye bir laf edince, arkadaşım ‘Sayın
bakanım ne darbeyi önlemesi, o geçti artık. Şimdi, darbe süreci
nasıl yönetilir, ona bakmak lâzım’ dedi ve kapattı. Sayın Müstafi
Başbakan, sizin siyasi ferasetiniz bu mu acaba? Sağır sultanın bile
duyduğu, herkesin bildiği şeyleri, bilmemek, duyamamak mı?”
"İngiliz Gül'ü Gülizabeth..."
“Sizi oraya, sizden söz alarak ‘Bir başkan yardımcısı sıfatıyla
getiren, halkın seçtiği tabii liderin, Reisi- Cumhur’un size teslim
ettiği, 550 kişilik milletvekili adayları listesini’ kelimenin tam
anlamıyla mahvettiniz. Tam da Cumhurbaşkanı’nın İran’a resmi bir
ziyaret gerçekleştireceği günü sabah, size teslim edilen listeyi,
FETÖ’nün Ak Parti iktidarındaki ‘İngiliz anahtarı vazifesi gören’
Bülent Arınç ve İngiliz Gül’ü Gülizabeth’in ‘ya listeyi merak
ettik, kimler varmış içerisinde’ bahanesiyle, Reis’in en az 180
adamını ya listeden çıkardınız veya yerlerini en alt sıralara
attınız.”
"Zılgıt çekti"
Birbirini tanımayan 5 ayrı şehirdeki adaylara, gece AKP aday
belirleme merkezinden telefonların gelerek, ‘hayırlı olsun listeye
girdiniz’ dendiği belirtilerek “Ama ne olduysa, YSK’ya verilen
listede bu isimlerin hiçbirinin yer almadığı görüldü. Sonra işler
ayyuka çıktı, Cumhurbaşkanı Erdoğan, listedeki bu tezgâhı öğrenir
öğrenmez küplere bindi tabii, ayağının tozuyla geldiği Tahran’dan,
size Beştepe Külliyesi’nde ağır bir zılgıt çekti.. Siz, başta
İngiliz Gül’ü Gülizabeth ve FETÖ’nün anahtarı Arınç ve çetesinin
oyununa gelerek, liste rezaletini yaşatınca, 10 Nisan 2015’te
”