PARİS SUİKASTININ TETİKÇİSİ BARSELONA'DAN GELDİ!
Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine Kırıkkanat, Fransa'da cinayete kurban giden 3 PKK'lı kadının tetikçisinin Barselona'dan geldiğini yazdı.
Uzmanlığına güvenilir bir kaynaktan aldığı bilgileri köşesine
taşıyan Cumhuriyet yazarı Kırıkkanat, tetikçinin Paris’e nasıl
gittiğini detaylarıyla köşesine taşıdı.
İşte Mine Kırıkkanat’ın kaleminden “Lafayette Sokağı Katliamı”:
“Fransa’nın devlet yapılanmasını ve Paris’in coğrafyasını bilen
bilmeyen kimi gazetecileri hevesle hafiyeliğe soyunduran üçlü
infaz, beni de dolapta duran “geopolitik gerilim romancısı” şapkamı
giymek zorunda bıraktı.
Önce değerli okurum Mustafa Ökten mesaj
gönderdi, sanki düşüncelerimi okumuş gibi. “Siz bunu yazmıştınız”
dedi. “Bir Gün Gece*, tıpkı böyle bir cinayetle başlıyordu…” Doğru.
PKK hesabına Fransız cumhurbaşkanıyla görüşmeye gelen bir Kürt
politikacısının Paris’teki otel odasında infazıyla başlar roman.
Ama yıllar önce zaten “olabilirliği” için kurguladığım bir
cinayetin üçlü gerçekleşmesi, şaşırtmadığı için ilgimi çekmeye de
yetmedi. Nasılsa yazmıştım…
Derken, içinde “haber” olan bir bilgi
geldi. Hem sağlam, hem de uzmanlığına güvenilir bir kaynak, bu
bilgiye dayalı bir varsayım ileri sürdü. Paris’te 3 kadın PKK’linin
infazına ilişkin merakım, işte o zaman uyandı.
***
Uluslararası cürüm oluşumlarını yakından izleyen tanıdığım, “İnfaz
ekibi tekil miydi, çoğul muydu, bilemem. Ama esas tetikçi
Barselona’dan geldi. Sonunda Barselona’ya ulaşacağı bir güzergâh
üzerinden İspanya’ya döndü” dedi. “Katliam adresinin Kuzey Garı’yla
Doğu Garı arasında olması hiçbir şey ifade etmez. Treni unut. Trene
iner binerken pasaport gösterirsin, içerde kontrolör, koridorlarda
sirkülasyon var. Yüz yüze yolculuk edilir, olmaz… Biraz düşün
bakalım, en az denetlenen ulaşım aracı nedir, sınır geçişlerinde?”
Kafamda bir şimşek çaktı. İspanya ile Fransa arasında benim de çok
kullandığım, zaten kaçak göçmenlerle birlikte yolculuk ettiğim gece
otobüsleri geldi aklıma. Bir yazımda, arkamda oturan kaçak bir
Türk’ün sabaha karşı sınırı geçerken tekbir getirip, geçtikten
sonra “Elhamdülillah!” diye naralandığını bile anlatmıştım.
Zaten
Avrupa’da her gün düzenli saatlerde uluslararası onlarca sefer
yapan tek otobüs şirketi vardır: “Eurolines”!
***
Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Paris’in doğu kapısı, Porte de
Bagnolet’deki otogara, Gallieni metro istasyonu doğrudan bağlıdır.
Suikastın yapıldığı Lafayette sokağına en yakın metro girişi Kuzey
Garı’yla Gallieni istasyonu arasında 9 durak var. Republique’te
aktarmalı oluşu katil için güzergâh karıştırıcı bir avantaj. Taş
çatlasa 20 dakikalık bir yolculuk.
Bagnolet’deki otogardan saat
18’de Bilbao, 20.45’te Almeira otobüsü kalkıyor. 3 PKK’linin saat
18 ile 19 arasında öldürüldüğü doğruysa, katilin Almeira otobüsüne
binmesi akla yakın. Üstelik Barselona, Paris’ten İspanya’nın
güneyindeki Almeira’ya giden otobüsün ilk durağı! Cesetlerin
bulunduğu saatlerde infazcı, Cerbere kapısından sınırı ya geçti, ya
geçmek üzere.
Peki ama niye Barselona?
“Avrupa’da kiralık katil
pazarı, Barselona’dadır” dedi, bir bilenim. “Katalonya, çok uzun
süredir Madrid’deki merkezi otoriteyle çekişiyor. Başına buyruk bir
bölge. Uluslararası cürüm bağlantılarıyla mücadele edebilecek
İspanya ulusal polisi, burada Katalan milliyetçilerinin hedefi ve
yetkisini kullanamıyor. Yerel yönetimin Katalan polisi de her
anlamda yetersiz ve etkisiz. Profesyonel suikastçıların inidir
Barselona. Bütün gizli servisler de bunu bilirler. Paris’teki gibi
suikastlar için gereken deneyimli infazcılar, Barselona’da istihdam
edilir.”
***
İspanya’dan ayrılmak hesapları yapan Katalonya’nın zaten
İspanya’nın dışındaymış gibi yönetildiğini bizzat biliyordum.
Barselona’nın uluslararası cürüm bağlantıları açısından bir zula
haline geldiğini yeni öğreniyordum, ama mantıklıydı.
Uzmanlığından
hiç kuşku duymadığım kişi, görüşmeyi bitirmeden önce son bir şey
daha söyledi: “Paris’teki infazları üstlenenler, asla
bulunamayacak. Suikast, çok üst düzeyde profesyonellerin işi.
Polis, suikastı sipariş edenleri ya tahmin eder ya da saptar. Ama
onu da açıklayamaz. İşin içinde birkaç büyük gücün gizli servis
ittifakı bile olabilir…”
Tabii bütün bunlar bir varsayım. Ama siz
de bilin istedim.”